11 Aralık 2022 / ÇARIKLI KÖY ÇOCUĞUNUN BEY DAĞLARINDAN, AKSU’YA, ÇAPA’YA, EVEREST’E YOLCULUĞU… (Muharrem YELLİCE’nin “HİNDİSTAN ve NEPAL” Kitaplarına Dair….)

Muharrem Bey, benim Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’ndan bir devre büyüğümdür, ağabeyimdir. 1969 Kasım’ında Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Türkoloji Salonununun  Millet Caddesi’ne bakan aydınlık penceleri yanında son sınıftan mezun olmaya hazırlanan, güzel konuşmasıyla beğendiğimiz Necmettin Turinay ağabeyimiz, masasını bana devrederken İslamî-millî mahiyette birkaç kitap hediye etmişti. Birisi, Doç.Dr. Nihat Keklik’e ait “Ortanın Sağı” kitabıydı. Önümdeki masanın sahibi yeni komşum Muharrem Bey ise ilk defa gördüğüm “Millî Hareket” dergisini, bir selam faslı olarak tipik yörük tebessümüyle masama koymuş, Osmanlıca Lugatını da istifademe sunmuştu. Bütün bu resimler, hafızamın mucizevî mahzeninde gerektiğinde gün ışığına çıkarak ferdî hatıralarımız arasında hüzünlü renklere bürünüyor, konuşup duruyorlar..

Muharrem Yellice Beyin, 1945’te Antalya-Kumluca’nın sırtını Beydağlarına dayamış Gölcük isimli  bir orman köyünde başlayan hayat macerası, onun çarıklı ayaklarına giydiği anasının ördüğü yün çorapla ısınan ilk gençliğini, önce Aksu Öğretmen Okulu’na, oradan çalışkanlığı sayesinde gittiği Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na ve nihayet mezun olduğu okulun Edebiyat Öğretmenliğine kadar taşımıştır. Bu ayaklar onu, öğrenciliğinde temellerini attığı Türkçü-Turanî heyecanlarla sarıp sarmalayarak Asyalara kadar götürmüştür. Yellice Hoca’nın; Asya’nın bize göre esrarengiz, egzotik yahut  son zamanlarda “gizemli” diye tabir ettikleri, bilinmezliklerle dolu ülkelere arkadaşlarıyla yaptıkları seyahat hatıralarını anlattığı iki kitabını; HİNDİSTAN ve NEPAL’i, birbirinin ardı sıra , ilgiyle, merakla okudum. İçinde oralarda çekilmiş ve tarihî kaynaklardan alınmış renkli ve güzel resimler de bulunan bu eserler, bence seyahat edebiyatımızın önemli kaynakları arasına girmiştir. Muharrem Bey, kitaplarında; bizzat gezip gördüğü, tur arkadaşlarıyla birlikte tanıdığı ülkelerin şehirlerinde, mahallelerinde gördüğü ve tanıdığı insanlardan mimarî yapılara kadar güney Asya coğrafyasının bu kalabalık nüfuslu diyarlarında, aslında bin yıl önceki Türklüğün de izlerini arıyor gibidir. Cesaret gösterip ben de gitseydim, aynı duygularla dolaşırdım. Sağ olsun, adeta o bizim yerimize bu vazifeyi icra ederek, taşta, toprakta ve çehrelerde bizi aramış. Bu çetin seyahatleri anlatırken Muharrem Bey hocamız sık sık ana kaynaklardan devşirdiği tarihî bilgilerle okuyucuyu aydınlatıyor. Hindistan’daki Babür Türk Devleti’nden Çağatay’a kadar o asırların hayatını bize tekrar hatırlatıyor. Okuyunca anlıyoruz ki; Asya Türklüğü, yalnız bugün bildiklerimizden ibaret değildir. Pakistan’dan Hindistan’a, Nepal’e ve Keşmir’e kadar genişleyen büyük coğrafyada, tarihin belki en hareketli milleti olan Türkler; kültürde ve medeniyette, zafer ve haşmet  asırları yaşadığı kadar, dramatik dağılış, çözülüş, yıkılış felaketleri ve  hezimetleri de yaşamıştır. Buralarda gaflet ve dalaletlerin millî birliği sarsarak milletçe nasıl bedbaht ve perişan olunan devirlerin  de bilinmesi gerektiği hususu, zamanımızın tefekkür dünyasının ve tarih felsefesinin bitmeyecek konularıdır. M.Yellice Hoca, Hindistan kitabında dikkatini tarihî konulara ne kadar teksif etmişse, diğer kitabı Nepal’de de aynı nispette; felsefî, dinî konulara giriyor. Belli ki bu yorumları isabetle yapabilmek için epeyce kitap ve makale okumuş, incelemiş. Bu ciddiyet, okuyucunun da dikkatini o konulara celb ediyor. Batı felsefesinden Türk kaynaklarına, İslamî bilgilere, Budizm’in öğretilerine kadar temel kaynaklara istinat ederek verdiği bilgiler, düşündürücü, ibret verici ve faydalıdır. Sadece sübjektif kalınırsa bu bilgiler ufuk açmayabilirdi. Yazar, kaynaklara dayanmakla objektivite dengesini de temin etmekte, kuru ansiklopedik malumat yığınına mağlup olmadan okuyucu dikkatini ve merakını toplamayı muallim üslubuyla sağlamaktadır. Kendisini bu iki kıymetli eseri dolayısıyla  tebrik ediyor, yeni çalışmalarını da zevkle okumaya hazır bulunduğumuzu ifade ediyoruz.

Şimdilik son bir tespit ve temenni : Basılı kitapların gitgide pahalılaşması, dağıtım problemleri, kitapçılara ulaşmanın bazı zorlukları, telif meseleleri,  hasbice, manevî zevk için kaleme alınmış böyle eserlere ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Ben, Kültür Bakanlığının destekleriyle bütün makale, tez ve kitapların, önümüzdeki 3-5 yıl içinde uygulanmaya başlanarak “e-kitab”a dönüştürülmesi, herkese açılması çağının  gelmiş olduğu fikrindeyim. Bu uygulama kısmen vardır. Bütün kültür ve eğitim dünyamıza yayılmalıdır. Böylece ağaçlar da kurtulur. Hususî  kütüphaneler de yer darlığı ve taşınmadaki eziyetleri aşmış olur. İsteyen basılı yayınları alma imkânına her zaman sahiptir. Yeni basım teknolojisi müsaittir. Kitap fuarlarının suni izdihamından da kurtulmuş oluruz. Böylece, Belediyelerce kurulup korunacak büyük semt kütüphaneleri de aydınlık salonlarıyla birer modern kitap müzelerine dönüşürler..Ne dersiniz

*

1 Aralık 2022 /  ANKARA’DAN SESLER…Bu gün Ankara'da Keçiören Belediyesi 'nin davetlileri olarak kültür tesislerinde Rahmetli Hocamız Ahmet Kabaklı'yı yad ettik.Onun en değerli eseri ve emaneti olan Türk Edebiyatı Dergisi'ni 50.şeref yaşına girmesi vesilesiyle degerlendirdik Belediye Başkanı sayın Turgut Altınok' un da hazır bulundugu seçkin bir dinleyici huzurunda seviyeli bir toplantı ile görüşlerimizi ve temennlerimizi beyan etmiş olduk .Gøsterilen hüsn-i kabule Türk Edebiyatı Vakfı mensupları olarak şükranlarımızı arz ederiz..

 2 Aralık 2022 / “DERSAADET'te SABAH EZANLARI...” Ankara da Cumhuriyet’imizin “saadet yeri”dir. Bugün Cuma, yine Ankara'dayız, dün Keçiören Belediyesinin davetiyle geldiğimiz, rahmetli Hocamız Ahmet Kabaklı'nın emaneti Türk Edebiyatı Dergisi "nin 50. Şeref yılı münasebetiyle düzenlenen toplantıda arkadaşlarımızla birlikte mütevazı değerlendirmeler yaptık. Hat, tezhip sergisi, seymenlerin oyunları, üdeba ile sohbetler.derken hava karardı, 40 yıllık arkadaşım İsa beyle Hacıbayram Camii'ni ziyaret ettik, misafirhaneye döndük, dinlendikten sonra Sabahın seher vaktinde ezan sadalarıyla uyandık.Ekmek parasına koşanlar çoktan uyanmışlardı, yollar ışıklar içindeydi,arabalarla doluydu.Namazımızı eda ettik.Birkaç dakika sonra yeni ve duygulu bir ezan daha.. Hacıbayram Camiinde sabah namazı sonrası Kur'an tilaveti ve ilahiler,tekbirler..Güzel sesli hafızların ruhumuzu ferahlatan okumalarını dinlerken , Ankara'nın "Mabedli Şehir" olduğunu ve 100 yaşındaki sevgili Cumhuriyetimizin başkenti olmaya çok yakıştığını da gözlerim dolu dolu tekrar düşündüm.Allah Gazi Paşa ve dava arkadaşlarının ruhunu şad u hurrem eylesin inşallah..Aziz milletimizi korusun, torunlarımıza da YENİ TURAN'LAR nasip eylesin...

***

2 Aralık 2022 / ANKARA KALESİNDE ESKİ EVLER…Bu sabah kahvaltıdan sonra Ankara kalesine dogru türküler mırıldanarak gezmeye çıktım, merdivenleri tırmandım, yenilenen evleri, yapılmakta olanları, yıkık ve virane kalanları, dar sokakları, çocuklugumun Zile'sini gezer gibi dolaştım durdum. Eskilerin hayatı bana daha sıcak göründü.Evlerin yarısından çoğunda oturuluyor, bir kısmı da turistik misafirhane evleri..Kime rastlasam 40 yıldır tanıyormuşum gibi selam verdim, selam aldım. Böyle yerleri gezip rahatlamak lazım...

***

1 Aralık 2022  ANKARA İNTİBALARI...Perşembe günü öğleden sonra Ankara-Keçiören Belediyesi Kültür faaliyetleri kapsamında "Türk Edebiyatı Dergisi'nin 50.Şeref Yaşı"na ulaşması dolayısıyla kurucu başkanımız, Rahmetli Hocamız Ahmet KABAKLI ile eserlerini, hatıralarla da yad etmiştik. Programın hazırlanmasına vesile olan başta Belediye Başkanı sayın Turgut ALTINOK olmak üzere, paneli liyakatla yöneten ve başarılı, seviyeli, güzel bir Türkçe ile sunum yapan Saliha MALHUN hanımı, Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat KABAKLI'yı, dergimizin Genel Yayın Yönetmeni "sahib-i seyf-i kalem", usta hikâyecimiz İmdat AVŞAR'ı ve arkadaşlığımızın 40. yılını idrak ettiğimiz, nükteyi fikir incelikleriyle harmanlayan aziz kardeşim İsa KOCAKAPLAN beyi tebrik ediyor, onlarla iki gün Ankara hatıraları yaşamış olmaktan dolayı memnuniyetimi ifade ediyorum. İki değerli öğrencimi; 20 yıl önceden talebem Nigâr BAŞER GELGÖR hanım ile eşini ve sevimli oğulları EFE YUSUF ile kardeşini, bizi dinlemek nezaketleri dolayısıyla gelmelerinden, onları salonda görmekten mütehassis olduğumu, geçen yıl mezun ettiğimiz İbrahim Furkan ÇAL'a yanıbaşımızda hazır olmasından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. İkindi-akşam arası Kocatepe Camiinin biraz altındaki Kızılırmak Caddesi üzerindeki güzel bir kıraathanede, her zaman mütebessim ciddiyeti ile tanıdığımız Yağmur TUNALI bey ve arkadaşlarıyla devam eden üç saate yakın süren çay-peynirli simit sohbeti ise cana can katmıştır.. Akşam sonrası gittiğimiz Ulus'taki meşhur çorbacıdan bahsedersem "yediğiniz içtiğiniz size kalsın, neler gördünüz, onları anlat.." temennisine aykırı düşeceği için sözü makul sınırda tutmalıyım. Hasılı, yine Yahya Kemal'le aynı fikirdeyim: "Ankara'nın en güzel tarafı, İstanbul'a dönüşüdür." Çünkü İstanbul'da sevgili torunlarım var. Allah aziz milletimizin bütün evlatlarını korusun...

***

3 Aralaık 2022 / STAR TV'de dramatik bir dizi... ÇÖP ADAM'ın ilk bölümü üzerek başladı, bakalım nasıl devam edecek ? Bizimkiler iyi gidiyor. Hayatı ve insanları yorumlamayı öğrendiler. Bu arada savaş uçağımız KIZILELMA'nın da ayakları yerden kesildi. Projenin kahramanları Bayraktar ailesinin damarlarının vatansever ve milliyetçi olduğunu, torunların isimlerinden anladığımı düşünüyorum. Allah yardımcıları olsun. Bence yeni yüzyıl "TÜRK ASRI" olacaktır. Allah büyüktür. Hele bir hayırlısıyla millî yara berelerimize merhemler sürelim de...

***

4  Aralık 2022 / MUHTEŞEM...TAVSİYE EDERİM, BAKINIZ... Elektronik yayınlar yayılıyor. Bir zamanların “Milliyetçi Dergileri” e-yayın olarak hazırlanmış.. Çok beğendim. Tebrik ederim. Ocak 1969'da çıkan, rahmetli Halide Nusret ZORLUTUNA'nın kurduğu, rahmetli kızı Emine Işınsu'nun yönetiminde çıkan AYŞE dergisinin ilk sayısını açtım, rahmetli Arif Nihat ASYA'nın ANNE şiirini yaşlı gözlerle okudum. Açın, siz de okuyun. Duygusuz yaşanmaz...Vakit buldukça diğer dergilere de bakacağım. Galiba 3-5 yıla kadar bütün yayınlar elektronik olacak, baskılar azalacak, ağaçlar kurtulacak. Haydi hayırlısı. Allah, insanlara öğrete öğrete asıllarına rücu ettiriyor..Emek sahiplerini candan tebrik ediyorum. Kültür Bakanlığı, YÖK Tez tarama ,TDAV , TDK ve bazı yayınevlerinin sitelerinde de e-kitap ve makale yayınları, Türk eğitimizde öğretmen ve öğrenci seviyesini yükseltecektir inşallah.

***

4 Aralık 2022 / ANADOLU YAKASINDA ve MERKEZDE KİTAP FUARI İHTİYACI !...Bu gün tâ Beylikdüzü'ne, bilmem kaçıncı defa Kitap Fuarına gittim. 39. su imiş. Bir daha gideceğimi sanmam. Sen kalk, Erenköy İstasyonu'ndan Marmaray'a bin, Küçükçekmece'de in, Metrobüs'e yürü.15 durak sonra Beylikdüzü'ne gel, geçitlerden geç, in, çık, kuyruklara gir, gez dur, aradığın yayınevi ve kitabı bulama, gelmişken TDK'ya uğra, iki kallavi kitap Marzubanname ve Kabusname'yi al, Kültür Bakanlığı Yazma Eserler Kurumu Yayınlarından Hersekli Arif Hikmet'in Makaleler'ini al, dolaş dur, sadra şifa aradığını bulamadan dön, taze gevrek simidi azık eyle, yine Metrobüs kuyruklarına gir, iki saate yakın 42 durak gel, tekrar yürü, Söğütlüçeşme'den Marmaray'a ve oradan 7 dakikada Erenköy'e ulaş...En zevkli yayan yürüyüşle, türkü mırıldanarak 15 dakikada eve vasıl ol.. Hava kararmış, ayaklar yorgun, çanta ağır...Halbuki Anadolu Yakasında Pendik-Tuzla-Gebze güzergâhında veya Maltepe miting alanında, karşıda da merkezde Yenikapı'da "Şehir Haftaları" yaptıkları gibi pratik bölümler kurdurarak 2. ve 3. birer kitap fuarı açamazlarsa bir daha fuara gitmek akıl kârı değildir, çocuklara da eziyettir, üstelik yoğunluk sebebiyle tehlikelidir. Yılda iki defa bahar ve güz ortasında iki Kitap Fuarı yapılsa hem insanlar bu kadar uzun yolları aşmaz hem de çocuklar, gençler ve yetişkinler bu eziyeti yaşamamış olur. 20 milyonluk bir şehre 2 milyonlukmuş gibi davranmak günahtır, sonra bu muamele geri teper, işte o zaman millet kitaptan da fuardan da kaçar. Kim demiş "Milletimiz kitap okumuyor ?" diye. Birkaç yıla kalmaz, bütün yayınlar "e-kitap" a döner, fuarlar da eğlence yerine… Kalabalıktan eser kalmaz. Ağaçlar da kurtulur inşallah.. Kitaplar da "ateş pahası" olmaz.. Böyle insafsız kitap piyasası olmaz. Kültür Bakanlığı, yayınevlerine ve yazarlara telif desteği vererek kitapları "altın kadar kıymetli cep yakan pahalılık felaketi”nden kurtarmalıdır.    Ey etkili ve yetkililer, seslenişimiz ve serzenişimiz sizedir...Necip Fazıl rahmetilinin dediği gibi "Başımıza kulak istiyoruz" ki duyasınız..

***

6 Aralık 2018 / GENÇLERLE BAŞBAŞA  Dün akşam Millî Birlik ve Düşünce Derneği Genel Merkezi Salonunda Sakarya Üniversitesinin ve bazı liselerimizin gençlerinin katıldığı 70 civarındaki seviyeli ve ciddi memleket evladının yer aldığı sohbet toplantımızda; istikbalimize dair temenni ve tespitlerimizi ifade ettik, 20'ye yakın soru yöneltildi. İki buçuk saat süren, asil bir dinleme ve değerlendirme faslından sonra, Türkiye'nin medeniyetin yüksek ufkunda her alanda projelerle yeniden parlayacağına dair güvenlerimizi tazeleyerek ümitvar duygularla evlerimize, yurtlarımıza dağıldık. Gençlere daima güvenmeliyiz. Onlar tahminimizden daha şuurludur. Mayaları sağlamdır. Köklerinin farkındadırlar. Azınlık sizi yanıltmasın. Şaheser uyanmıştır. Geleceği kucaklamıştır. Milli Birlik ve Düşünce Derneğinin Başkan ve yöneticilerine, katılımcı gençlere ve bilhassa Üniversiteli kızlarımıza da kardeşleri arasında yer aldıkları için tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum. Siz varsanız ve millî davalara sahip çıkmışsanız vatanımız ebediyyen payidar kalacaktır.. Hedefleriniz yüksek olsun..Türkiye'den Türk ve İslam âlemine ve insanlığa doğru her gelişmeyle ilgili olun. Meselelere yabancı kalmayın. Allah yardımcımızdır. Selam ve muhabbetlerimle...