Geçtiğimiz günlerde bir etkinlikte eski, yeni bir çok arkadaşlarımızla bir araya geldik...

Benim için olmasada bazıları için bir takım şeylerin değiştiğini ve değerlerinin azaldığını gördüm...

Üzülmedim etkilenmedim dersem yalan söylemiş olurum...

Ama şunu hemen belirteyim;

Ben; Umudunu hiç yitirmeyen bir kişiliğe sahibim. En zor anlarda bile mutlaka bir çıkış yolu olduğuna inanıyorum er ya da geç aydınlığın karanlıgı mutlaka yeneceğini biliyorum...

Müneccim değilim elbet ama karamsarlığın yeni karamsarlıklara gebe olduğu kaçınılmaz bir durum.Bunu her birey yaşadığı olaylardan ve gidişattan ve tabi ki çıkardığı derslerden bilir...

Düştüğünde de kalkmayı bilmeyen insanlar gelecekte de günümüzde de kaderci insanlardır ve her şeyi yüce yaratıcıya havele ederek işin içinden çıkmak gibi bir kolaycılığı tercih ederler...

Bu yapıya sahip kişiler mücadele etmeden,yeni yollar denemeden kolaylıkla teslim bayrağını çekerler...

Fakat gelin görün ki benim gibi mücadeleyi seven ve umudunu hiç yitirmemeye çalışan bazı insanlar bile bu günkü şartlarda ülkenin gidişatına baktıklarında bu gri tablodan etkilenebilyorlarmış, demek ki...

Demokrasinin ve özgürlüklerin giderek azaldığı ekonomik şartların nerede ise dibe vurduğu bir zaman diliminden geçiyoruz ve bu zaman diliminin hiç çabuk geçmeye niyeti yok gibi...

Bu yaşıma kadar geldim çok gördüm geçirdim ama hayat pahalılığının hiç bu kadar can yakıcı olduğuna şahit olmamıştım...

Çarşıya pazara çıkamaz oldu insanlar.Eti falan anlarım da bir tarım ülkesinde sebzenin bu kadar pahalılaşacağı aklımızın ucundan dahi geçmezdi...

İşçi memur hele hele özelllikle emeklilerimiz bu hayat pahalılığında nasıl geçineceklerini şaşırmış vaziyetteler...

Kiralar derseniz inanılmaz boyutlarda ve almış başını yürümüş durumda...

Demokrasinin ve adaletin giderek halkın nezdinde güvenilirliğini kaybetmesi durumu, Uluslararası ilişkilere de yansıyor haliyle.Bunu bilmek anlamak ve görmek için uzman olmak şart değil.Cünkü; herkesin elinde bir kağıt kalem aldığı ücretle bir ay değil on beş gün değil,bir hafta nasıl geçinirimin hesabını kitabını yapıyorlar...

İşte ekonomik ve sosyal bozukluk haliyle insanların yüzlerine yansıyor ve insanların bakışları donuk,moralleri bozuk,yüzleri asık ve sonuç olarak selamsız sabahsız,günlerini akşam ediyorlar.

İşte bu sistem içerisinde eski dostluklar arkadaşlıklar,komşuluklar,gidip gelmeler,hal hatır sormalar yüz yüze değil maalesef ve diyorum ki Allah'tan ellerimizde bir cep telefonu var ve onunla yarım ağızda olsa bir iki dakikayı geçmeyecek şekilde de birbirimizden haberimiz oluyor...

Gerçi yakında o da kalmayacak çünkü telefon faturaları da artık can yakmaya başladı...

Sırf bu yüzden eski arkadaşlıklar yok, nedeni bildiğiniz gibi hayat telaşesi. Dostlarımıza son beş on yıldır yeterince zaman ayıramadığımızdan bazı arkadaşlarımız, yakınlarımız alınganlık gösterebiliyorlar,bu gerçekleri unutarak...

Tüm bu olumsuzluklara rağmen ve hayatın getirdiği zorluklara rağmen,bilincini koruyup,saygıyı sevgiyi,değer ve kıymet bilmeyi arayıp sormayı devam ettirecek azmim ve kararlılığım var çok şükür,zaman zaman kendime yakınmama rağmen...

Ne mutlu değer bilenlere ve ne mutlu tüm bu olumsuzluklar içinde yaşamın acımasız koşullarına karşı direnenlere...

İşte öyle... Birgülce