Atatürk, 3 Haziran 1936’da Muratlı’ya geldi. 89. Yıl dönümünde Atatürk’ün Muratlı gezisi sebebi ve sonuçları konusunda “Kılıç Ali”, “Hasan Paşa Soyak” ve “Mehmet Serez”in kitaplarından özetlediğim hususları aktarmak, anmak istiyoruz:

- CHP Genel Sekreteri Recep Peker, İzmir Valiliğinden sonra Trakya Genel Müfettişliği görevinde bulunan Kâzım Birik’ten devamlı şikâyet ederdi. Bir yaz günü Dolmabahçe Sarayına gelen Recep Peker, Atatürk’le Kâzım Dirik Paşa’nın köylüden alınması gereken verginin haddinden fazlasını aldığını ve bundan köylünün şikâyetçi olduğunu anlattı. Aynı akşam Kâzım Dirik de İstanbul’a gelmiş, sofraya davet edilmişti. Gece yarısına doğru Atatürk, bir ara Kâzım Paşa’ya dönerek şunları söyledi. “Paşam, sizden şikâyetler var, köylü sizden şikâyetçiymiş. Fazla vergi alıyormuşsunuz, şimdi birlikte gideceğiz, Muratlı’da inşa ettirdiğiniz köyü ve oradaki şikâyetleri hep birlikte dinleyeceğiz.”… Atatürk, başyavere otomobillerin hazırlanması emretti, bir saat içinde otomobiller hazırlandı ve hareket edildi. Sabahın erken bir saatinde Çorlu’ya gelindi, Atatürk, Salih Paşa’nın kolordusunda biraz dinlendikten sonra, hazırlanan özel trene bindik, Muratlı’ya gittik. Kâzım Paşa, Muratlı’da Romanya’dan gelen göçmenler için övünülecek bir köy yaptırmıştı. Atatürk, köyü gezdi ve bazı evlere girip göçmenlerle konuştu. Şikâyet şöyle dursun, herkes halinden memnundu. Evlerden birinde yaşlı karısı ve kucağında çocuğu ile yaşlı bir köylü oturuyordu. Çocuk sürekli ağlıyordu. Atatürk ile köylü kadın arasında şöyle bir konuşma geçti: Atatürk: “Çocuk Kimin?”, Kadın: “Oğlumun.” “Oğlun nerede?”, “Askerde efendim!”, “Anası nerede?”, “Hastaydı, sağlık memuru geldi, burada tedavisi olamazmış, aldı Tekirdağ’a hastaneye götürdü.” Yaşlı kadınla Atatürk konuşurken kucağında çocuğu tutan ihtiyar, evine gelen ve karısıyla konuşanın kim olduğunu anlayınca söze karışarak şu ricada bulundu: “Aman Paşam, benim şu gözlerimi açmaları için bir emir ver.” “Sağlık memuru geliyormuş, bak gelini almış, hastaneye götürmüş, ona söyledin mi?” deyince Atatürk’e ihtiyar şu cevabı vermiş: “Evet Paşam, söyledim, hastaneye götürdü, muayene ettirdi; fakat doktorlar: “Çok yaşlısın, sana ameliyat yapılamaz” dediler. “Ama sen emret, onlar yaparlar. “Atatürk; Böyle şeyler fen işidir, ihtisas işidir, emirle olmaz, doktorlar ne derlerse onlara inanmalısın.”

- Atatürk, köylülerle yaptığı konuşmalardan ve incelemelerden memnundu. Trene dönüldüğünde yanındakilere şunları söyledi: “Arkadaşlar! Artık mesele anlaşılmıştır. Kâzım Paşa işte gördüğünüz gibi köyü, teşkilati ve hizmetleri tamamlayabilmek için, köylüden yine kanun çerçevesinde vergi almaktadır. Gördünüz ki, köylü tamamen memnundur. İşte bizim Recep (Peker)’in şikâyet ettiği şeyler!... (Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları, Derleyen: Hulûsi Turgut, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 9. Baskı, 2007, s.603).

- Bir iki gün sonra, Çankaya Köşkün’de yatak odasında Atatürk’le Recep Peker’in tekrar bu konu üzerinde bir konuşmalarına şahit oldum. Recep Bey’in elinde bir dosya vardı; Atatürk sordu: “Elindeki dosya nedir?” Recep Bey: “Kâzım Paşa’ya ait şikâyet dosyası Paşam!” Atatürk: “Aman efendim, aman! Sana evvelce de söyledim: Aldığın malümatı, daha başkaları varsa onları da katarak bu vesikayı sorumlu Vekil’e verirsin. O Lûzum görürse, müfettiş gönderir, Kâzım Paşa’nın yaptıklarını teftiş ettirir, icap ederse tahkikat açılır. Çıkacak neticeye göre kanuni muamele yapılır; bunun başka yolu yoktur! Hadi, şimdi kâğıtlarını topla! Bak (beni işaret ederek) bu çocuk bu akşam Fransa’ya yolcudur, kendisi ile konuşacaklarım var.” Paris’e vasıl olduğum günün akşamıydı, Recep Peker’in Parti Genel Sekreterliğinden affedildiğini Anadolu Ajansı’nın neşredilen şu telgrafından öğrenmiştim: “Ankara – 15.6.1936 Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Sekreterini, Atatürk Vazifeden affetmiştir. Şimdilik bu vazifeyi İnönü ifa edecektir.” (Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, 2004, sh. 467.)

- Atatürk’ün Muratlı’da ziyarette bulunduğu ev İl Özel İdaresi tarafından satın alınarak Atatürk Müzesi olmuş, evin önüne Atatürk’ün: “Ey bahtlı göçmen / Unutma 3 Haziran / Konuk oldu evimize / Sevgi sundu hepimize!” sözü, tabelası yapıldı. Evin önüne dikildi. (Mehmet Serez, Tekirdağ Tarihi ve Coğrafyası, 2007, sh. 448)