“Yerel Basın Demokrasinin Denetçisidir” diyen
PROF. DR. NERMİN ABADAN UNAT'ı ANARKEN...
(18.9.1921 Viyana – 11.12.2025 İstanbul)
18.9.1921’de Avusturya’nın başkenti Viyana’da doğan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, 11.12.2025 tarihinde 104 yaşında yaşamını yitirdi, 14.12.2025’te Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’nde düzenlenen cenaze töreninden sonra, naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. (15.12.2025, Cumhuriyet)
- Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, aristokrat bir annenin kızıydı. Babası Bosna asıllı Mustafa Süleymanoviç, Viyana’da ticaret yapardı. 1931’de vefat eden babasından sonra, annesi mirası idare edemedi, 1942’de vefat etti.
- Genç Nermin, 14 yaşındayken (1936) Budapeşte’de elçiliğimize giderek, “Burada okuyamayacağım, pasaportum Türk, orada okuyacağım” dedi. Sefir’den peki cevabını, biletini aldı. İzmir’e geldi. 1940’da İzmir Kız Lisesi’ni, 1944’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladı. 1944-1950 döneminde Ulus gazetesinde çalıştıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne ilk kadın asistan olarak girdi. 1955’te doktor unvanına, 1958’de doçentliğe, 1966’da profesörlüğe atandı. Siyasi Bilgiler Fakültesi’nden sonra (1989) 2016 yılına kadar Boğaziçi Üniversitesi’nde dersler verdi. 1978-1980 yılları arasında T.B.M.M.’de kontenjan senatörlüğü yaptı.
- Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın tek sloganı şuydu: “Atatürk Türkiye’si olmasa mektebe gidemezdim. Birçok kadın gibi ben de varlığımızı Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. (İlber Ortaylı, Hürriyet 21.1.21
- Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, özgeçmişini öğrencilerine şöyle anlatmıştır:
Benim Atatürk’ün yapmış olduğu, kurmuş olduğu devleti niye çok önemsediğimi, kendi açımdan anlamanız için hayatımı size özetlemem lazım:
“Viyana’da doğduğumu, babaannemin benim varlığımdan Altı sene sonra haberdar olduğunu, Viyana’da büyüdüğümü ve annem Avusturyalı olduğu için Türkçe öğrenemediğimi, babamı sürekli seyahat ettiği için fazla göremediğimi, babamın ben henüz 9 yaşındayken ani ölümünü, annemin kararıyla okula gönderilmediğimi, bildiğim yabancı dillerde yani İngilizce, Almanca, Fransızca dillerindeki dergilerde Türkiye’nin bir mucizeyi nasıl gerçekleştirdiğini okuduğumu, gazetelerin Türkiye’den ve Atatürk’ten büyük övgüyle bahsettiğini bu arada annemin kalan paraları çok kötü yönetmesi nedeniyle, maddi durumumuzun son derece bozulmuş olduğunu ve ortaokulun son sınıfından sonra beni herhangi bir okula göndermemelerini, bana çalışma hayatına girmek mecburiyetinde olduğumu tebliğ etmelerini, Türkiye’deki amcama bize para yollamasını istediğim mektuplar yazdığımı, ama bunların hiçbirine cevap alamadığımı, 14 yaşındaki bir kız olarak Türk büyükelçiliğine gidip onlara okumak için Türkiye’ye gitmek istediğimi söylediğimi ve büyükelçinin beni Türkiye’ye yolladığını, İzmir’e vardığımı, İzmir Kız Lisesi’ni bitirip, İstanbul Hukuk Fakültesine kaydolduğumu, bir yandan çalıştığımı, Türkiye’de eğitim parasız olduğu için okuyabildiğimi, ben ne olduysam Atatürk’ün kız-erkek farkı gözetmeksizin uygulamaya koyduğu, eğitim sayesinde olduğunu, ben bu sayede karşınıza yetişmiş bir insan olarak çıktığımı, bir bakıma hem dilimi, hem devletimi kendim seçtiğimi, işte bu neden Atatürk’e bağlı olduğumu, kendimi neden Kemalist saydığımı anlamanızı istiyorum:” (Hayatını Seçen Kadın, Hocaların Hocası Nermin Abadan Unat, Söyleşi: Sedef Kabaş, Doğan Kitap, 1.Baskı, Eylül 2010, sh.196)
-Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ı bazı görüş ve düşüncelerini anımsatarak anmak istiyoruz:
-Türkiye’nin iki şeye ihtiyacı vardır: birincisi kalifiye eleman, diğeri güçlü bir yerel basın!.. Yerel basın demokrasiyi gerçekleştiren bir denetçidir. Bir belediyeye ait yolsuzlukları, kayırmaları İstanbul öğrenmeden evvel mesela Bursa’nın Eskişehir’in (yerel) sakinleri öğrenmelidir. Türkiye’de bugün çok az şehirde insanı doyuran yerel basın var. Demokrasinin gerçekleştirilmesi için, yerel basın desteklenmelidir.
-“Ben öğretmenliği çok sevdim ve hep sürdürdüm. Çünkü öğretirken öğreniyorum.” Aydınlanmayı bizden sonraki kuşaklara iletebilmek çabası bundan güzel nasıl anlatılır ki… (Zeynep Oral, O Çılgın İnsanlar, İnkılap Kitabevi, 2024)
-Herkesin basını sokacak bir çatısı olması, aç kalmaması, sağlıklı yaşama hakkına kavuşması, becerilerini geliştirip insan vakar ve haysiyetine uygun insanca yaşaması ilkelerinden nasıl vazgeçilebilir?
-Günlük yaşamımı sürdürürken, Mevlana’ya atfedilen şu düşünceden destek alıyorum: “Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya kalp durur, ne de aklımla severim. Olur ya kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim, O ne durur, ne de unutur!”
-Sanatkâr Ara Güler’in dediği gibi, “Yaşam, size verilmiş boş bir filmdir, her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın!”
-Hayatımda terk etmediğim ilkelerin başında tanıdığım, tanımadığım insanlara yardımcı olmak, destek vermek geliyor. Çocukluğum da katlanmak zorunda kaldığım adaletsizlikler ve yoksulluklar nedeniyle, özellikle eğitim alanında yardımda bulunmayı kutsal bir borç sayarım. Bu destekten başka sevdiklerimle sahip olduğum olanakları paylaşmaktan (dinlenme, sanat olayları seyretme, izleme) büyük bir mutluluk duyuyorum. Elimden geldiğince, kadın-erkek, Türk-yabancı, genç-yaşlıya hizmet edebilmek benim doğamın ayrılmaz bir ilkesidir.
-Prof. Dr. Nermin Abadan Unat hoca’nın gençlere son mesajı şuydu: “Gençler, ne olur Türkiye’yi terk etmeyin, kötümser bir hale düştüm, bırakıp gidiyorum, demeyin. Bu memlekete sarılın!” (15.12.2025, Sözcü).
-Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın bazı kitapları şunlardır: Halk Efkârı ve Etki Alanı (1955), Bürokrasi (1959), Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi Açısından 1965 seçimlerinin Tahlili (1966), Batı Almanya’daki Türk İşçileri ve Sorunları (1964), Basın Yayın Öğretimi (1982), Türk Toplumunda Kadın (1982) (Nermin Abadan Unat, Yüz Yıllık Umut, Kırmızı Kedi Yayınevi 2021)