​​​​​​​10 Aralık 2020 / KIRIK BİR KALBİ ONARMAK…Mucize Doktor Ali Vefa kızıyor "Her şeyime dokunmuşsun. Ne yapmışsın böyle ?"

Muhatabı mahçup ve şaşkın: "Sadece teşekkür etmek istemiştim...", "Bir kalp cerrahı neyi yapamaz bilir misiniz ?" "Neyi yapamaz ?" "Kırık bir kalbi onaramaz..." Ve benzeri diyaloglar. İlim, ihtisas ve ciddiyetle ince mizah bir arada. Hekimoğlu dizisi de öyle. Zekice konuşmalar, gerginlikler ve ustaca hazırlanmış metinler, insanî iniş çıkışların binbir halleri. Bizimkiler bu işi öğrendi. Bazı kolaycı yapımcılar sıradan dizi acemiliklerini bırakıp insana, derin ve renkli Türkçeyle yönelsinler, takdir edilir, ilgi görürler. Bu millet âriftir, anlar. Aile facialarını ve karakter bozulmalarını değil daima ümitvar, ince ruhlu, bilgili, uzman şahsiyetlere, sanatkâr tabiatlı, ilim ve iddia sahibi insanlara ve topluma baksınlar. İşte o zaman asıllarına rücu etmiş ve evrenseli de yakalamış olacaklar. Tıp erbabına ve sağlık çalışanlarına hayranım. Keşke zamanında imkân bulup da onlardan biri olabilseydim. Hayat kurtarıyorlar. Kaldı ki ben dil ve edebiyatla meşgul olduğum için de çok memnun ve mesudum...

11 Aralık 2020 / ACI SÖZLERDEN DERSLER ALMAK…Altı asırda, adım adım, büyük fedakârlıklarla, Selçuklu'nun mirası üzerinde âdeta yeniden kurulan Koca bir Devletin nasıl da üst üste gaflet ve ihanetlerle bu kadar hızlı yıkılabildiğinin acı hikâyelerini seyrettiğimiz PAYİTAHT-ABDÜLHAMİD dizisinden can yakıcı bir cümle: "Size yabancı bir nesil yetiştirecekler. Hünkârım, sizi yalnızlaştıracaklar..." Ve   Abdülhamid’in açtırdığı okullarda milliyetçi bir nesil yetişti.Yıkılan İmparatorluğun küllerinden yeni bir Türk devleti yeşerdi. Çünkü Türk töresiz ve devletsiz yaşamaz..

11 Aralık 2016 / ŞEHİTLER UNUTULMAYA…Bu kederli ve yaslı günün gecesindeki Mevlid kandilimiz mübarek ola. Allah şehitlerimizin ruhunu şad, kabirlerini pür-nur eyleye. İnşallah vatanımız ve milletimiz daha büyük felaketlere uğramaya, zalimler ve onlara destek verenler kahr u perişan olalar...

11 Aralık 2022 / KORKUT ATA'NIN RUHU ŞÂD OLSUN...ATV'deki "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasındaki milyonluk soruyu beğendik. Delikanlı keşke bu kitabın tamamını okumuş olaydı."Dede Korkut Hikâyeleri" nice milyonlara değer eşsiz bir eserdir. Türkçenin en mükemmel eserlerinin ilk ikisi, üçü arasındadır. Baş eser şüphesiz KÖKTÜRK YAZTLARI yahut ORHUN ABİDELERİ'dir. İstiklal Marşı nasıl bütün çocuklarımıza ezberletiliyor ve sevdiriliyorsa Dede Korkut Hikâyeleri de küçük yaşlardan itibaren renkli, resimli kitaplarla yayılıyor ve sonra edebî yorumları yapılarak anlatılıyor olmalıdır. "Kendi millî kültürünün temel kaynakları en zeki çocuklarına bile tanıtılamamış bir eğitime nasıl 'millî' vasfı verilebilir ? " diye sormaktan kendimi alamıyorum. "Resul Aleyhisselam zamanına yakın Oğuz'da Korkut Ata derler birer koptu" diye tanıtılan Kitab-ı Dede Korkut bütün eğitim kademelerinde okunup değerlendirilmesi gereken bir Türk Klasiğidir. Okutulup tanıtılmaması ve ihmal edilmesi, gafletten öte bir cehalettir...

16 Aralık 2015 /  TEVAZU ÖNEMLİDİRKazandığı Nobel ödülüyle hepimizi gururlandıran bilim adamı ve aydınımız Prof.Dr.Aziz SANCAR diyor ki :" Cumhuriyet gibi Selçuklu ve Osmanlı ile de gurur duyuyorum..." Kendisini çocukluk ve gençlik çağlarında millî şuurla ve çalışkanlık ruhuyla yetiştiren aile büyüklerine, hocalarına, fikir önderlerine şükranlarımız vardır...Sağlıklı, verimli nice hizmet yılları diliyoruz kendisine..Helal olsun...

17 ARALIK 2022 / BU NASIL İŞTİR ARKADAŞLAR ?! Bir TV kanalındaki habere bakın ! 6 yaşında Elif Nur adında bir çocukcağız Eskişehir'de "açlıktan" nasıl hayatını kaybeder ? Diğer iki kardeşi de henüz koruma altına alınıyor. Ana-baba hapiste. akrabalar, komşular neredeler ? Biz ne hâle geldik arkadaşlar ? Bu nasıl iştir ? Haberi seyrederken insanlığımdan utandım. Acı yorum şu : "Kardeşin biri öldü, diğer ikisi o sayede kurtuldu."Tavan arasında, çatı katında, soğuk rutubetli bir yerde kalmak ne demek ? Hepimiz suçluyuz. çok utandım. Bence Aile Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Belediyeler, İçişleri bütün diğerlerinden daha önemlidir. "Çocuk Bakanlığı" da kurulsa daha iyi olurdu. yarınımızı nasıl kurtaracağız ? Çok çook üzüldüm. İnşallah böyle haberleri bir daha görmeyiz. şu söze bakın: "Tabut; küçük kızın vücuduna çok büyük gelmiş..." Gel de utanma...Eyy, yüzlerce vakıf, nerelerdesiniz ? Kendilerini insanlığın hizmetine "vakfetmek" için kurulan vakıflar ! Yükselen ortak sesinizi duymak isterdik, nerelerdesiniz ?

18 Aralık 2022 / ŞİİR ve NESİR Ben mensur şiir tarafındayım. Şairlik insanoğlunun mayasında var çünkü insanoğlu bizatihi şiirin kendisidir. Sani-i Kudret'ın, Allah'ın yarattığı bir şiirdir. A. Hamid'in Makber Mukaddimesi'nde bu tarz beğendiğim düşünceleri vardır.

18 Aralık 2020 / BENİM YAŞLARIMDA, ESKİLERDEN BİR SES,

UZAKLARI YAKIN EDEN MÂNÂLI ÂHENGİYLE DİYORDU Kİ :

"Şahsiyet ve asalet sonradan kazanılmaz, mayadan ve cevherden gelir. Sonradan görmeler, görgü edinmemiş, âdâb-ı muaşeret kazanmamış olanlar, nimetlerin kadrini, kıymetini bilmezler ve anlayamazlar. Tevazu, yaşmak gibidir. sahibine asalet kazandır. Kibir ise şeytana yakışır. Âsilikten Allah korusun. sabırlı, fedakâr, vakar sahibi ve güzel huylu olunmalıdır. Adam dediğin; ağırbaşlı, dikkatli , ağzından çıkanı kulağı duyan, haddini bilen, yakınlarının kıymetini takdir eden kimsedir. Yalansız dolansız yaşayan, bin düşünüp bir söyleyendir. Hanım dediğin de adı üstünde hanımefendi olandır. İnadına gitmeyen, kibirlenmeyen, pervasızlık yapmayan, kendi değerini anlayan, saygı gösteren ve saygı gören, ne oldum demeyen, ne olacağını düşünen, kibar, vefalı, kanaatkâr, sadakat sahibi, teselli kaynağı, zor zamanlarda samimi dert ortağı olan ve şükretmeyi bilendir. Allah şaşırtmasın. İnsanlık tarihi, ne yazık ki biraz da şaşkın, pişkin, gafil, cahil, ufuksuz, huysuz, müsrif, nankör, uyuşuk, asabi, inatçı, kaba,toy, çiğ, patavatsız, vurdumduymaz, ne oldum delisi ve pişmanların tarihidir.."

18 Aralık 2015 / AMASYA’NIN TAŞOVA’sında; YEŞİLIRMAK AKIP GİDİYOR... İlkokul beş, ortaokul yıllarım ve sonraki altı yaz...demek 1962-1972 arası on yılın en az yarısında,10 ile 20 yaşım arasında, rahmetli babalığım Nezir Gümüş'ün Lezzet ve Mehtap Lokantalarında, kasa başında ve birçok işten sorumlu, güvenilir bir esnaf kalfası olarak küçük bir adam olmaya çalışmışım. Şahsiyetim, ana hatlarıyla buralarda şekillenmiş. Kasaba esnafının yanı sıra, 55 köyünün insanlarını tanımışım, dinlemişim, anlamışım. Dağlarında, bağlarında gezmiş, misafir olmuşum, üzüm toplamış, ceviz kırmış, tütün dizmesem de seyretmiş,harman sürmüş, davar gütmüş, ırmaklarında çimmişim...15'er dakikalığına 25 kuruşa kiraladığım bisikletler üzerinde kamyonlarla yarışmış,tozlu yollara düşmüşüm..Ortaokulda ve öğretmen okulundaki arkadaşlarımın yüzde 80'i köylüydü ve efendi insanlardı..Taşovalılara selam ve saygılar. Ölenlere rahmet, kalanlara da sağlıklı ve hayırlı kazançlar diliyorum..

19 Aralık 2022 / ERENKÖY’DE ESKİ BAHÇELERİN HAYALİ/   23. yılında ve 1169. sayısında olan Belediyenin 16 sayfalık Haftalık Kadıköy Gazetesinde güzel yazılar çıkıyor. "Muhalif ve muvafık-muhafazakâr ve Tûrânî-kısmen sosyal demokrat" tabiatımla, farklı renklerin arasında yaşamak hoşuma gidiyor. 33 yıldır oturduğum adı güzel Erenköyü, Kadıköyü'nün artık yüksek binalarla dolmasına rağmen yine de parklarıyla, korularıyla, yeşillikleriyle zamana karşı direnen güzel bir semtidir. Yüz sene önce buralar bir cennetmiş adeta. Bir zamanlar dönümlerce çamlar arasında, bahçeler, bağlar, sular ,çiçekler ortasında kaybolmuş bu yerlerde bir köşk arazisine adeta bin daire sığacak bir yapılaşma sürüyor. Buna rağmen gene güzel. At arabalarının, faytonların yerini kilometrelerce uzayan binbir çeşit otomobil doldursa da güzel.. Hele bir bahar gelmeye görsün, gezmeye doyum olmaz. Bu gazetedeki  nostaljik yazıları okuyun da anlayın...

11 Kasım 2022 GÜNÜN ACI HABERİ..../ Adapazarı önemli bir evladını kaybetti. Sakarya Üniversitesi, “nevi şahsına münhasır” dedikleri, yalnız kendine benzeyen, alanında benzeri olmayan mütevazı, içi dışı bir,  bir Karadeniz delikanlısını, bir şair ve kültür adamını, değerli bir fizikçisini kaybetti. Ve ben Yüksek Öğretmenlilerden olmasıyla gurur duyduğum ve her karşılaştıkça hangi şakayı yapacağımı tasarladığım, yüzünde daima güller açan bir ağabeyimi, bir gönül adamını kaybettim. Keşke bu haber doğru olmasaydı. Daha içecek çaylarımız, kahvelerimiz var sanıyordum. Biz dünya gafilleri, hep öyle sanıyoruz her seferinde aldanıyoruz. Bütün hesaplar burada kalıyor... Onun en bariz vasfı, kitaplara iptila derecesinde sevdalı olmasıydı. Dağınık iki eski kitabımı kendi usulüyle ciltlemişti, hâlâ saklarım.. Meş'um depremde bunların neredeyse tamamını kaybetmesine rağmen yeniden bir kütüphane oluşturmuş, onların arasında mesut yaşayıp gidiyordu. Sanki arkadaşları, kitaplar, şiirler ve dergiler olmasa yaşayamaz gibiydi. Hakiki Yılmaz Güney oydu.. Bir, iki şiirini de Türk Edebiyatı Dergisinde yayınlamıştık. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Fatihalarla inşallah.. "Evvel giden ahbaba selam olsun erenler..."

12 Kasım 2018  /Mondros ve Sevr'in 100. yılındayız.. 1918'in öncesi ve sonrasında olanı biteni unutmamalı. Tarihçi kültür ve ilmine, tefekkürüne sahip olmadan, dedikodularla, kulaktan dolma bilgilerle yetinilemez."Zafer-hezimet demagojileri"nden ziyade yazılmış bütün kaynaklara ve tezlere bakmalı ki ezbere atılıp tutulmasın. İlim, hakikatlere ulaşmak içindir, siyaset için değildir...Gerektiğinde, vakit geldiğinde siyasetin de âlâsını çatık kaşla yapacak kadrolar daima vardır ve olacaktır...

12 Kasım 2022 TURAN ŞENLİKLERİ HAYALİ.../ TRT 2'de bir süreliğine "Viyana Flarmoni Orkesrası'nın Yaz gecesi Konseri"ini seyredip dinledim. Muhteşem bir ışıklandırma.. Fıskiyeli havuzlar arkasında kendi millî mimarilerini gururla gösteren bir şaşaa...Yüz kadar keman, kontrabas vesaireyle vals müziği ve çok sayıda pistte dans eden Avusturyalılar...Bir alkış tufanı kopuyor ve herkes dakikalarca ayakta medenilik gösterisi yapıyor. "Biz varız, bizim üslubumuz var" diyorlar. Cermenlere has tam bir millî fanatizm. Aklım, ister istemez 1683'lere gidiyor. Aylarca Viyana'yı kuşatan muhteşem Osmanlı Ordusu sonuç alamamıştır. Şehir meydanlarında bu hadiseyi sembolize eden heykellerini yıllar önce Türk Edebiyatı Dergimize kapak yapmış ve kederimizi unutmamak için bu taş yığınını hafızamıza nakşetmiştik. Kuvvetli iseniz ve kuvvetinizi eserlerle kalıcı hâle getirebiliyorsanız, varsınız. Yoksa sizi kimse ciddiye almaz. Realite budur. Viyana'yı aşamadık. Ya içimizdeki Viyanalar... Bursa'nın veya Konya'nın büyük bir meydanında bir Türk müziği konseri hayal ettim. Bin bir türkü ve şarkıyla göklere yükselen nağmeler yeryüzünün en şen şakrak ve zarif musikisine eşlik eden Türk dünyasının her yerinden gelen gençlerin millî oyunlarıyla canlanıyor. Coşkunluk ve heyecan bitmek bilmiyor. Bir gün mutlaka, Turan Şenlikleri yapılır inşallah...

5 Mayıs 2017 ÖĞRENCİLERİMİZDEN İZLENİMLER…/ “4. sınıfın son dersi ve son kısa sınavıydı bugün.. Okuldaki ilk dersliğim bugün son dersliğim oldu. Çok kıymetli ve de okulumuzun demirbaşı olan Prof. Dr. Mehmet Mehdi Ergüzel’leydi son dersimiz, her zaman severek ve isteyerek gittiğim güzel dersimiz. 4 yıllık eğitimde bu sene hocamla tanıştım hem şans hem de şanssızlık, şanssızlık çünkü diğer dönemlerdeki derslerine de katılmak isterdim. Sizden öğrendiğim çok şey var hocam, hep var olun. Yüzünüzdeki gülümseme hiç eksik olmasın Hocamız her zaman okuduğumuz kitaplarda, makalelerde vb. yazılarda en az on tane beğendiğimiz cümleyi not etmemizi isterdi. Bugün ise ben Mehdi hocadan beğendiğim cümleleri yazmak istedim : "Tek çiçekle bahar olur mu ?"/ "Vatan Türkçe demektir."/ "Kelimeler bize asırların emanetidir./ Hiçbir kelime fedâ edilemez."/ "Türkçe'm benim ses bayrağım."/"Kişi kavmini sevmekle kınanamaz."/  "Her dil kendi içerisinde güzeldir."/"İnsan diliyle oynayamaz."/ "Kültür yolculuğu sabır, gayret ve irfanla ömrü saran bir meşgaledir."/"Şeyh uçmaz, muritleri uçurur." (Sakarya Edebiyat’tan Songül Saylek)

 

13 Kasım 2021 / PROF.DR. NECMETTİN ÖZERKMEN'İ KAYBETTİK...Allah rahmet eylesin. Sakarya Üniversitesi'nde aynı koridorda birkaç yıl beraber görev yaptık. Sosyal Hizmet Bölümü başkanıydı. Odasında zaman zaman çalıp söylediği neşeli saatlerinde sazını sözünü dinlemeğe gider, güler yüzlü sohbetlerine katılırdım. Arifiye Öğretmen Okulu ve Yüksek Öğretmen Okulu mezunu da olması çifte kavrulmuş ortak mazimizin tavizsiz milliyetçi üslubumuzun renkleriydi. Niyetimiz İstanbul'da aynı Üniversitede çalışmaktı. Kısmet bu kadarmış. Ruhu şad, mekânı cennet olsun...

13 Kasım 2018 / 2019 KUTADGU BİLİG YILI İÇİN; "Kutadgu Bilig Okumaları" na ne dersiniz ? Her grup kendine uygun sohbet mekânlarında yaparsa ülke sathında güzel ve seviyeli bir millî-İslamî üslup tesis edimiş olur. Mesnevî sohbetleri, Dede Korkut Okumaları, Hadis sohbetleri, Tefsir dersleri, Safahat Okumaları ,Divan şiiri okumaları, Hikmetlerimiz., Millî Mücadele Dönemi Metinleri..gibi "Medeniyetimizi Kuran Metinler" yetişmekte olan nesillere ve bilgisi eksik olanlara kazandırılmış olur.Ne dersiniz ?

13 Kasım 2018 /Yemen'de 2011'den beri devam eden felaket, 28 milyonluk İslam ülkesini perişan eylemiş. Her on dakikada bir çocuğun öldüğü belirtilen bu zalimane savaşta tarafları ve destekçileri ismen anmaya dilim varmıyor, bilen biliyor..Allah yardımcıları ola.Yardımlar, güvenilir devlet kuruluşları yoluyla oralara akmalı. Bilmem ki bu vebal nasıl kaldırılacak..On dakikalık haber programı huzurumu alt üst etti.."Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir."hükmünün gereği yapılmalı, diye temenni etmekte ve beklemekteyiz...

14 Kasım 2020 / Prof.Dr. Mithat MELEN'in rahmet-i Rahman'a erdiğini üzüntüyle öğrendik. Allah rahmet eylesin. Değerli bir bilim adamı, bir dönem MHP milletvekilliği yapmış, vatansever bir siyasetçi, cevheri aileden gelen, millî hassasiyetleri yüksek bir şahsiyetti. Babası rahmetli Ferit MELEN gençlik yıllarımızda saygı duyduğumuz, ciddi, başarılı, prensip sahibi Başbakanlarımızdan ve Milli Savunma Bakanlarımızdandı..Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Ortanca gelinimizin ve dünürlerimizin yakın akrabasıydı. Van şehrinin medar-ı iftiharıydı. Başsağlığı diliyor ve aile efradına sabırlar temenni ediyorum.