Lozan önümüze ne koyduysa odur. Lazıyla, Kürdüyle, Türküyle, Çerkeziyle... Diye söze başlanıyor. Bir teranedir gidiyor. Hani milli toplumduk, hani üniter devlet idik?

Lozan Antlaşması baz alınmalıdır. 

Lozan'a muhalif adımlar atılmamalıdır.

Kim aykırı çıkış yaparsa önüne getirip Lozan konmalıdır.

Neydi Lozan?

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre' nin Lozan şehrinde; Türkiye, İngiltere, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp, Hırvat ve Sloven (Yugoslavya)  temsilcileri tarafından imzalanan bir uluslararası antlaşmadır. Devletimizin tapusu, milletimizin egemenliği, Türk' ün alınteridir.  Haysiyetimiz, şerefimiz, hükümranlığımız Lozan' da tescil edilmiştir.

Bu antlaşmaya göre milli toplumun içinde Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler "Azınlık" kabul edilmiştir. Ve azınlık hukuku içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşayacaklardır. 

Bu 3 etnik topluluğun haricinde Türkiye' de azınlık olarak nitelenen bir başka topluluk yoktur. 

Ne Aleviler Müslüman azınlık...

Ne de Kürtler etnik azınlıktır.

Durum bu kadar net iken Türkiye' yi 36 etnik gruptan ibaret bir halklar zümresi olarak nitelemek milli toplum yapısını bozmaya matuf tehlikeli ve bir o kadar da hukuksuz bir söylemdir.

Ama siyasilerimiz oy devşirmek uğruna maalesef bunu yapıyor ve kendi milli toplum yapımıza adeta kurşun sıkıyor.

Kendimizi güya; çok insancıl, çok sevecen, çok hakperest gibi göstermek için sürekli "Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle biz hep birlikte Türkiyeyiz" çarpıklığıyla Lozan'a muhalif, üniter yapımızı tehlikeye sokan tekerlemeyi tekrar ediyoruz.

36 etnik tümseci aslında Avrupa Birliğinin bir dayatmasıydı.

Siyasilerimiz zaman içinde bu dayatmanın tuzağına düştü ve düşmekle de yetinmeyip ikide bir tekrar ederek ülkenin başına bela olacak bölücü unsurların ortaya çıkmasına zemin hazırladılar. 

En son yapılan ise Andımızın resmen yasaklanmasıydı.

Gerekçe neydi?

Bu memlekette sadece Türkler yaşamıyordu... 

Milli toplum anlayışından "Ortak toplum" anlayışına bir kayıştır bu.

Daha açıkçası Atatürk' ün kurduğu cumhuriyette "Egemen toplum" anlayışına bir büyük darbedir. 

Atatürk' ün; kendi kurduğu cumhuriyetten, üniter devletten, milli toplum kavramından dışlanma sebebini lüzüm ederse bu noktalarda da arayabilirsiniz.

36 etnik grup kavramı bir uydurmaydı, bir zoraki dayatmaydı ve Lozan' ın özüne, ruhuna muhalifti.

Çok yakın tarihe kadar azınlıklar için kullandığımız tabirlere bakalım:

-Rum asıllı Türk vatandaşı,

-Ermeni asıllı Türk vatandaşı,

-Yahudi asıllı Türk vatandaşı.

Evet... Bundan güzel bir başka tanımlama vbaşka nasıl olabilir?

Hem etnik yapısını, hem kanunlar önünde eşitlendiğini, hem de ırken Türk olanlardan ayırmayarak Türk olduğunu kabul ediyorsunuz; dışlamak yok, aşağılamak yok, küçümsemek yok, problem yok. 

Tam eşitlik, tam hakkaniyet böyle sağlanmıştı. 

Bunlara rağmen; bilerek veya bilmeyerek laf-ı güzaf olsun kabilinden ikide bir tekrar edilen, "Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle biz hep birlikte Türkiyeyiz" lafları son derece tehlikeli olup bunun önüne gerekirse kanunla geçmek gerekir. Hatta böyle konuşmakta ısrar edilmesi suç kapsamına alınmalıdır. 

Devlet bizim, millet bizim, egemenlik bizimdir.

Türk milletinden başka bu devletin şeriki yoktur.