30 yıllık meslek hayatının büyük bir bölümünü yerli milli tohum oluşturulması çalışmasına harcayan girişimci İbrahim Toruk, koordinatörü olduğu Sarı Tohumculuk firması ile de buğday ve arpada ülke genelinde önemli işlere imza atarak yurt dışına açıldı.

Ortaokul ve liseyi yatılı bölge okulunda tamamlayarak Kütahya’dan Tekirdağ’a 1985 yılında ziraat mühendisliği okumak için gelen Toruk burada üniversite eğitimi tamamladıktan sonra mastırını yaparak yerli ve milli tohum üretiminde gurur kaynağı olan May Tohumculık’ta çalışmaya başladı. 1992 yılından 1998 yılına kadar çalıltığı tohumculuk firmasında tecrübeler edinen Toruk, kendi işini kurarak yerli milli tohum üretimine ağırlık verdi. O dönemde ülkenin ihtiyacı olan arpa, buğday tohumculuğunda yeni çeşitler geliştiren Toruk, önemli çeşitlerle kısa sürede ülkenin her tarafında adından söz ettirmeyi başardı. Toruk’un geliştirdiği çeşitler arpa ve buğday çeşitlerinde aranan ürünler oldu.

Hayalindeki hibrit ayçiçeği geliştirmeyi unutmayan Toruk, tarım bakanlığının Edirne Tarım Entitüsüyle birlikte hibrit ayçiçeği geliştirme projesine dahil oldu. 2017’de Trakya Tohum AŞ. Firmasının kurulmasına önclük eden Toruk, Trakya Tohumcular Derneği Başkanı olarak da üretimde öncü olmaya devam etti. Hibrit ayçeğinde başarılı olan Toruk’un içinde olduğu projede Türkiye’nin ilk hibrit ayçiği tohumu üretildi. Türkiye’nin kurtuluşunun yerli ve milli tohumda olduğuna inan Toruk, her tohumda yerli ve milli üretimin olması gerektiğini savunuyor. Mesleğinin büyük bir bölümünü yerli ve milli tohumlar üretmek için geçiren Toruk, hayalerinin bir kısmını gerçekleşirmenin mutluluğunu yaşıyor.

Toruk, “Dünyada biliyoruz ki bütün savaşlar ya gıda, gıda ya da su yüzünden çıkmış, onun için gıda savaşlarının beklendiğimiz yüzyılda kendi kendine yetebilen bir tarımsal üretim zorunluluğu var. Pandemide de bunu yaşadık. Kendi kendine  yetemeyen ülkelerin gıdadaki problemini yaşadık. Çünkü o zaman her yer kapandı. Enerji maliyetleriyle emtia fiyatları neredeyse 5 katına çıktı. Bugün de dünyada herhangi bir sıkıntı olsa, gıda lojistiği yapılamadığı anda gerçekten çok büyük açlık ve kıtlık problemleri çıkacaktır. O nedenle önce bütün devletler ki gelişmiş ülkelerin en büyük faaliyetlerinden biri de tarımsal üretimlerini kendi kendine yeter hale getirmek zorundalar. Bunun temeli de tohumculuk, yani siz kendi tohumunuzu üretemezseniz kendi üretim materyalinizin başlangıç noktası olduğunu biz hepimiz biliyoruz ki hayat tohumla başlar diye garip bir kaliteli yüksek verimiz çeşitleri kendi kendinize üretemezsiniz. Tarımsal üretime yetiştiremeyiz. Aslında çok güncel bir örnek var. Tabii klasik kendine döndüğün bitkilerde, tahıllarda falan insanlar bir noktaya getirebiliyoruz. Başarıyı ama özellikle sanayi bitkilerinde işte ayçiçeği, mısır, şeker, pancarı ve hibrit sebzelerde dışa bağımlılığımızı. Yok etmemiz için müthiş argeler hazırlamalıyız. Müthiş destekler vermemiz. Biz tabii ki bunu yaparken şunu düşündük. Desteklere bakmadan bizim kendimizin bu işi aslında vatanseverlik işini iyi yapmakla ilgilidir. Biz kendi kendimiz yaparız dedik, destek almıyor muyuz, alıyoruz. Ancak öyle çok büyük ar ge destekleri almıyoruz ama yanımızda duruyorlar, fotoğraf çekiniyorlar. Bu da bizim açımızdan çok büyük destek. Çünkü bir şeyi kırmak zorundayız. Milli nasıl bugün bir milli arabamız tokta herkes bütün ticaret odaları, bütün ticarette, borsaları, bütün siyasilerimiz, bütün bakanlarımız Togg’un önünde fotoğraf çektirip milli araba diye ya da bir insan hava aracı ya da bir insansız den deniz aracında nasıl fotoğraf çekiniyorlarsa biz bunların hepsinden önemli olan tohumda da sahipmelisin. Talep ediyoruz ki yavaş yavaş o bilinçte uzanmaya başladı olmaya başladı” dedi.

Editör: Fatih ERGE