Partide bir süreklilik olmalı.

Yaklaşık altı ay önce Cumhuriyet Halk Partisi Süleymanpaşa ilçe örgütünde, çeşitli konularda çalışmak üzere komisyonlar kuruldu. Görünüşe göre, bu komisyonlar, yönetim kurulları dışında kalmış üyelerin katkılarından yararlanmak, sorunlara daha geniş açıdan bakabilmek ve parti hiyerarşisi dışında daha esnek yaratıcı çözümler üretebilmek amacını taşıyordu. Biz de "Eğitim Komisyonu" olarak hevesle çalışmaya başladık. Zamanla komisyona katılan arkadaşlarımızın sayısı 14'e çıktı. Ele aldığımız ilk konu partiye yeni katılan üyeler için bir eğitim planlamak oldu. Parti Okulunun iki gün süren "Üyelerin Temel Siyasi Eğitimi" modülü çok yavaş ilerliyordu. 2012'den beri, yani son 10 yılda bu iki günlük "Temel Siyasi Eğitim" Süleymanpaşa'da ancak 250 kişiye verilebilmişti. Onun yerine yeni üyelere, hemen partiyi tanıtacağımız, görev ve sorumluluklarını anlatacağımız 1-2 saatlik bir eğitimin daha etkili olacağını düşündük. 1 Temmuz 2022'de kısa mesajla çağrı yaptığımız ilk gruba bir saatlik bir sunum yaptık. 9 Eylül 2022'de CHP'nin 99. Kuruluş Yıldönümü etkinliğine yardım ettik. 1 Ekim 2022'de telefonla görüşüp davet ettiğimiz yeni üyelerle seminer şeklinde bir toplantı yaptık. Her çalışmamızı değerlendirip daha iyi yapmanın yollarını tartışıyorduk. Yeni üye seminerlerini her ay tekrarlamak, sandık görevlisi, öbek sorumlusu eğitimlerini düzenlemek gibi planlarımız vardı. İL, İLÇE YÖNETİMLERİ İLİŞKİSİ Bir gün il yönetiminden bazı üyelerin istifa etmesi nedeniyle İl yönetimi düştü, arkasından İlçe Yönetimi istifa etti. Komisyonların artık geçersiz olduğu söylendi. Bu durumu hala anlamış değilim. Biz parti için iyi olduğuna inandığımız çalışmalar yapıyorduk. Komisyon zaten, bir kişi hariç, yönetim dışında olan üyelerden oluşuyordu. Aynı şaşkınlığı 2012 yılında ilçe kongresinden sonra partiye uğradığımda da yaşamıştım. Partide, kadrolu sekreter dışında, eski arkadaşlardan kimse kalmamıştı. Yeni gelen yönetimdekiler de bana "Kim bu?" diye garip garip bakıyorlardı. Ne yazık ki, delege seçimleri, blok listelerle başlayan bölünmeler, bir tarafın dışlanması ile devam ediyor. Yönetimde olmayan partiye uğramıyor, hiç bir çalışmaya katılmıyor, onlardan bir şey yapmaları da beklenmiyor. 2015'te atamayla gelen yönetimdeki arkadaşların da, 2012-2015 arasında, kişisel hesapları dışında, partide neler yapıldığına ilgi duymadıkları anlaşılıyordu. Örneğin, Parti Okulu çalışmalarından habersizdiler. Partide bir süreklilik olmalı. İngilizce "Knowledge management" denen "bilgi yönetimi" olmalı. Bu konuda 2015'te İl yönetimine bir sunum yapmıştım. ORGANİZASYONLARI YENİDEN İCAT ETMEK Bu gelişmeler bana Frederic Laloux'nun "Reinventing Organizations / Organizasyonları Yeniden İcat Etmek" kitabındaki bir paragrafı hatırlattı: "İşyerinde çok sık ortaya çıkan patolojilerden arınmış organizasyonlar yaratabilir miyiz? Siyasetten, bürokrasiden ve iç çatışmalardan uzak; stresten ve tükenmişlikten arınmış; istifa, kızgınlık ve ilgisizlikten arınmış; üstte patronluktan ve altta angaryadan kurtulmuş organizasyonlar.. Örgütleri yeniden icat etmek, işi üretken, tatmin edici ve anlamlı kılan yeni bir model tasarlamak mümkün müdür? Yeteneklerimizin parlayacağı ve çalışma isteğimizin onurlandırılacağı, ruhsuz olmayan okullar, hastaneler, işletmeler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar yaratabilir miyiz?" Tam bizim ihtiyacımız olan şey değil mi? Kitabın web sitesi: https://reinventingorganizationswiki.com/en/ KENDİNİ YÖNETEN TAKIMLAR Laloux yönetim ve örgütlenme şekillerine göre kuruluşları beş gruba ayırıyor ve bu grupları renklerle işaretliyor. Kırmızı: Alfa erkek etrafında toplanan kurt sürüsü gibi dediği dedik bir liderle yönetilen kuruluşlar. Kehribar: Bu kuruluşlarda hiyerarşi piramidi vardır, herkesin yeri bellidir, kararlar yukarda alınır, aşağıda uygulanır. Turuncu: Esas yapı olarak hiyerarşi piramidi yerinde durmaktadır, ama iletişimi hızlandırmak ve yeniliklere açık olmak adına bazı özgürlükler tanınmıştır. Yeşil : Bu tip kuruluşlarda hiyerarşi piramidi tersine dönmüştür. "Hizmet eden yönetici" kavramına uygun olarak tepe yöneticileri orta yönetimi, onlarda çalışanları destekler. Cam göbeği: Bu kuruşlarda piramit yok. Kararlar ortak akılla alınıyor. Bir sorunu farkeden herhangi bir eleman hemen çözüme yönelik bir çalışma başlatabiliyor. Kuruluşun yapı taşları olan "kendi kendini yöneten takımlar", paralel şekilde, bir ağ şeklinde veya iç içe geçmiş halkalar şeklinde organize olabiliyor. Kendini Yöneten Takım "bir yönetici olmadan, kuruluşun genel amaçlarına uygun, kendine ulaşılabilir hedefler koyan, problemleri çözmeye çalışan bir ekip şeklinde tanımlanıyor. İşletmelerin geleceğinin "kendi kendini yöneten takımlar"da olduğu iddia ediliyor. Bu konuda başarılı olmuş örnekler veriliyor. Bizim eğitim komisyonumuz kendini yöneten bir takımın birçok özelliğine sahipti. "Eşitlerin arasında birinci" anlamında bir başkanımız vardı ama her toplantıda konulara göre üyelerden herhangi biri öne çıkıyordu. Herkes birbirine saygılıydı, motivasyonumuz yüksekti. SONUÇ Eğitim komisyonu üyelerini kimse atamadı, onlar kimsenin "adamı" değiller, gönüllü olarak katıldılar. Kendini yöneten bir takım olarak İl, ilçe yönetimlerinde kim olursa olsun partinin yararına olacak çalışmalarını yürütmeye devam edebilirlerdi. Partiye zarar veren ayrışmaların yerine, böyle çalışma gruplarının teşvik edilmesi gerekir. CHP'de Laloux'nun önerilerine uygun, "cam göbeği " renginde bir örgüt ve çalışma modelinin araştırılmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Eğitim Komisyonunda emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu arada eğitim çalışmalarının aksamaması adına, Parti Okulunun neden parti örgütünden ayrı, PİEB, bölge koordinatörlüğü, il koordinatörlüğü şeklinde organize olduğunu daha iyi anladım.