İbrahim Birelma

ARİF ŞENTÜRK'ÜN ARDINDAN. Dilden dile dolaşan "Deryalar" türküsüyle bütün Türkiye'ye Rumeli türkülerini tanıtan sanatçı Arif Şentürk 81 yaşında vefat etti. 1956 yılında ailesiyle birlikte Makedonya'dan Türkiye'ye göç eden Şentürk, 1980'den itibaren derlediği özellikle Deryalar, Ramize, Safiye gibi Rumeli türküleriyle milyonların gönlünde taht kurmuştu. Usta sanatçı Arif Şentürk için 16 Şubat 2022 tarihinde İstanbul, Zeytinburnu Seyyid Nizam Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Cenaze törenine Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, sanatçının oğulları Ercan ve Uğur, kızı İnci ve birçok seveni katıldı. Cenaze, ikindi namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası Yedikule Mezarlığı'na defnedildi. (Karar 17.2.2022) Kendi deyimiyle, "hamsi ile çiğ köftenin karşısında pırasa" olarak mücadele veren hemşerimiz Arif Şentürk'e Allah'tan rahmet dilerken, O'nun bazı görüş, düşünce ve sözlerini anımsatarak anmak, anımsatmak istiyoruz: Şentürk'ten Gençlere birkaç nasihat: "Yeni nesil sanatçı gençler var; şarkı, türkü söylüyorlar. Seyirci karşısına geçmiş döktürüyorlar: "Hop hop kaynana / Geberrr Kaynana." Bu bana çok dokunuyor, üzülüyorum. "Kaynana" denen güzel insanlara bu kaba laflar edilmemeli. Çünkü benim anam da, kayın validem de kaynanaydı. Herkesin annesi, kardeşi, kendisi, eşinin annesi hep kaynana. Hani bir türkü var: Kızılcıklar oldu mu / Selelere doldu mu / Tabakası aynalı / Şu oğlana varmalı / Oğlan pek güzel amma / Anası olmamalı. Ben bu türküyü okuduğum zaman inatla: "Oğlan pek güzel amma / ANASI DA OLMALI." diyorum. Kaynanalara saygı bunu gerektirir. Gençler, büyüklerin tecrübelerinden yararlanmalılar. Sormalılar, öğrenmeliler. Çünkü büyüklerin yapacakları uyarılar, yılların kazanımlarıdır, birikimleridir. Karşılıksız ve samimi duygularla yapılacak bu uyarılardan da ders çıkarmak gerekir. Beni bir yerlerde görüp de önüme dizilip saygı göstermeleri o kadar önemli değil ki. Ben soru sormalarından daha mutlu oluyorum şahsen. Bir şey daha. Gençler çoğunlukla hazırı tüketiyorlar. Oysa kendileri de bir şeyler üretmeli ve topluma kazandırmalılar. Bu işin ağırlığını ve zorluğunu kendileri de yaşamalılar. Hele bir de haksız yere sahiplenmeler yok mu? O tavır beni resmen hançerliyor. Emeğe saygısızlık çok canımı yakıyor. Bu tür haksız sahiplenmeler internete girince kolayca görülebilir. Sanki internet çıktı MERTLİK bozuldu. Rahmetli Nida Tüfekçi, stüdyoda beni dinlerken, benim ağzımın yeni okuyuş üslubumun farklılığını hissetti. Ben ise bir Ege türküsü okumuştum, Ege türkülerine göre benim ağzım, benim okuyuşum bozuk bir ağız, bozuk bir üslup, bozuk bir okuyuş. Ben bunun farkında değildim. Farkında olsam bile kendimi onlar gibi tartabilecek durumda değildim. Ben, kendime: "Ağzım bozuk, derken, onlar: "Ağzın orijinal!" diyorlar. Bunları niye anlatıyorum? Fazla iltifata lüzum yok. Takdirde, ölçülerden biri bu. Oysa yeni nesilde böyle bir şey yok! İstanbul şivesiyle Rumeli türküleri olmuyor ve olmayacak da. Asla uyuşmuyor. Ben, kendi yerime kimseyi yetiştirmedim; ayrıca talep de gelmedi. Eğer gelmiş olsaydı, öncelikli şartım "Rumeli ağzı" olurdu ve Rumeli kokusunu vermesi gerekirdi. Bu acımasız hayat mücadelesinde ben çocuklarımın müzikle uğraşmasını istemedim; onlardan da böyle coşkulu bir istek gelmedi. Torunum Batuhan'dan ümitliyim; bekliyorum. İnanıyorum ki, bu torunum benim gibi bir folklorcu müzisyen olacak!... Bütün dünyam, bütün gayretim; Rumeli türkülerimiz hasıraltına sokulup da unutturulmasın diye. gençler ve özellikle halkımız bunları bırakmasınlar, her zaman ve en iyi şekilde okusunlar diye. Yeni nesil, maalesef türkülerini tüketiyor. Oysa türküler benim gıdam; ben onunla nefes alıyorum. Suyum, hayatım, dünyam, her şeyim türküler. Yatarken bile türkülerle yatıyorum. Hayatın stresini, derdini unutuyorum. Onun için çok mutluyum ve çok da şanslıyım. Cemal Kutay benim için bir TV programında dedi ki: "Arif Şentürk, eğer Atatürk döneminde yaşasaydı; o Ulu Önder, bu çocuğu yanından ayırmazdı." Bu nasıl bir gururdur benim için. Keşke ben de Atatürk'ü tanısaydım, onunla aynı zamanda dünyaya gelseydim. Ben daima halkın nabzına göre programlar yaptım ve o günün gündeminde hangi türküler varsa o parçaları kendime seçtim. Ancak benim repertuvarım daha ziyade Rumeli çevresinden, Rumeli türkülerinden oluştu. Kumanova, Bosna, Kırklareli, TEKİRDAĞ'dan derlediklerim dışında, daha çok da radyo yayınlarından, plaklarından, kasetlerden ve diğer sanatçı arkadaşlarımdan türküler öğrendim ve onları repertuvarıma kattım. Derlediğim, kaynak olduğum türküler okunurken adım unutulmasın! (Süleyman Şenel, Arif Şentürk, sözlü Tarih Çalışması, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları, 1.Baskı, İstanbul, Nisan 2013)