Köylerde terk edilmiş evler, bahçeler, arpalıklar var, bunlar yeniden değerlendirilmelidir.

Köy muhtarlıkları yetkilerle donatıldığı zaman köylerinde terk edilmiş tek bir gayri menkul ve de arsa boş kalmayacaktır. Sadece benim köyümde belki 30 hane var ki evler virane, bahçeler boş, meyve ağaçları sahipsiz, baldıranlık ve kedilere köpeklere yuva olmuş. 

Konuyu, Türkiye genelinde ele aldığınız zaman ortada devasa bir milli servetin yattığını  ve heba edildiğini acı olarak görürüz. 

Bir köyde terk edilmiş onca toprak, onca ev varken devletimiz bir yasa ile köy muhtarlarına yetkiler vermeyi neden akletmiyor?  Bu menfi  tablonun müspet hale dönüşmesi en fazla 1 yılımızı alır. 

Yapılacak iş muhtarlıklara "Yeddi emin"  yetkisini vermekten ibaret. Yetki vermek sadece bir yasaya bakar.

Devlet diyecek ki: Bu yasa yürürlüğe girdikten itibaren , 3 ay içinde köyden ayrılan ve uzun yıllar atıl tutulan evler, ahırlar, bahçeler, arpalıklar sahiplerince köy muhtarlıklarına "Emanet" olarak teslim edilir; hepsi bu kadar.   

Bakın bakalım o köylerde neler olur, neler?

Muhtarlıklar, emanetinde bulunan mülkleri en hızlı biçimde kiraya vermekle yükümlü tutulacaktır.

Kiracı kişi, bahçede bulunan badem, erik, ayva, ceviz gibi meyve ağaçlarının tümü bakıma alır, ilaçlar, mahsulleri toplar ve piyasaya ekonomik değer olarak kazandırır. 

Emanet bahçeler evler kazılmaya, temizlenmeye, çapalanmaya, ekilip biçilmeye başlar. Kiracı bir miktar kira ücretini muhtarlık hesabına yatırır. Muhtarlık hesapları, alacakları %10 komisyon ile giderek güçlenirken geri kalan %90 da mülk sahibine icar olarak aktarılır. Bir taşta kaç kuşun vurulduğunu gördünüz mü? 

Bir taşta kaç kuş vurulduğunu tekrar zikredelim:

- Köy ahalisinde büyük bir kıpırdama başlayacaktır.

- Muhtarlıklar, %10 komisyon ile güçlü bütçeye sahip olacaktır.

- Köye dönüşler tetiklenmiş olacak.

- Bakımlı, özenli köyler ortaya çıkmaya başlayacak.

- Yetkileri tırpanlanan muhtarlıklara yepyeni zindelikler gelecek. 

-Bahçecilik, seracılık, meyvecilik, tavukçuluk, hayvancılıkta patlama yaşanacak.

- Böyle bir sistemle mülk sahiplerinin gözü tekrar köye dönecek.

- Baba ocaklarını tüttürmek iştiyakı doğacak.

- Köye ilgide bir devrim yaşanacak.

- Yıkık dökük metruke evlerin çatıları, kapıları, çitleri, ağaçları, kiremitleri bile faydaya dönüşecek.

Devlet, böyle bir kırsal sistem oluşturmadığı için binalar çökmüş, topraklar sahipsiz kalmış, görsellik, çirkinlik had safhaya yükselmiştir.

Biz bu milli serveti heba edecek kadar zengin değiliz.

"Herkesin kendi malı, kimse kimseye karışamaz" felsefesi artık yok edilmelidir.

Yapılacak tek hamle köy muhtarlıklarına bu yönde yetkiler vermek! 

Tarım İlçe müdürlükleri bu sistemin birinci takipçileri olmalıdır.

NOT: Bu önerim hazırlamakta olduğum "Benim sistemim" kitabımdan alıntıdır.