Değerli okuyucularım bir önceki köşe yazımda bir cümle ile "at gözlüğünden" bahsetmiştim.At gözlüğünü bir çoğumuz biliriz,özellikle Anadolu'da yaşayanlar daha doğrusu kırsal kesimlerde yaşayanlar at arabalarını bilirler ve atların gözlerine takıldığını görmüşüzdür.

Atların gözlerine takmalarının nedeni ise çevreden ürkmemeleri için gözlerine siper olduğunuda biliriz.

Fakat dikkat ettiniz mi aslında atlar için takılan gözlükler,şekil olarak bile gözlüğe benzemez.At gözlüğü atların görüş kapasitesini 
arttırmak için değil aksine 
azaltmak için kullanılırmış. Bende bunu çok merak ettiğimden köydeki evimizin yakınlarındaki at arabası olan bir komşumdan öğrenmiştim.

Bakın başka neler öğrendim meğer ne çok şey bilmiyormuşum.Atlar, her iki yandaki gözleri 
sayesinde hem önlerini hem de 
arkalarını görme yeteneğine sahipmişler.

Atların gözleri kafa yapıları ile birbirlerine çok uzaktırlar.Bu durum da atlar için cisimlerin mesafelerini tespit bakımından büyük bir 
zayıflık yaratıyormuş.

Atlar arkasından ya da yandan 
yaklaşan tehlikeyi görür ama 
tehlikenin ne kadar yakın veya ne kadar
uzakta olduğunu kavrayamazlarmış.

Nesneleri neredeyse iki misli büyük 
gören atlar, tehlikeyi olduğundan 
yakındaymış gibi algılıyorlarmış.Bu nedenle sürekli endişe içinde oluyorlarmış.

At gözlükleri atlara meğerse önlerini görmeleri,
diğer yönlerde olan hareketlerden etkilenmemeleri için at gözlüğü takılırmış.Bu konu hakkında öğrendiklerimi sizlerle paylaştım.

Gelelim asıl konuya.

Hani biz de birde 'olaylara at gözlüğü ile bakmak' deyimi vardır hepinizin bildiği gibi.

Bu deyim; Bir kişinin, bir olaya tek açıdan baktığını,ona etken olan diğer olayları veya 
faktörleri göremediğini veya görmek 
istemediğini anlatmak için kullanılır.

Peki, insanlar arasında 'at gözlüğü' 
takanlar yok mudur?

Elbette vardır,hemde öylesine çok ki bu duruma gülsek mi ağlasak mı pek bilemedim.

Onlar, at gözlüklerini takıp, belli 
bir noktaya odaklanmışlardır.Etraflarına bakmaya gerek yoktur onlar için,bakmak isteseler de at gözlüğü olduğu için etraflarını 
göremezler.Onlar gözlüklerini takmışlardır bir kere ve o gözlüğü çıkarmak istemezler.At gözlüklerini çıkarın "şaşkın ördekler"gibi olurlar ve göle nerelerinden dalarlar Allah bilir...

At gözlüğü takanlarla tartışmaya da, 
konuşmaya da pek gelmez.Çünkü karşımızdaki kişiler doğruya ulaşma adına bir arayış içinde bile değillerdir.
 
Taktığı gözlüklerden dolayı bu kişiler verileri, 
bilgileri değerlendirerek doğruyu tespite çalışacak,takıldığı noktaları tekrar tekrar değerlendirerek ve araştırarak ve sorgulayarak  sağlıklı bir sonuca ulaşacak yapıda da 
değildirler.

Bu insanlar değişime, gelişime ve 
yeniliğe karşı tamamen kapalı 
durumdadırlar.Yeni fikirlere, düşüncelere,gelişmelere karşı içe kapanmayı ve var olan statik iç yapılarını ve düşünsel yapılarını korumayı tercih ederler.Kendi iç dünyalarında yaşar ve 
zamanla tekdüze ve sabit düşüncelere 
sahip olurlar.

Bu kişiler, yani at gözlüğü takanlar ve kendi 
düşünceleri dışındaki bütün 
düşünceleri ve kendileri gibi 
düşünmeyen bütün insanları 
düşman gören bir zihni yapıya 
sahiptirler.

Etrafınıza bakın ve gözlemleyin çevremiz belki at gözlüğü takmamamış ama takmış sandığını düşünen ve olayları algılayanlarla ve yorumlayanlarla ve baktığım baktık,gördüğüm gördük,dediğim dedik,çaldığım düdük diyenlerle dolu olduğunu göreceksiniz.

İşte bu tipler insanların içinde varlıklarını sürdürürler,kendilerini insan sanırlar ama at gözlüklerini kendilerine yakıştıranların aslında aramızda dolaşan zır cahiller olduğunu hem kendileri bilirler hemde bizler biliriz.

Onlar itiraf etmeseler de kabullenmeseler de,

Uzak durun B U L A Ş I C I D I R...

İşte öyle...                       Birgülce