Sıkıntılarla yaşamış mübadil dedelerimizin bize yurt olarak emanet etikleri topraklarda içimizde açan özlem çiçeklerini suladık.

TAKİRDAĞ SUBAŞILILAR KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİNİN DÜZENLEMİŞ OLDUĞU 2. KEŞKEK ŞENLİĞİNİN ARDINDAN "Memleket, doğduğun değil doyduğun yerdir." atasözü bir gerçek ama insanın doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği toprakları arada ziyaret de çok iyi geliyor ruhumuza. Bir zamandan sonra kalp, göz, kulak çocukluk yıllarına özlem duyuyor. Bir ahlak terimi olan ve akrabalık bağlarını yaşatmayı ve onlarla iyi ilişkileri sürdürmeyi ifade eden sılayırahimi gerçekleştirmek bütün doktorların ilaçlarından daha iyi geliyor insanın ruhuna. Sonradan edindiklerinin yanından ilk aşina olduklarının yanına kaçıp gitmek ne keyif verici. Damarlarında dolaşan kanın akışını anbean duyuyorsun, yaşadığını daha bir derinden hissediyorsun. Köydeki bir komşunun merhabasında yakaladığın huzurda adeta yenileniyorsun. Ayrılıkların üzerine kocaman bir örtü çekiyor güleç yüzler. Daha dün çocukluk arkadaşınla oyunlar oynadığınız sokağın tozu toprağı kalkıyor ve bir film sahnesi oluyor dipdiri, canlı canlı oyuncular yerlerini alıyor sahnede. Annelerimizin yaz kış demeden su taşıdıkları Kaynak Çeşmesi, hayvanları sulamaya götürdüğümüz Şorlak Çeşmesi, kuzuları otlattığımız Yanıklık, yıllarca bostanlık olarak kullandığımız Arpalıklar ve az ilerisindeki Keltepe, köye yaklaştığımızın habercisi gibi heybetli görüntüsüyle güven veren Maltepe, gelişimizden çok hoşnut olmuş hepimize el sallar gibiydiler. Kocataş, ise gün boyu neşemize, coşkumuza sevincimize ortak oldu. 1948 yılından bu yana da susamış gönüllere suyunu cömertçe akıtan Demirhisarlı Hacı İbrahim'in yadigarı olan Kırkyalak yine hiç kıskanmadan suyunu ikram etti bizlere. Hele rüzgar gülleri ne de nazlı nazlı dönüyordu köyümün yamaçlarında. Rüzgar gülleri meramıza kattığı güzelliğin yanı sıra köyümden birkaç haneye de geçim kaydağı olmuş. Ne mutlu. Kuşkusuz insan eli ile hırpalanmamış doğa muhteşem ama teknoloji ve elektrik üretimi de bir ihtiyaç. Bunun bilincinde olarak doğa ile rüzgar güllerini bir erkeğin eşi ile annesine benzetiyorum. Her ikisini de sevmeli ve her ikisini de korumalı, hoş tutmalı insan çünkü her ikisi de gerekli.. Ne güzel bir gündü. Göç sonrası birçok sıkıntıya göğüs germiş mübadil dedelerimizin bize yurt olarak emanet etikleri topraklarda içimizde açan özlem çiçeklerini suladık. Emeği geçen, katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler.