Ankara'da düzenlenen Konya Tanıtım Günleri etkinliği Cumhur ittifakı açısından pek de hayırlı sayılamayacak tartışmaların fitilini ateşledi.

İttifakı ihtilafa sürükleyebilecek bu krizin sebebi; AKP'li Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'ın protokoldeki AKP'lileri tek tek zikretmesine rağmen, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin adını anmamış olmasıdır. AKP'li Altay'ın Destici'nin adını anmamasına sert tepki gösteren BBP MKYK Üyesi Kazım Birtane; "Sizin cemaziyel evvelinizi, yağma ve talan düzeninizi unuttuk sanmayın. Aklınızı başınıza alın" ifadelerini kullanmıştı. BBP Kocaeli İl Başkanı Remzi Kaya'nın tepkisi ise çok daha keskin cümleler ve yenilip yutulamayacak ithamlarla doludur. Remzi Kaya diyor ki;" "AK Parti'deki AKP'liler yüzünden 2023 seçimi kaybedilecek. Aklınızı başınıza alın AKP'liler. Sırf 2016 yılından sonra devletin millileşen dış politikası ve terörle mücadelesi yüzünden her türlü hırsızlığa, liyakatsizliğe, adam kayırmacılığa, yandaş, candaş ihalelerine, eş dost, akraba kayırmacılığına, belediyelerde dönen dolaplara, kötü ekonomi yönetimine ve her şeye rağmen, devletin yönetimi CHP-HDP bloğunun kontrolüne geçmesin diye din, devlet, vatan, millet için Cumhur İttifakı bloğunda yer alıyoruz." Yeniçağ Gazetesi'nde yer alan bu açıklamalar dehşet vericidir. Bu açıklamalara AKP sessiz kalmayacak, BBP'den de mutlaka bir açıklama yapılacaktır diye düşünüyorum. Fakat her şey bir yana, bir siyasi parti, sırf CHP iktidara gelmesin diye, bu kadar ağır eleştiriler yönelttiği bir parti veya bir ittifakla nasıl bir arada olabilir? Bildiklerini belgeleriyle birlikte neden savcıların önüne koymaz, Meclis'te nasıl bunları dile getirmez, basın yoluyla niçin Türk milletiyle paylaşmaz?! Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu sağ olsaydı böyle mi davranırdı? CHP'nin ittifak yaptığı partilerin içinde HDP var mıdır? Yok ama, farzedelim ki strateji gereği Millet ittifakına dışarıdan destek olacaklar. Daha önce AKP'ye destek oldukları gibi. Yani 6 parti %50 civarında oy alacak ama devletin kontrolü HDP'nin elinde olacak! Üstelik de %20 civarında oyu olan İYİ Partiye rağmen! Hadi canım sen de. Cumhur ittifakının başat partisi AKP'yi bu kadar ağır ithamlarla suçlayacak ama beraber olmaya devam edeceksin.Bunu da vatanseverlik ve beka ile izah edeceksin öyle mi? Hani haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytan sayılıyordu? Seçim barajı için de itirazı olmuştu BBP'nin. Ne onlara soran oldu, ne de onların teklifine kulak veren. Siyaset hiç bu kadar pespaye olmamıştı. Diğer taraftan İYİ Parti Ankara milletvekili İbrahim Halil Oral bir televizyon kanalında , Alevi olduğu için Kemal Kılıçtaroğlu'nun adaylığına Sünni kesimin olumlu bakmayacağını, bu nedenle aday olmaması gerektiğini söylüyor akıldanelik yaparak. Zaman zaman başka liderler veya politikacılardan da duyuyoruz bu tür tehlikeli söylemleri. Bir susun artık be. Yetmedi mi din ve mezhep kavgaları! Bana ne yahu kimin hangi mezhepten, hangi tarikattan, hangi cemaatten olduğu. Herkesin inancı kendini bağlar ve insanlar tercihlerinde özgürdür. Biz yaratılan her varlığı Yaratan'dan ötürü sevmeyecek miydik? Herkes benim gibi, bizim gibi düşünmek zorunda mı? İhanetin dışında birbirimizi daha çok sevmek, vatanseverlik paydasında birbirimizle kucaklaşmak, birlik beraberlik için daha çok çabalamak değil midir bizim görevimiz? Devletin dini adalettir. Biz işi ehil olana vermeyeceksek , eş dost akraba kayıracaksak, hazineye uzanan elleri görmezden geleceksek, birbirimizi hep ötekileştireceksek devleti Alevi yönetse ne olacak, Sünni yönetse ne farkedecek! Devlet herkesi şefkatle kucaklamayacak, gelir dağılımını adil bir şekilde yapmayacak, kimsesizlerin kimsesi olmayacaksa, sınırlarının güvenliğini sağlayıp halkının huzur ve refahını sağlamayacaksa mezhep ve meşrep fanatizminin cahiliyeden ne farkı olabilir ki? Sayın milletvekilinin, " seçimi mutlaka kazanmalıyız" düşüncesiyle yaptığı açıklama yersiz, zamansız ve siyaset sistematiği açısından çok acemice bir açıklama olmuştur. Nüfus oranları açısından böyle bir realite olmasına rağmen bizim önceliğimiz, eşit yurttaşlık ve Türklüğe adanmış vatandaşlık kriteri olmalıdır. Kim yaparsa yapsın, inançlar üzerinden siyaset bu ülkenin hayrına değildir ve Anayasal suçtur. Kaldı ki Ehl-i Beyt aşkıyla diri canlar Milli Mücadelede hür ve bağımsız bir vatan için en ön safta mücadele ederken, (büyük çoğunluğunu tenzih ederim ama) Sünni bir çok tarikat, dernek ve cemaat üyesinin İngiliz sevdasıyla emperyalizme uşaklık yaptığını da biliyor bu millet. Milletvekili Oral'ın art niyet taşımadığını biliyorum.Sayın Kılıçdaroğlu aday olarak gösterilirse hiç tereddüt etmeden oy veririm,fakat benim de mantığım aday olmamasından yanadır.Ama sonuçta kimin Cumhurbaşkanı adayı yapılacağına o değil, 6'lı masada Genel Başkanlar karar vereceklerdir. Böyle bir açıklama İttifak ruhuna da zarar vermiş, birçok Alevi-Türkmen vatandaşımızı rencide etmiştir. Aslında bu örneklerle altını çizmek istediğim konu şudur; 2019 yılında bize dayatılan bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi siyasette de samimiyeti bitirmiştir. Her partinin aklında binbir türlü tilki hikayesi vardır ve bazen tilkilerin kuyrukları birbirine dolaşmaktadır. Yani ittifaklar çıkar odaklıdır ve pamuk ipliğine bağlıdır. Ne AKP ile MHP, BBP ve Vatan Partisinin, ne de Millet İttifakındaki 6 partinin siyasi, ekonomik, kültürel ve ideolojik paradigmaları birbirine benzemiyor. HDP'yi terör desteği nedeniyle bir parti olarak bile kabul etmiyorum zaten. Bu kadar benzemezin bir arada olabilmesi de ayrıca bir kazanım olarak düşünülebilir belki. Ama dış tehditlerin arttığı bu netameli zamanlarda özellikle siyasetimize yön verenlerin , ağzından çıkanlara daha çok dikkat etmesi gerekmektedir. Hata yapmamak için" bin düşünüp bir söylemek" birlik beraberliğimiz açısından bir zarurettir. Yaşasın Türklerin kardeşliği, varolsun şanlı devletim, kutsal TÜRKİYE CUMHURİYETİ .