10 Nisan 2020 / · DEDEM, NİNEM VE İLK TORUNLARI...RAHMETLİ DEDEM;

“Evlad-ı Fatihan”dan, Karaman-Avşar yörüklerinden, Karahocaoğullarından, Nasuh torunu, Bayram oğlu, Selanik-Manastır-Debre-Sarıgöl 1884 doğumlu, 1924 Mübadelesiyle, önce vapurla Selanik-İstanbul-Samsun sora kara yoluyla Tokat-Zile'ye iskân edilen ve ailesine, kaçan Ermenilerden kalan, bahçeli üç katlı bir ev tahsis edilen, babamın(1928), amcamın(1935), benim(1952)ve Erdinç Bey(1963) yeğenimin doğduğu, annemin ve yengemin gelin geldiği, babaannemin ve babamın vefat ettiği(1958,1960), sonra darmadağın olan, Minare-i Sagir Mahallesi Turabi Sokak köşesinde, aydınlık pencereleri dört sokağa birden bakan, dindar ninemin tek gözünü bile göstermeğe çekinerek çeşmeden su almaya gidip geldiği evin sahibi, nam-ı diğer zahireci-tüccar Ahmet Hoca...(Vefatı Almus-1966 ) Ruhu şad, mekânı cennet ola. Eskilerden kalma bir resim, küçük yeğenim, dedemin adaşı, Erzurum yaylalarında oturan,1966 doğumlu Ahmet ERGÜZEL'in isteği üzerine akraba-yı taallukat görsün ve hatırlasın deyü burada hatırlatılmıştır. Dedemin ilk torunu da benim, biline. Önemlidir. Ben doğduğumda dedem, benim şimdiki yaşımdaymış. Beni "Dedesinin torunu ! " diye nasıl okşayıp sevdiğini şimdi daha iyi anlıyorum.(Fotoğraf 1975 'te Zile Nüfus Kayıt defterinden, iade edilmek üzere, yarı müsaade ile ihtiyatla alınmış olup, hazine-i evrakım arasında, emaneten tarafımca muhafaza edilmektedir. Nenemin resmi de var. "Dedemden izinsiz konulmaz."diye düşündüm ama ikisini ayırmaya gönlüm razı olmadı.. Belki bir ara o zamanki ailenin toplu resmini de koyarım.. Bu resim belki de 1924'teki nüfus kaydı dolayısıyla çekilmiştir. Biri 28-30 diğeri 38-40 yaşlarında olmalı...)

VE RAHMETLİ NİNEM...Çocukluğumun afacan çağları..4-5 yaşlarındayım. Yüzünü hayal meyal hatırladığım, ağzı dualı, elinden tesbih eksik olmayan, yüzü yerde, yarı mütebessim yarı kederli bir ana.. Annem, hastalığı sebebiyle bir müddet yanımızda olmadığı için ben ninemi "anne" biliyorum. Beni beşiklerde sallayan, besleyip büyüten, eğlendiren, dillendiren, dualar öğreten, koruyup gözeten hep o.. Sokaktan kan ter içinde nefes nefese eve su içmeye geliyorum. Dilimden dökülüveren yanlış bir sözü " ağzıma biber süreceği" uyarısıyla düzelttiği günün tatlı mahcubiyetini dün gibi hatırladığım ŞAHSENEM HANIM.. Bir yaz günü boynuma işlemeli bir mahfaza içinde "Elif Cüzü" nü takıp mahallemizin hocasına gönderdi, Kur'ân'a hazırladı. O yaz neler olduysa, nenem yataklara düştü ve bir daha kalkamadı. Benim sokaktaki koşturmacalarım, yaramazlıklarım sürüyor, gıvgıvcılardan evin üst katlarına kaçıyorum. Bir gün yattığı odada başında Kur'an okuyan dedem ve akrabaların arasında sebebini bilmediğim bir vaveyla koptu, ağlamalar, sızlamalar, teselli etmeler içinde üzücü bir şeyler olduğunu hissediyor fakat mana veremiyorum. Ölümün esrarlı yüzüyle bu altı yaşımın garipliği içinde ilk defa karşılaşacakmışım meğerse.. Onu son yolculuğunda son bir defa görmeme izin verdiler, mezarlığa doğru gidişimiz, gururla keder arası bir haldi. Bu kalabalık benim sevgili ninem için oradaydı.. Gidiş o gidiş. Vefatında 62 veya 63 yaşında olduğunu düşünüyorum 1958'in yaz sonlarıydı ve benim, yeni başladığım ilkokuldan eve geldiğimde artık karşılayanım olmayacaktı.. Dedemin ve ninemin, her iki Rumeli çocuğunun ruhları şad, makamları cennet olsun.. Dünyaya bıraktıkları hatıralar, iki evlat, dört torun ve torunlardan kızlı erkekli on torun çocuğu, yeni yeni torunların torunları .. Fani dünyada her şey rüya gibi geliyor insana.. İki küçük fotoğraf beni nerelere götürdü.. Büyüklerimizin kıymetini bilelim, hatıralarını yaşatalım...

10 Nisan 2021 / "Bir Zamanlar Kıbrıs" dizisini mutlaka seyredin ve asla unutmayın ! "Unutmak, ihanettir." diyen kesinlikle doğru söylemiştir...Bu dünya, zayıfın dünyası değildir ama adaletli ve güçlü isek, mazlum ve masumların ümidi biz oluruz inşallah...Tarihimiz, zaferlerle bize gurur verse de ihanet ve ihmallerin milletimize nasıl ağır bedeller öğrettiğinin acı örnekleri unutulamaz. Bu acı hatıralar ve bilgiler, bize derin derin âh çektirmektedir. Balkan mezalimi, Moskof mezalimi, Çin mezalimi, Ermeni mezalimi, Baas mezalimi. bitmez, bitmeyecektir. Çare bellidir: ilimde, sağlık alanında, eğitimde, siyasette, teknolojide, maliyede, ordu, emniyet istihbarat teşkilatında, sosyal medya okur yazarlığında dünya çapında güçlü olmaya mecbur ve mahkumuz. Kıbrıs, Kerkük ve Musul gibi Anadolu'nun tabiî uzantısıdır.Adalar Denizi de ve “Mavi Vatan” da öyle, ihmal edilemez. Allah yardımcımız olsun...

10 Nisan 2018  · / Allah sayılarını ve güçlerini artırsın.Hilaller ve yıldızlar çoğalsın.Tatar, Başkurt, Çuvaş, Gagavuz, Balkanlar, Kerkük, Bayır-Bucak, Güney Azerbaycan, Altay, Hakas, Tuva, Yakut, Karaçay-Balkar, Kumuk, Nogay, Doğu Türkistan ve diğer akrabalar da katılsın, 40'ı bulsun inşallah.Bak o zaman dünyanın göstereceği saygıya. Anlayacakları dil budur; her alanda birlik.

10 Nisan 2016  · / Dün Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'nde yapılan "ESKADER 2015 Ödülleri" töreninde "Tarih " dalında ödüle "hakkıyla" layık bulunan, 48 yıl öncesinden, Çapa Yüksek Öğretmen Okulundan sınıf arkadaşım Turgut GÜLER Bey'in memnuniyetine ortak olurken gururlandık Tebriklerimizle, daha nice eserlerle kalemi daha da zenginleşir inşallah..

10 Nisan 2016  · Yıl 1974...Yozgat Çekerek Lisesi ve Ortaokulu...Bir Bayram töreni...Arka taraftaki gözlüklü genç tanıdık gibi görünüyor..Önde rahmetli Okul müdürüm, dava arkadaşım Anamurlu Selçuk Atalay Bey...Yıllar su gibi...

13 Nisan 2020  · Millî Mücadele yıllarının şahsiyetli Müftüsü RIFAT BÖREKÇİ Hocayı ve Anadolunun diğer manevî mimarlarını rahmetle yad ediyor,o çetin zamanları anlamayan dar kafalılara da kaşlarımı çatıyorum.

13 Nisan 2020  · Hocalarını tebrik ederiz. Hocaları sanki öğrencilerimiz mi ne ? Emeklerine teşekkür ve takdirlerimizi sunarız. Helal olsun. Türkçe herkesin diline yakışan, asaletine asalet katan Dünya Dilidir ve en güzel lisandır. Diller güzelidir. Lisanü'l-elsinedir...

13 Nisan 2020  · Mezuniyet tezimizi kendisinin danışmanlığında yürütürken ayda bir odasında bizi dinleyerek hatalarımızı düzelten, yönlendiren, deneme-inceleme yazma cesareti kazandıran sevgili Hocam Prof.Dr. Mehmet Kaplan'ın 1986'daki vefatının  yıldönümündeyiz, ruhu şad makamı cennet olsun, eserleri okunsun.

11Nisan 2018 / Sabah haberlerinde seyrettik. Suudi veliahdınn dededen şerbetli tavırlarla bigbradır destekli Makron’la can-ciğer kuzu sarması yakınlıklarına gel de mana ver.Nankör dünya böyledir. Kimin kiminle ne sofrasına oturduğunu anlayabilirsen anla.Milyar dolarlık anlaşmalar yapmışlar. Bu Suudilerin hiç hilali yok mu ki Haç ile bu kadar samimi olabiliyorlar? diye sormadan edemiyoruz..Akdeniz’imizi yine cehenneme çevirme utanmazlıklarıyla, ocaklara odun değil petrol ve doğalgaz pompalanıyor. İlaç diye zehirler şırınga ediliyor..Nasıl bir dünyadır bu Allah’ım, hikmetinden sual olunmaz.. Âkif boşuna dememiş ; “Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı ?”; diye..Allah sonumuzu hayreyleye. Hepsinin planlarını başlarına yıka, dolaplarını devire, belalarını vere, kahr u perişan olalar inşallah...Türkiyemiz ve Türk-İslam dünyası daha kuvvetli, daha zengin ve çatık kaşlı, uyanık ve şuurlu ola diye gece gündüz secdelerde ve duadayız...

UNUTULAMAYANLAR / Benim hayatımda olduğu gibi hepimizin hayatında böyle abla-anne öğretmenler vardı. Yaşıyorlarsa sağlık ve selametler diliyorum. Rahmetli iseler Fatihalar hediye olsun ruhlarına..Bilhassa İzmir-Buca Çakabey İlkokulundan (1960 yılında) 2.sınıfta öğretmenim Şadiye Baltalı ile Amasya Hürriyet İlkokulundan (1961 yılında) 3.sınıfta öğretmenim Tunçay Şenses Hanımefendileri hürmetle, minnetle yad ediyorum...

12 Nisan 2016  · Demokratik hayatımız renkleniyor..Allah, devletimizin millî geleneklerine, İslâm ahlak ve faziletine bağlı ,tarihî tecrübelerimizden ilham ve hız alan bütün partilerimizin ve siyasi kadrolarının yardımcısı olsun. Kardeşliğimiz bozulmasın. Hayırlı, uğurlu, kademli olsun.

12 Nisan 2016  · TARİH, İBRETLER AYNASIDIR…Prof. Dr. Osman Turan’ın kitabını biraz evvel bitirdim. Yazarın külliyatından okumakta olduğum üçüncüsüne, diğer eserine başlıyorum fakat bu kitabın son bölümünde anlatılan Moğol katliamı; canımı sıktı, çok üzüldüm, öfkelendim, Hepsine ve bütün Noyan katillere lanet olsun. Bize doğru dürüst tarih anlatılmamış ki...Yüzbinler, milyonlar yok edilmiş, yuvalar dağılmış, mamureler, şehirler, her yer harabe olmuş..Nasıl unutulur ? Ne gaflet !...Tarihsiz istikbal olmaz...Çok çalışmamız lazım ve dünyanın kültür ve ekonomi tarihiyle birlikte, Türk-İslam tarihini de farklı kaynaklardan okuyup tefekkür etmemiz icap eder. Allah yardımcımız olsun , Yetişen çocuklarımızı, gençlerimizi ve gelecek nesillerimizi korusun ve çoğaltsın...

14 Nisan 2020  · Rahmetli SEDAT UMRAN Bey; bizzat tanıdığım, Muhsin Karabay'la evine gidip görüştüğümüz, vakfımıza da gelen "nevi şahsına münhasır" farklı, yeni, Batılı üslupta, bilhassa Alman Edebiyatını bilen, modern derviş tavırlı bir şairdi. Türk Edebiyatı Dergisinde çok şiirini beğenip de yayınlamışızdır. Ruhu şad ola.

14 Nisan 2020  · O ZAMANLAR... Oradaydık. Ankara-Tandoğan'dan yola koyulan, çeşitli illerden gelmiş binlerce gözü kara üniversiteli ülkücü gençten oluşan düzenli yürüyüş kolları, sloganlar eşliğinde Kurtuluş'a doğru gergin, disiplinli ve tehlikeli bir gidiş içindeydi. Kurtuluş Meydanına ulaşıldığında kürsüde Başbuğ bizi "Bozkurtlarım !" hitabıyla karşılamıştı. 1970 Mayıs'ı olmalı, kayıtlarıma bakmalıyım. O akşamın haberlerinde televizyon, yürüyüşte yer alan Çapa'daki kantinde yeni tanıştığım Yusuf İmamoğlu''nu da göstermişti, Ne yazık ki kendisinin bir ay sonra Haziran 1970'te İstanbul'da bizim Fakültemizde Türkoloji koridorunda şehit edildiğini öğrenecek, Başbuğun da akşama doğru İstanbul'a yetiştiğini duyacak, Beyazıt'ta toplanacaktık. 1970 Mayıs'ının ortalarında İstanbul'da "Fetih Mitingi ve "Milletim Uyan" yürüyüşüne de katılmıştık. Hey gidi yarım asır önceki gençlik günlerim. "Eylem içinde bilinçlenme" diyorlardu birileri bu gerginliklerle geçen kara günlerin hadiselerine.. Biz de "Memleket sahipsiz değil, biz de varız" diyorduk. Sonraki 10 yılda çok şeyler oldu. Allah bu milleti korudu. Bizi de gelişmeler şuurlandırdı. Hem okuduk, hem yürüdük, hem de dinleyip öğrendik. Bazen okullarımız kapandı, sahipsiz ve garip kaldık. Öğretmenlik nasip oldu. Devrin hükümeti gafletler ve zaaflar içindeydi. "Yollar yürümekle aşınmıyor." ama milletin geleceği kararıyordu. Yakın tarihte yaşananlar asla unutulmamalıdır. Tek yönlü değil bütün yaşayanlarca yazılmalı ve değerlendirilmelidir. Allah o günleri bir daha yaşatmasın, birliğimizi, dirliğimizi bozmasın. Yabancıların oyunlarına bir daha asla gelmeyelim. Bu uğurda kaybettiklerimize rahmet kalanlara da sağlık ve selametler diliyorum...

14 Nisan 2020  · Rahmetli Prof.Dr. İbrahim KAFESOĞLU, talebesi olmakla gururlandığım hocalardandı.Türk Dili ve Edebiyatı /Türkoloji Bölümünde okuduğum 1969-73 arasında. bölümüme ilaveten beşinci sertifika olarak kendisinin başkanı olduğu "Umumî Türk Tarihi" ni ve ayrıca "Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi"ni de almıştım. Rahmetlinin derslerini kaçırmadım. Anfi 5 dolu olurdu. Onu dinlemek, heyecanıyla kanatlanmak, ilminden istifade etmek bir zevkti. O yıllarda "Bozkır Kültürü" ve "Selçuklu Tarihi" anlatıyordu. Kendisiyle Türk Edebiyatı Dergisi için son röportajı yapmak, galiba bana nasip oldu Kafesoğlu Hoca, millî kültür kuruluşlarımız ve Türk siyaseti üzerinde nesliyle birlikte etkili bir şahsiyetti."Milliyetçiler İlmî Kurultayı"nı düzenlemişti. Aydınlar Ocağı'nı kuranların başındaydı. Cağaloğlu'ndaki ilk toplantının fiziki hazırlıklarında bulunan üç üniversiteli gençten biri olmak, şerefli hatıralarım arasındadır..Ruhu şad makamı cennet olsun. Eserleri okunsun.Bilhassa Türk Millî Kültürü ve Selçuklu Tarihiyle ilgili çalışmaları…

14 Nisan 2016  · Hiç olmazsa duygularımız uyanık kalsın. Hasret, öğreticidir.Turan, dün bugün hayaldir.."Belki yarın belki yarından da yakın..." hayal de etmeyelim mi ? Kime ne zararı var hayallerin ?

14 Nisan 2016  · Ali Fuat BAŞGİL'in ; bilim adamı olarak Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli hukukçularından biri kabul edildiğini, "Ord.Prof.Dr." unvanının sıradan olmadığını, "Din ve Laiklik" ve "Gençlerle Başbaşa" kitaplarının üniversite yıllarımızda bizi yönlendirdiğini ,1960 İhtilalinden sonra 4.Cumhurbaşkanı adayımızken susturulduğunu.. hatırlatalım ki gençlerimiz rahmetliyi tanımış olsunlar, diğer kitap ve makalelerini de merak edip bulup okusunlar...Çünkü üniversite yılları, kitap ve makale okunan ve yazılan zamanlardır ve nihayet ömür boyu bu yazmalar ve okumalar devam eder..

Haftalarca yayınlamamayı uygun bulduğum, şahsıma yönelik bir nezaketsizlik üzerine kaleme aldığım, sembolik bir “mukabele-i bi’l-misil” yazısı…

15 Nisan 2020  · İSTEKSİZ YAZDIĞIM BİR AÇIKLAMA...

Bazı arkadaşların veya tanı(ma)dıkların; gaflete düşerek, nefislerine mağlup olarak, hatta yaşlarını unutarak, unvanlarını her şey sanarak, ihtisas alanlarıyla ilgili bazı hafif konuları, çocukça bir üslupla mesele yaptıkları hayretle görülmektedir. Bu medenî haberleşme ve selamlaşma yeri olan "sosyal medya" dedikleri elektronik, renkli ve sesli zeminde, tanımadığımız için kendilerini muhatap almadığımız, isimlerini bile zikretmediğimiz bir kısım "kerameti kendinden menkul" zevatın, gıyabımızda "elektrikli" bir hava yaratmaya çalıştıklarını tesadüfen, dost mesajlarıyla da olsa, şaşırarak öğrenebiliyoruz. "Lahavle" diyoruz. Hocalarımızdan ve büyüklerimizden öğrendiğimiz nezaket ve asaleti muhafaza etmeye çalışarak susuyor, bize yakışan tevazu gömleğine bürünüyoruz. Ancak bir de doğrunun açıklanma hakkı vardır. Sembolik de olsa bizi vurmak için gerilen yaylardan fırlayan havaî okları, elektronik kalkanla düşürmek, tutup kırmak, kaçınılmaz hâle gelebiliyor. Itrî'nin "Nevakâr"ını, bir Bektaşi deyişini, Barış Manço'nun "Dağlar"ını veya Sadettin Kaynak'ın bir Hicaz bestesindeki ses zenginliğini dinlememizin, paylaşmamızın, fonetik bir "yardımcı ünlü" meselesinden daha zavallıca bulunması iddiasını, bir "derece-dereke" yaklaşımı, iddia sahiplerinin incelik zaafı olarak düşünmek zorunda kalıyoruz. Bu tarz ve tavır sahiplerinden gelecek "mazeret" beyanına bile ihtiyacımız olmadığını düşünüyoruz. Şimdilik kaydıyla; yeni yetme "ulema-yı garaib"den gelecek mukabeleyi de abesle iştigal olarak görüyoruz. Zaman, en tecrübeli hocadır. Felek öğretir. Bizim irfanımızda insanların isim ve soy isimlerini layıkıyla temsil etmeleri temenni edilir. Aksi halde "Ne ekersen onu biçersin" veya "Rüzgâr eken fırtına biçer." Burada kendileriyle "sanal" da olsa selamlaştığımız arkadaşlarımıza, yüzlercesi öğretmen ve akademisyen olan öğrencilerimizle meslektaşlarımıza selam ve muhabbetlerimizi sunuyor, sağlık ve âfiyetler diliyoruz. Sözün uzunu bize yakışmaz..Anlayan anlar..Sözümüz, meclisten dışarıda kalmış, bize taş attığını öğrendiğimiz hedefe, 47 yıllık bir hoca olarak, "gül" mukabelesidir ve kapatılmış alanlara açık mesajdır….Ben zaten kendi bahsettiğim kişiyi suçlamıyorum, sadece kendim için yeni bir ders çıkardığımı düşünüyorum. Bahsedilen kişinin "yargılayacak kadar malum uzmanlık alanında hukukî veya üstün bir gücü " mü var ? "Meydan içinde merdaneler var" diyor Yunus Emre.. "Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz" sözünü düşünmemiş mi ? Elimde o güne mahsus yorumunu belirten-sildiği veya bana kapalı tuttuğu- elektronik yazılı resim var. Asla kullanmam, bana ders olsun diye hafızamda muhafaza ediyorum..Bence ilgili kişi lisansüstü tez danışmanlıklarını çoğaltsın. Biz de istifade edelim, memnun olalım. Bizi de kendi mütevazı halimizle başbaşa bıraksın. Yaşına göre davransın. Ben benden bir ay büyük olana bile saygılıyım..Kaldı ki o kimse benden yaşça hayli küçük. Aklı da kendine kalsın. Hatasını kabul eder, burada herkesin huzurunda özür diler, olur biter. Bu bir meziyettir. Çünkü ben mezkur kişiyi hiçbir sebeple hedef almadım. Yazdığımı anlamamış, köpürmüş, keskin sirke olmuş, olmamalıydı...Kibir felakettir. "Dolu başak, boynunu eğer.." İlginize teşekkürlerimle, sağlık, afiyet ve başarı temennilerimle, selamlarımla.. "Ne Şam'ın şekeri....”

5 Nisan 2017  · UNUTULMASINLAR…Karlı dağların zirvelerinde bölücü teröristlerin peşinde yiğitleriyle birlikte görev başındayken uçurumlardan uçarak Cennetle kucaklaşan, Ispartalı şehidimiz BİNBAŞI KÜRŞAD SELİM ŞENOL'un ruhu şad, mekânı cennet olsun, aziz hatırası ebediyyen gönüllerde ve millî hafızada yaşasın...

15 Nisan 2017 /Tokat deyip de geçmeyin. Güzel ve manalı diyardır. Doğduğum yerdir Zile havasında nefes alıp ağladığım, güldüğüm memlekettir,.Daha ne diyem ?

15 Nisan 2017  · Allah'ın nimeti uzuvlarımızın kıymetini biliyor muyuz, şükrünü eda ediyor muyuz ?

Yoksa nankörlük üstüne nankörlükte miyiz ? Allah şaşırtmasın..

15 Nisan 2016  ·/ Türkçe; ezelî başlangıcından ebede doğru akan, zenginleşen, kaideleri bozulmamak kaydıyla bütün dil ve kültürlerle alış verişi olan, muhteşem bir ilim, sanat, felsefe, edebiyat ve kültür dilidir. Türkçenin söz varlığı, on on beş yılda yapılacak çalışmalarla, yirmi ciltlik, örnekli, bir milyon kelime ve kavram ile dünyanın en ihtişamlı ve güzel dili olduğunu evlatlarının gayretleriyle gösterecektir, inşallah...MME

15 Nisan 2015  · / Bilim adamı; araştırmalı, incelemeli, mukayeseler yapmalı, değerlendirmeli, konuşmalı, yazmalı, yorumlamalı, düşündürmeli.. Siyasetçi de öğrenip gereğini yapmalı...

15 Nisan 2015  ·  / Hayat felsefesi ; erken yaşlarda kazanılır ve yıllar içinde zenginleşir, gelişir, derinleşir, siyasi saplantıları, sloganları, safsataları, yalanları, kelime oyunlarını ve muhtelif kanaatleri yenecek güce ulaşır....

16 Nisan 2020  · Diyarbakır Lisesinde 1948-49'da Ahmet Kabaklı Hocanın talebesi olduktan sonra ,ondan da aldığı şevkle,rahmetli hocası gibi İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulunda tahsil gören; Arat-Tanpınar-Caferoğlu-Tarlan-Kaplan-Ergin-Timurtaş ...gibi güzide hocaların talebesi olan, 1969-73 arası benim de Fakülteden Hocam olan Kemal ERASLAN Bey , doktora imtihanımda jürimde de bulunmuş,TDK yayınları arasındaki tezimin raporunu yazmış, güler yüzlü, mütevazı, hatırşinas, çalışkan ,örnek bir şahsiyettir. Vefa, güzel davranıştır,üstün meziyettir..Ruhu şad, mekânı cennet olsun…