Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in, Cumhuriyet Savcısı Akın Gürlek'e yönelik sarf ettiği "sert kayaya çarptın" sözü de tam olarak bu türden bir örnek. Bu cümle, basit bir atışma olmanın çok ötesinde, siyasetin yargıya yönelik haddini aşan ve tehlikeli bir müdahalesi olarak karşımıza çıkıyor.

Bir ana muhalefet liderinin, ülkenin en hassas kurumlarından biri olan yargıya, adeta parmak sallayarak meydan okuması kabul edilemez. Yargı bağımsızlığı, demokratik bir hukuk devletinin temel direğidir. Siyasi figürlerin, yargı kararlarını veya yargı mensuplarını kendi siyasi hesaplaşmalarına alet etmesi, bu temel direği zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz. Özel'in bu çıkışı, popülist bir söylemle günü kurtarma çabası olarak görülebilir, ancak uzun vadede adalete olan güveni sarsan, yargı süreçlerini siyasallaştıran ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştiren bir etki yaratacak.Bu tür agresif tavırlar ne çözüm üretir ne de umut.

Kurulduğu gün adı "Cumhuriyet"le özdeşleşmiş bir partiydi CHP. Yalnızca bir siyasi organizasyon değil, bir dönemin, bir ideolojinin, bir kurucu vizyonun taşıyıcısıdır. Ama şimdi o vizyonun mirasçısı olarak görülen CHP, belki de en zor sınavını veriyor: Kendi geçmişiyle ve Cumhuriyet’in özüyle yüzleşme sınavı.

📍 Cumhuriyet’in Partisi Olmak Ne Demek?

Cumhuriyetçilik; sadece laiklik ya da halkçılık ilkelerini dile getirmek değildir. Aynı zamanda şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat ve halk iradesine sadakat demektir. Bugün CHP içinde yaşanan tartışmalar — kurultay iddialarından belediye operasyonlarına, etik dışı vaatlerden şaibeli ilişkiler ağına kadar — bu temel değerlerle açık bir çatışmayı işaret ediyor.

📍 Kurultayda Olanlar: Bir Dönüm Noktası mı?

Olağan Kurultay, yalnızca bir liderin değişimi değil; belki de partinin yönünün, ruhunun ve ahlaki pusulasının da sorgulandığı bir dönüm noktasıdır. Ekrem İmamoğlu’nun "şüpheli", Kemal Kılıçdaroğlu’nun "mağdur" olarak geçtiği iddianamede anlatılanlar gerçekse, CHP bir yol ayrımında. Delegelere çıkar sağlandığı iddiaları yalnızca hukuki bir suç değil, tarihsel bir ayıptır.

📍 CHP, Cumhuriyet’in Vicdanını Taşımalıydı

Cumhuriyet; hesaplaşmalarla, devrimlerle ve halkın kanıyla inşa edilmiş bir rejimdir. Onu kuran parti, bugün halktan koparsa, koltuk pazarlıklarıyla, market kartlarıyla, makam dağıtımlarıyla anılırsa; artık bir "Cumhuriyet Partisi" değil, sadece geçmişine sırt çeviren bir siyasi figür haline gelir.

📍 Yüzleşme: Kaçınılmaz ve Gecikmiş Bir Gerçeklik

CHP bugün Cumhuriyet’le yüzleşiyor: Gerçekten halkın partisi mi? Yoksa gücün, koltuğun ve iktidar mücadelesinin sıradan aktörlerinden biri mi?

Eğer CHP bu soruyu kendine dürüstçe sormazsa, onu seçen milyonlar sorar. Eğer partinin içindeki güç odakları geçmişiyle yüzleşmeyi reddederse, tarih yüzleştirir. Ve eğer "Cumhuriyet"le yüzleşilmezse, o miras en çok sahip çıkmayanların elinde erir gider.

Cumhuriyet’in partisi olmak, her şeyden önce Cumhuriyet ahlakını taşımak demektir. Şimdi o ahlak sınanıyor.