Kılıçdaroğlu seçime günler kala birden Alevi olduğunu söyledi. Çok mu gerekliydi bilemiyorum. Sayısal olarak bundan ne gibi fayda sağlayabileceğini düşünerek Google amcaya nüfuslarını sual ettim. İnternetten aldığım cevap şöyleydi:

... "Türkiye'de Alevi nüfusu; Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan'ın iddiasına göre 2022 yılı itibari ile 25-30 milyon olmasına karşılık Konda Araştırma' ya göre kendini Alevi olarak tanımlayanların nüfusa oranı %5 civarındadır."

--- Bu rakamlar doğru olsa bile brüt nüfustur, 18 yaş altını, hastaları, diğer partilere verilecek oyları hesaba kattığınız zaman Millet ittifakının payına ne düşer, o da belirsiz. 

--- Bu seçimi, Alevi-Sunni ayırımına dönüştürme çabası desem Kılıçdaroğlu çok mülayim, çok saygılı ve bölünme taraflısı olmayan bir karakterin sahibi olarak bunu yapmaması gerekirdi.

--- Yapmışsa, dini inançlara saygılı olduğunu göstermek için sünnilerce meşhur olan bir mabede gidip vatandaşlarla tokalaşır, bir ve beraber olduklarının resmini piyasaya salardı. Böyle bir şey yapsaydı Alevi olduğunun zerre kadar önemi olmaz, artı puana bile geçerdi.

--- Hemen akabinde bir lokantada seccade üzerine basması olayında "-Fark etmedim , özür dilerim!" demesine rağmen rakibi Erdoğan o nahoş görüntüleri çerçeveli bir tabloya çevirip TV ekranlarından tüm dünyaya göstererek Kılıçdaroğlu' na ciddi puan kaybettirdi.

--- Oysa akıllı bir politikacı gerçekten fark etmeksizin bastıysa ve rakibince de istismar edildiğini görmüşse telafi için derhal bir Selimiye, bir Eyüp Sultan, bir Ayasofya' ziyareti yapabilirdi. Nedense bu da aklına gelmedi.  

--- Seçime çeyrek kala yurtdışına gidip ecnebi danışmanlarla antlaşma yapması Kemal Derviş olayını hatırlattı ve ne oluyoruz kuşkularının doğmasına tekrar kapı araladı.

--- Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) kuruluşunu benimseyip beğenimsemediğine dair akılda kalacak hiçbir açıklamada bulunmaması entelektüel çevrelerin dikkatinden kaçmadı.  

--- Karabağ konusuna hiç değinmedi.

--- Libya için, "Ne işimiz var oralarda" dedi.

Oysa Türkiye' nin güvenliğinin sınırlar ötesinden başladığını en iyi bilmesi gerekenlerden biri de kendisiydi.

Velhasıl halk tam anlamıyla güven duyamadı ve sandığa gidip gönül ferahlığıyla oyunu veremedi.

Sn. Erdoğan' ın en zayıf olduğu bir dönemde bile kale önündeki topu taca gönderen Kılıçdaroğlu kendi beyni içinde, kendi mantık dalgaları içinde, kendini yenilemesi bundan sonrası için kaçınılmaz olmuştur.

Tekrar aynı hataları işler mi? İşlemeyeceğine dair herhangi bir emare maalesef yok. Buna rağmen gönlüm tekrar Genel Başkanlıkta kalmasından yanadır çünkü diğerleri bence çok daha müphem.

Dilerim; 6 OK' a dönüş başlar, CHP için yeni bir kuvayı milliye ruhu doğar. Memleketin buna ihtiyacı gerçekten var.