KENDİNİ BAŞROL ZANNEDEN LİDERLER?

Ülkemizde son yıllardaki siyasi gündem gösteriyor ki, artık siyasi liderler kendilerini vazgeçilmez ve koltuklarını bırakırlarsa yönettikleri kitlelerin yok olacaklarını düşünmekteler. Aslında bu belki siyaset adına bir tükenmişlik göstergesidir. Düşünün Lider ne demektir. Lider demek güçle yöneten değil insanları bir hedefe yönlendirebilendir. Liderleri insanlar var eder. Onları var eden topluma gönül bağı vardır. Lider yaptığı toplumu geliştirmek ve bireyleri kendi yerine hazırlamak asli görevidir. Çünkü her gibi onlarda fanidir ölüm bir gün gelip onları alacaktır. Böyle düşündüğünüzde aslında liderlik bir sahip olma içgüdüsünden çok emaneti yaşatma içgüdüsü ile yapılmalıdır. Geldiğimiz noktada belediyelerden, milletvekillerine, Genel başkanlara ve Hükümet üyelerine birçoğu liderlikten çok yöneticilik yapmaktadır. Seçilmişler olarak çoğu kendilerini vazgeçilmez ve kendilerini seçenlerden çok dış etkenlerin onlara çizdiği yol temelinde kitleleri, şehirleri ve ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar. Bekalarını bazen kararnamelerinden, bazen tüzüklerden alıyorlar. İnsan gücünü ve adaletini dışarıda aramamalı vicdan en adil denetleyicidir. Asla kandırılamaz, şahitte aramaz vicdanınıza sorduğunuzda en objektif şahit olan kendi gözleriniz ve kulaklarınız net olarak şehadet edecektir. Düşünsenize millete diyorsunuz ki; Benim siyasi kadrolarım en iyi ve donanımlısı sizin kasabanızı, şehrinizi, bölgenizi veya ülkenizi bu insan kaynağı ile yönetmek istiyorum. Sonra bir gün bulunduğunuz koltuğa bu insanlara tavsiye ettiğiniz kadro mensuplarından bir talip olduğunda onun yetersiz, basiretsiz ve bu koltuk için doğru tercih olmadığını söylüyorsunuz. Şimdi seçmen, yönettiğiniz veya yönetmeye aday olduğunuz insanlar size sormaz mı? Sen kendi gurubunu veya partini yönetmeye layık görmediğin insanı bana niye seçtirdin? Daha kötüsü benim devletimi ve şehrimi neden yetersiz insanlara teslim etmeye çalışıyorsun? Bu soruların cevabı aslında çokta karışık değil. Bunun adına güç zehirlenmesi denir. Güç dünyadaki en tatlı zehirdir. Çoğu zaman zehirlendiğinizi anlamazsınız. Bu zehir insanı olmadığı kadar büyüten aynalar gibidir. Aslında size bakanlar gerçeği görür ancak siz kendinizi bu aynalarda gördükçe ruhunuz kirlenir ve gün gelir ayna kırılınca anlarsınız ki, sıradansınız? Hun imparatoru Atilla´nın bir sözü aslında çağlar boyunca insanlığın bu konuda yaşadığı sıkıntıyı ortaya koymakta. ?Rekabetçi ruhu olmayan lider zayıftır ve en ufak sorun karşısında kolaylıkla pes eder.?İşte rekabet için gerekli materyal olan yapı içi insanların önü açmak onları liderlik için hazırlamak, Koltukların sahiplerinin asli görevidir. Bu görev belki de fani olma ve inançlı olmanın gereğidir. İçinde Allah inancı olan ve davasını kendinden önce tutan biri kendi gidişi ile davasının veya siyasi hareketinin yok olmasına izin vermez. O kadar iyi kadrolar hazırlar ki onlar arasında seçim yapıldığında en iyi bulunur. Şimdi sizlere bir şey sormak istiyorum bu yazıda lider yerine istediğiniz ismi yazın kendine alternatif yaratan kendini ve nefsini geriye atan. Makamın hizmet etme makamı olduğunu bilen kaç tane lider var. Bu sorunun yukarıda söylediğim gibi vicdanınızda? İşte bu noktada güç zehirlenmesi yaşayanlar yönettiklerini düşünüyor olsalar da aslında yönetiliyorlar. Egolarını okşayan ?Ama efendim siz giderseniz her şey mahvolur.? Dalkavukların elinde oyuncak olurlar. Rabbim insanı bu rezillik ile sınamasın. Düşünsenize nasıl hesabı verilir bunun şehitlerin, gazilerin bu ülkeyi ve vatan yapmak için can verenlerin, Anadolu işgal altında iken yaşanan eziyetlerin vebali üzerinizdedir. Zaten bu vebali hissetmiyorsanız, ahiret inancınız yok ise kalbiniz kararmış ise diyecek laf yok. Devam edin. Hesap günü geldiğinde aldığınız ahların tek tek sonucuna katlanacaksınız. Aslında ne kadar iyi bir lider olduğunuzu anlamak çokta zor değil. Makamınızı arkanızda bırakıp yürüyün eğer arkanızda gelen varsa siz lidersiniz. Eğer arkanızdan gelen yoksa ve dalkavuklar koltuğun yanında kaldı ise yine kazananlardansınız. Hak etmediğiniz makamı işgal etmediniz. Bu çok şerefli bir harekettir. İşte bu sizi yüceltir.