9 MART 2020 / BİR TELEVİZYON KANALINDA VAHİM BİR AKŞAM HABERİ :

Almanya reşit olmayan, kimsesiz ve küçük mülteci çocukları almaya karar vermiş ve Yunanlılar da bu kararı olumlu karşılamışlar.. Yıllardır 4 milyon kişiye baktığımızı iftiharla ve şikayetle anlatanlar. Ne anlamalıyız bu haberden ?.Niye yetişkinleri, yaşlıları almıyorlar da çocukları almak istiyor Hitler'in akrabaları ? Bizdeki vicdanlar rahat edecek mi ? Yoksa derin ve zavallı sükutlar mı yükselecek yarın yabancılaşıp kaybedilen bu çocuklardan ? Mehmet Âkif diyor ki; "Mahşer'de mi biçarelerin yoksa felahı?" Bu vebale katlanacakları Allah affetmez. O çocuklara bu millet bakar. İzin verilmemelidir. Kâzım Karabekir Paşa, rahmetli yetimler için o şartlarda bile yurtlar açıp Ermeni çocuklara sahip çıkmadı mı ? Bunlar üstelik Müslüman, masum ve Allah'ın emaneti.

***

Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu ÇENGEL bilgemizden, TÜSATBİTİG toplantısında, Yaşar Nezihe Hanım'ın şiirini dinledik, ilk defa duydum, çok beğendim. Sizin de zevk-i seliminize arz ediyorum:

"Mecnun isen ey dil sana Leylâ mı bulunmaz?

Bu goncaya bir bülbül-ü şeydâ mı bulunmaz?

Sun şerbet-i lal-i lebin ağyâra vefasız

Saki mi bulunmaz bana, bir sahbâ mı bulunmaz?

Arz etmiyorum âleme âlâm-ı derûnum

Yoksa bana bir mahrem-i sevdâ mı bulunmaz?

Bir sen misin âlemde tabip, illet-i aşka

Teşhis-i dile başka etibbâ mı bulunmaz?

Al aşkını, ver gönlümü, Allah için olsun

Dil vermek için dilber-i rânâ mı bulunmaz?

Mes’ûd edecek kimse seni, yoksa Nezihe

Meşgul edecek bir şûh-ı hülyâ mı bulunmaz."

***8 Mart 2022 / Masumlar Apartmanı'ndaki Anıl tipi, dikkat çekici ve rahatlatıcı. Nüktedan, yalnız filozof, hayatı inceden inceye güler yüzle ve hüzünle eleştiriyor. Söyledikleri alt alta yazılsa örijinal, nefis şiirler ortaya çıkar... Bir iki cümlesi : "Kendimi bir sudan geçireyim...", "Annemin saçlarının kokusunu mu aldın sen benden ? Niye ?"

***

7 MART 2018 / RAHMETLİ MURAT ÇOBANOĞLU İLE RAHMETLİ ŞEREF TAŞLIOVA'YI 1984'ten itibaren Türk Edebiyatı Vakfı'nın faaliyetlerinde tanımıştım. Seslerini ise 15-20 yıldır radyolardan duyuyorduk. Kabaklı Hoca'nın öncülük yaptığı Konya ve İstanbul'daki Âşıklar Bayramı / Şöleni vesileleriyle onları Vakıf'ta ve Gülhane Parkında defalarca dinledik, coştuk."Kolca kopuz"un nağmelerine hayran olduk.. En son Üsküdar Belediyesi' nin 1994 yazında tertiplediği kültür haftasında ben Vakıf adına, gündüz şiir programını, akşam da Üsküdar Meydanında ay aydınlığında 20 kadar âşığın sazlı-sözlü Boğaziçi'ni dolduran muhteşem ses bayramını takdim etme görevini yerine getirmiştim. Tam bir şehrayindi. Gökyüzü ve deniz seslerle donanmıştı. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.. O yıllarda âşıklara sahip çıkan hepsi Rahmet-i Rahman'a kavuşmuş olan Mehmet Kaplan, Ahmet Kabaklı, Fevzi Halıcı, Gültekin Samancı ve âşıklarımızı şükranla ve dualarla yad ediyoruz...Makamları cennet olsun..

***

8 Mart 2024 /.. Dün 3. ve son cemre toprağa düşmüştü. Artık "Yeni Gün" olan "Nevruz"a doğru, buzlar çözülmüş, sular coşmuş, havalar ılımış, toprak buğulanmaya başlamıştır.
6 Mayıs Hıdırellez ise tabiatın zaferi ve renklerin cümbüşüdür. Kıymetini biliniz. Nihayet üçüncü cemre toprağa düşmüştür, hayırlı ve uğurlu ola...
Kışın saltanatı bitmek üzeredir, artık bundan böyle, beyaz çiçekli erik dallarını diğer renkler takip edecek, kuş cıvıltıları artacak, bülbüller dem çekecek, kumrular niyaz edecek, her bir canlı kendi dilince "hoş geldin"lerle tabiatın eşsiz şölenlerine iştirak edecektir. 21 Mart'tan sonra hakimiyet gündüzdedir, geceler kısalır, gün ışıkları, erken kalkmaya davet eder, bir de ömrümüzden geçip giden bu mevsimlerin birer armağan olduğunu anlayabilsek ve geçen yılları heba etmeseydik.. Hayırlısı olsun...Buğulanan bereket kaynağı topraklarımız hür ve mübarek olsun efendim...

***

8 Mart 2018 / Bir gün Türk Millî Eğitimi' nin bütün meselelerine aşina bir sevdalı bakan mutlaka gelecek, önce her kesimden aydınların bulunduğu geniş katılımlı en az iki hafta sürecek "BÜYÜK MİLLÎ EĞİTİM ŞURASI" düzenleyip dertlere deva arayacak, hataları itiraf edecek, cesur kararlara millet önünde imza atacaktır. Bakın o zaman kalkınma hızımız nasıl artıyor. Sonra "TÜRKİYE ÖĞRETMEN AKADEMİSİ" kurulmalı. Öğretmen Okullarının kuruluşunun 170. yılındayız, 16 Mart yakındır. Ses seda yok ama 171. yılı da bekleriz. Hazırlıklı, şuurlu bulunalım. Düşünelim, yazalım. Hiç olmazsa hayal edelim, özleyelim. Millî Eğitim kışında üşümemek için Necip Fazıl'ın mısralarına sarınalım :“Ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi /Anne seccaden gelsin, bize dua et, e mi ?”

***

6 Mart 2018 / "...Gıda kartellerinin marketIerde sattırarak çocuklarımıza yedirdiği kanserojen şekerimsi maddelerle yapılmış, yanıcı, odunsu özellikte, zararlı suni yiyeceklerden korunmamız şarttır..." deniliyor....Bu gerçeği ilmen bilen üniversite mensuplarının, medyanın, gençlik teşekküllerinin, sivil toplum kuruluşlarının yarınımızı korumak ve kurtarmak için yapacakları yok mudur, diye sorulmasın mı ?

***

TDK Türkçe Sözlükte bu kelime var. Bakınız. "Madde dışı varlık..." Ben daha 17 yaşında bir Üniversite öğrencisi iken 1969'da Türkçe hassasiyetine sahiptim. 55 yıl geçmiş.. Fikirlerim ilmî istikamette zenginleşti. "Rûh" yerine hiç "tin"demedim, demem ama diyene de karışmam, sorarlarsa açıklarım. Söz konusu  açıklama sahibine arzu ederse, bildiğinden fazlasını bile... Ancak bu "sosyal paylaşım " dedikleri alanda bazan ufak tefek hatalar hoş görülmeli... "Kadı kızı..." meselesi.. Lütfen üstadlık gösterilerini derse ve özel sohbetlere bırakalım. Millete de tepeden bakmayalım.. "Meydan içinde merdaneler var.. "Hep kusur ararsak arkadaşsız kalırız. Muhatabımız duvarlar mı olsun ? Ehl-i dile selamlar..

***

5 Mart 2020  / 6 Mart  itibariyle Millî hikâyecimiz ÖMER SEYFEDDİN'in vefatının 104.yılına giriyoruz. (6 MART 1920- 6 MART 2024) Hepimiz onun hikâyelerine tekrar dönerek istifade etmenin yollarını bulmalıyız. Milli Edebiyatın kurucularından önde gelen hikaye yazarı Ömer Seyfettin'i ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyoruz. Ömer Seyfettin bir fikir adamı, subay ve öğretmendi. Balkan Harbinde savaştı, esir düştü. Esaretten sonra İstanbul'da öğretmenlik yaptı. Başta Türk Yurdu olmak üzere çeşitli dergilerde yazıları yayımlandı. Türkçede sadeleşmenin savunucusu oldu. Erken teşhis edilemeyen şeker hastalığı O'nu genç yaşta bu hayattan kopardı. Çilesi öldükten sonra da bitmedi. Önce yakını olmadığı düşüncesiyle vücudu kadavra olarak kullanıldı. Daha sonra fark edilerek Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Kabristanı'na defnedildi. Fakat orada da rahat bırakılmadı. Nihayet talihsiz bedeni, Zincirlikuyu'ya nakledildi, diye öğreniyoruz…

***

4 Mart 2024 / Rahmetli Şeyh Galib der ki : "Tedbirini terk eyle, takdir, Hüdâ'nındır ...Âşıkta keder neyler, gam halk-ı cihanındır..." Bu akşamki "Cümle Kapısı" karşısında oturup musikili, zevki sohbeti dikkatle takip ettik, düşündük.. İsa Bey'in gençler için faydalı sözleri vardı. Mesela " Her ilaç her bünyede aynı tesiri bırakmaz." gibi.. Sait Bey'in "Türklük sadece bir milliyet değil aynı zamanda medeniyet kimliğidir. Bir ahlak ve hukuk meselesidir. " sözü de dikkate değerdi Belki şu sözleri düşündürücü olduğu kadar tartışılmaya da müsaitti: "Lozan'dan önceki Batıcı temayüller, tercihler kendi inisiyatifimizde iken, Lozan'dan sonrakilerde vesayetler " öne geçer...

***

Ne ibretlik sözler var: “Çin bizi işgal ederken, biz camide Allah’ın 99 sıfatını 3’lük teşbihle mi yoksa 99’luk teşbihle mi çekelim, diye tartışıyorduk...Sözün sahibi, Doğu Türkistan Hareketinin lideri İsa Yusuf ALPTEKİN Bey'i ilk defa 1969'da Çapa Yüksek Öğretmen Okulu kantininde tanımış ve dinlemiştim. Mücadele Birliği mensubu ağabeyler kendisini sohbete davet etmişlerdi. Sonraki yıllarda vefatına kadar Türk Edebiyatı Vakfında defalarca dinledik. Kabaklı Hoca, kendisine büyük alaka ve saygı gösterir, "Gün Işığında", davaya dair yazılar neşreder, İsa Bey de Hoca'ya minnettarlığını asaletle ifade ederdi. Gönlü yaralı, sakin ve üzgün bir adamdı. İki sözünden biri daima  Doğu Türkistan'dı.Artık niye böyle insanların kadri kıymeti bilinmiyor ve hatırlanmıyor? Ah vefa!.

***

Yeni doğmuş tayları seyrederken …Şefkatin kaynağı...Bu yavrular büyüyüp tay iken, kısrak veya aygır olacaklar. Rüzgârla savrulan yeleleriyle süvarisine mesafeler aldıracak, dağlardan ova ve yaylalara, ulu sulara doğru uçacaklar.. En doğudan en batıya; cenuba ve "Her yaz şimale doğru asırlarca bir koşu.. Bağrımda bir akis gibi kalmış, uğultulu..."

***3 MART 1878'DEN 3 MART 2024'e...Ruslarla Osmanlı Devleti arasında yapılmak zorunda kalınan Ayestafanos Barış Antlaşmasının üzerinden tam 146 yıl geçmiş...Ne kara günler Yarabbi...Ondan sonra 1912'de Balkan Harbi felaketi,1914-18 arası 1.Cihan Harbi yılları ve Sevr belasından sonra  19 Mayıs 1919'la başlayan 9 Eylül 1922'de Gazi'nin liderliğinde "İzmir'in dağlarında çiçekler açtıran" İstiklal Harbi yılları...Neler neler kaybetmişiz ve sonunda Allah bize, şehitlerimizin kanı pahasına Anadolu'da yeni bir devlet kurmayı nasip etmiş... Cumhuriyetimiz 101 yaşında.. Asırlar içinde genç sayılır. İnşallah ebediyyen payidar olacak ve maziden ders alarak güç kazanacaktır. Tarih şuuru şarttır. Prof.Dr.Akdes Nimet KURAT'ın büyük boy 750 sayfalık "TÜRKİYE VE RUSYA" kitabını ibretle ve üzülerek okurken bunları düşündüm. Allah vatanımızın kıymetini bilenlerden eylesin ve  bizi daima uyanık, bilgili, şuurlu ve kendimize karşı müsamahakâr tutsun...

***

DİRİLİŞ-ERTUĞRUL / 2 Mart 2016 Çarşamba günkü 48. bölümünde, zaferle kederi bir arada yaşattı...Bu bölümde, üç kıtaya şan salacak Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Bey, müstakbel şafaklarda doğacak Osman Bey oğluna yeni vatan olacak topraklara alplarıyla manevi keşif seferleri yapıp döndüğü obasında kıyametler kopmaktadır.. Bütün obanın yiğitlerinin kılıçlarını döverek çelikleştiren, çeliğe besmeleyle su veren, çocuklara Dede Korkut Hikâyeleri anlatıp Türk töresi öğreten şehit babası usta Deli Demir şehit olur, herkesi ağlatır...Yiğitler, hatunlar karalar bağlar...Pusatın, Sancağın ve Kurân'ın gölgesinde ; karanlığı aydınlatacak, adaleti sağlayacak asırların habercisi zamanlar için dualar okunur...

* Toprağı vatan yapan şehit mezarlarıdır. * Seni yaratan Allah'a kurban olayım... * Sefer sizin zafer Allah'ındır... * Bu toprakları vatan yapmak için gece gündüz çabalanacak,  andolsun ki kâfir diyarlarında Türk-İslam sancağı dalgalanacak...* Vakti gelince gül açar güneş doğar.. * Dilden dile yayılan destanlar, zalimlere dehşet mazlumlara kuvvet olacak. * Bu yol çetindir, yük ağırdır... * Sadettin "Köpek"ler hep olacaktır. Allah gafil ve hainlerin şerrinden koruya milletimizi ve devletlerimizi...* Allah, ağzı dualı ve alnı secdelileri ve âlimlerimizi ve kılıç ehlimizi daim ve salim eyleye... Ayrıca bu benim Pazartesi akşamlarını iple çekmem neden ola ki ? yoksa, " Uyanış : Büyük Selçuklu " dizisini seyrederken tarihte yaşamanın zevkini duyduğumdan, güzel ve hikmetli sözleri düşündüğümden, vatansever, bayraklı, töreli, vefalı ve yiğit insanları gördüğümden midir ? "Oğullarınızla ordu, kızlarınızla oba olasınız."sözü bir Türk’ün diline ne kadar yakışıyor.

***

3 MART 2017 CUMA GÜNÜ SAAT 19 'da; Türksoy (Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı) ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın birlikte düzenlediği , Sakarya Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde ;Ünlü Azerbaycan Şairi Molla Penah Vagif, doğumunun 300. yılında anıldı.CUMA günü saat 19'da Adapazarı Kültür Merkezi'nde yapılan olan toplantıda Prof.Dr.İsa HABİBBEYLİ, Prof.Dr.Kerim TAHİROV, Doç.Dr.Yıldız İsmailova ve Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Ali AKBAŞ konuştu, toplantı Prof.Dr.M.Mehdi ERGÜZEL tarafından yönetildi. Prof.Dr.Mustafa İSEN değerlendirme konuşması yaptı Öğrencilerimizin toplantıya katılmaları, nezaketleri ve asaletleri ile dinlemeleri kendilerine çok yakıştı. Bilgilerinize arz olunur...

***

1 Mart 2022 / Ömrünü milletine ve devletine adamış has bir ülkücü olan Sadi Somuncuoğlu gibi, ciddi bir devlet adamının cenaze töreninde yer alması gerektiği ve beklendiği hâlde orada bulunmayanların durumu düşündürücüdür ve bu tavır alış elbette millî hafızaya kaydedilmiştir... "Gelimli gidimli dünya son ucu ölümlü dünya" kime kalmış ?

***1 Mart 2022 / 100. toplantı ciddi bir başarıdır. Hemen her toplantıda Türkiye ve Türk dünyasından ikişerden yaklaşık 200 Türklük bilimcisi, bilim ve kültür adamı, bildiriler sundular, seviyeli sorular, cevaplarla, değerlendirmeler ve nezaketli tartışmalarla tarihe not düşüldü. bu kültür hareketini başlatan ve devam ettiren çalışkan bilgemiz Prof. Dr. Timur Kocaoğlu'nu, yönetim ve danışma kurulu üyelerini tebrik etmek ve alkışlamak medenilik gereğidir. Gönlüm, mütevazı bilgilerimle içinde yer aldığım Tüsatbitig'in 1001.toplantısını da görmeyi arzu ediyor. Yani 18 yıl sonra 2040'da Nevruz veya Hıdırelez'de inşallah

***29 Şubat 2024 / BİR KONUŞMA ÜZERİNE... Türk Milliyetçiliği ülküsünün 55 yıllık ocağı MHP'nin sayın Genel Başkanı Dr. Devlet BAHÇELİ'nin, bugün partisinin MYK ve MDK üyelerine hitaben yaptığı bir saat kadar süren konuşmasını dikkatle dinledim ve beğendim. Konuşması; dili, üslubu ve muhtevası bakımlarından ileri seviyede bir mahiyet arz ediyordu. Keşke "Turan Ülküsü"ne gönül verenler bu kadar dağılmasalar ve aralarındaki ihtilafları içerde halledebilselerdi, bugün %30'ları aşan bir millî-siyasî güçleri, yönetim üzerinde daha yüksek bir ağırlıkları olacaktı. En azından "Millî Eğitim, Kültür; İçişleri ve Sağlık ..."alanlarında tavizsiz ama "millî-demokrat" diyebileceğimiz bir güçleri olacaktı... "Prensiplerinde sert, sosyal münasebetlerinde ölçülü ve yumuşak tavırlı" Rahmetli Alpaslan Türkeş'in ruhu daha da şad olacaktı. Biz yine yarınki nesiller için bu temennimizi muhafaza ediyor, Türklüğün ümidi Türkiye Cumhuriyetini kuranları başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Fatihalarla, şükranlarla anıyoruz...

***

29 ŞUBAT 2020 / BİR SİYASÎ ,"ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ KALACAK.." DEMİŞ, YANILMIŞ.  Edebî zevki ve kültürü olmamak işte böyle gaflar yaptırıyor. Sözün kaynağı büyük şairlerimizden A.Nihat Asya'nın bir şiiridir :"Şehitler tepesi boş değil, / Toprağını kahramanlar bekliyor,/ Ve bir bayrak dalgalanmak için rüzgâr bekliyor" diye devam eder gider. Nasıl anlatmalı birilerine ki "şehitler tepesi" bir semboldür. Vatan ve bayrak için şehit olmayı göze alacak kahramanlar daima vardır. Olmasaydı bin yıldır Anadolu'da kalamazdık. Bir konuyu bilmiyorlarsa edebiyat danışmanlarına sormalıdırlar..Bir İngiliz, Şekspir'in bir sözüyle gaf yapmayı göze alamaz. Fransız da V.Hugo hakkında saçmalayamaz. Bizimkiler de dikkat etmelidirler. Bilmiyorlarsa susmalıdırlar...Meramımız malumdur .Söz konusu siyasi şahsiyet sözünü yumuşattı zaten.Biz hiçbir dönemde iktidarcı olmadık. Hep idealist, muhalif kaldık ve devletimizin, ordumuzun yanında olduk. Partizan da olmadık Bölücü, mezhepçi olmadıkça bütün siyasi görüşlere saygı duyduk ve hep Turan'ı özledik. Ebedi davalar nesiller boyu devam eder azizim. Gerçek olana kadar inşallah...Öğretmenliğin, hocalığın sınıf dışında da devam ettiğini , bu fikri-hayatî uyarıların manevi zevk olduğu kadar vazife de sayılması gerektiğini , vicdani sorumlulukla ilgili olduğunu, yarınki meslek hayatınızda siz de yaşayacaksınız...Biz de öğrencilerimizden istifade ediyoruz. Öğretmen, öğretirken de öğrenir...

***Rahmetli Doç.Dr. Necib Hablemitoğlu' nun evlatlarına neden "Kanije "ve "Uyvar" adlarını verdiğini, tarihte konuyla ilgili bölümü tekrar okuyunca daha iyi anladım. Tiryaki Hasan Paşa'nın ve Hablemitoğlu'nun ruhu şad olsun... Kanije'yi asla unutmayalım... Kanije ihtimalleri daima vardır...

Her şeyi bilme iddiasında " tepeden bakan üstad" ve hatta "ermiş" görevi üstlenmesek daha iyi değil mi ? Mütevazı olalım "Meydan içinde merdâneler var..."

28 Şubat 2022 / CİDDİ ve HEP DÜŞÜNCELİ ADAMA RAHMETLER OLSUN... 1969-70 ve sonrası... İstanbul'da her yer gergin. Olaysız, kavgasız ve patlamasız gün yok. Kulaklarımız kirişte.. Düşünceli, çatık kaşlı bir arkadaş sesi yanımıza yaklaşıyor : "Arkadaşlar, Sadi Abi burdaymış. Akşama doğru Orman Fakültesinde semineri varmış, haberiniz olsun." Çapa nere, Orman Fakültesi nere ? İstanbul'un bir ucu. Ta Sarıyer'de... Rahmetli Sadi Abi'nin yazılarını Devlet'te okurduk ama adını yanı başımızda sohbetimize konu olarak ilk duyuşum hatıralarım arasında böyle canlandı. Rahmetli Türkeş gibi pek gülemeyen yüzü veya derinlere dalan mütebessim ciddiyeti ile Sadi SOMUNCUOĞLU BEY, 82 yaşında Hakiki Sevgili'ye kavuştu. Ruhu şad olsun. Cumhurbaşkanı yapılmasının önüne geçilmesi hiç doğru olmamıştır. Oraya Sezer'den bin kere daha fazla yakışırdı. Kader hükmünü icra ediyor. Yazdıkları üzerinde düşünülmeli, yeni yetişenler yazdıklarını okuyarak, kaydedilmiş konuşmalarını dinleyerek, tecrübelerinden ders almalıdırlar.. Allah rahmet eylesin, ruhu şad , kabri pür nur, mekânı cennet olsun inşallah...