VATAN HANİ OLMAK YA DA OLMAMAK...

         Bu gün artık geldiğimiz yeni soğuk savaş döneminde ülkelerin Suriye gibi ülkelerde güç gösterileri yaptığı ve sürekli sivillerin öldüğü, paranın ise sürekli el değiştirdiği bir dönem yaşıyoruz. Artık herkesin elini taşın altına koyma zamanı gelmiştir. Hiç bir şey yapmamış olmakta artık bir millet mensubu için suçtur. Çünkü bananeci bir dünya bakış açısı her gün savaşı körüklemekte ve bir gün savaş sizin kapınıza da gelmektedir. Artık duyarlı olmak grup halinde hareket etmek zaruri bir hal almıştır. Bölünmek kendi kendin ile savaşmak sadece yok oluşu çabuklaştırır. Artık milletimizin kaderi her bireyin elindedir.          Aşağıdaki metin Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli kitaptan alıntıdır. (Yazarı:Grigoriy Petrov) Bu kitabı Mustafa Kemal Atatürk Askeri okul müfredatına koyulmasını emretmiştir. Bu kitapta Finlandiya Devleti´nin yok oluş ve açlıktan ölmek üzere iken nasıl bugün refah seviyesi en yüksek ülkeler arasına girdiği anlatılmaktadır. Johan Wilhelm Snelman 2 Mayıs 1806- 4 Temmuz 1881arasında yaşamış döneminin büyük bir bilim adamı, filozofu ve Finlandiya başöğretmeni kabul edilir. Aynı zamanda siyasetçi kimliği ile askerlerin vasıflı olduğu o gün siyasetinde önemli bir yer almıştır. Bu yazı Samya gazetesinde Snelman tarafında yazılıp sonrasında kitabın içine alınmıştır. Dikkatle okumanızı rica ederim. "Ne zaman bizim küçük milletimiz, büyük komşularından daha yüksek bir uygarlığa sahip olursa, ancak o zaman tehlike savuşturulmuş olur!..? Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır. Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye mecburdurlar. Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretiniz. Bütün Suomi´yi (***Suomi Finlandiya anadilidir.)  büyük bir aile kabul ediniz. Bütün ülkeye de o gözle bakınız. Unutmayınız ki, en yoksul kömürcü, kantarcı, hizmetçi ve dul kadın, bütün bir Fin milleti, sizin kardeşleriniz, hemşerileriniz ve yurttaşlarınızdır. Bunları eğitmek ve uygarlıkta daha kadim olan milletlerin arasına sokmak sizin görevinizdir. Unutmayınız ki, halkın cehaleti, kabalığı, alkol düşkünlüğü, hastalıklı oluşu, sefaleti, kötü ahlâklı oluşu, bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur! Halkımızı unutmayınız!.. Sizler hepiniz, bu halkın arasından yetiştiniz. Oysa şimdi ne yapıyorsunuz!? Bilgisiz kardeşlerimizden kaçıyor musunuz? Yoksa halkımızın daha iyi bir konuma yükselmesi için çözümler mi düşünüyorsunuz? Halkımızı uyandırmak ve kültürel düzeyini yükseltmek için neler yapıyorsunuz?"          Burada da anlayacağınız gibi artık ben aydınım diyenlerin görevi tüm Türkçe´nin konuşulduğu coğrafyalar da milletimizi organize etmek ve eğitmektir. Bu günkü aydınlarımızın çok eğitimiz ve fakir insanlarımıza acıyarak bakmaktadır. Hatta mankenler ve şarkıcılar halkımızın oy vermesi konusunu bile tartışmaya açmaktadır. Unutmayın sizin cahil bıraktığınız her birey size karşı kullanılabilecek bir silahtır. Onların cahil kalma sebebi ise kendini aydın gören ama sadece konuşan milletine faydası olmayan ayrık otlarıdır.          Vatana hizmet artık zaruridir. Çünkü ülkemiz ve milletimiz yaşadığı dünyanın her noktasında ateş çemberi içindedir. Yani bu millete özveri ile bağlı olmayan, ona değer vermeyen herkes sadece ve sadece zavallı ve haindir. Size sert gelebilir gemi su alırken suyun boşaltılmasına yardım etmeyen bu millet için sadece ağırlıktır. Bu milletin koşmaya ve mücadele etmeye ihtiyacı vardır. Ağırlıklar atılmalıdır.