Prof.Dr. M.Mehdi ERGÜZEL,
Maniciysen gel otur.
Manime mani yetir
Maniciliğin bilem
Yedi meyva bir getir.
Bu yazıda mani ve bilmecelerimizdeki meyva adları Türkçedeki kullanımı bakımından incelenmiştir. Maniler sözlü edebiyatımızın en güzel örnekleri arasındadır. Bilmeceler de bazı bakımlardan maniyi andıran nükteli, düşündüren, eğlendiren dörtlüklerdir. Dilin incelikleri araştırılırken sözlü edebiyat ürünlerine de yer verilmelidir. Biz de bu çalışmamızda söz konusu manzumelerin Türkçe bakımından hangi özellikleri taşıdığını araştırdık. Manilere ve bilmecelere, içlerinde yer alan "meyva" kelimesinin geçiş tarzları açısından yaklaştık. Daha sonra bu manzumelerde geçen meyva ile ilgili kavramların kullanım tarzlarını ele aldık. Meyvaların renkleri, tatları , kokuları, şekilleri, yetiştiği yerler ve diğer özellikleri ile ilgili olarak bu şiirlerdeki kullanım tarzlarına dikkat ettik, tasnifler yaptık. Bu çalışma ile kültürümüzün zenginliklerinden birisinin Türkçede ifade ettiği değer anlaşılmaya çalışıldı.
Temel söz varlığı bir dilin gücünü temsil eder, bir dilin servetidir. Yüzyıllar içinde dilin kendini işleye işleye kazandığı bu zenginlik çeşitli özellikteki sözlüklere ve örneklendirilmiş kaynaklara aktarılmadıkça, yaşayan nesiller ve sonradan gelecekler dillerinin inceliklerini tanıyamazlar, sadece kendi dönemlerinin sınırlı anlatım imkanlarıyla yetinmek zorunda kalırlar. Doğan AKSAN'a göre;"Bir dilin söz varlığı denince, yalnızca o dilin sözcüklerini değil, deyimlerin, kalıp sözlerin, kalıplaşmış sözlerin, atasözlerinin, terimlerin ve çeşitli anlatım kalıplarının oluşturduğu bütünü anlıyoruz."
Türkçe cümle yapısında kelime gruplarının önemli bir yeri vardır. Hele isim ve sıfat tamlamaları neredeyse cümlenin vazgeçilmez unsurları halindedir. Tek kelimeyle anlatılamayan duygu ve düşünceler "kelimelerin izdivacı" denilen ustaca bir araya gelişlerle ifade edilir. Türkçe anlatımın sayısız güzel örneklerini isim ve sıfat tamlamalarında buluruz.
"Söz varlığı ...aynı zamanda o dili konuşan toplumun kavramlar dünyası, maddi ve manevi kültürünün yansıtıcısı dünya görüşünün bir kesiti olarak düşünülmelidir."
Her millet hayatı kendi penceresinden görür. Bu bakış tarzı, toplumların dili oluşturma ve geliştirme yolunda hareket noktasıdır. Yaşama üslubu ile dil arasında da yakın bir ilgi vardır. Aynı nesneler farklı zamanlarda ve değişik dillerde ayrı kelimelerle anlatılmış bazen de söz grupları ortaya çıkmıştır. Türkçenin adlandırma ve farklı durumları söz oyunlarıyla anlatabilme yeteneği çok yüksektir. Asırlar içinde kullanıla kullanıla yeni anlamlar kazanan bazen daralan bazen genişleyen kelimelerin iç yapısı, araştırmacılar için tükenmez kaynaktır. Atasözleri, bilmeceler, maniler, türküler, deyimler ve hatta şarkı sözleri belirttiğimiz söz varlıkları açısından incelenmeli, örnekli dökümleri ortaya konulmalıdır
Türk manileri, edebiyatımızın iddiasız gibi görünen şen çocuklarıdır. Onlardan örnekler okuyarak zaman zaman birbirimize takılır ve güleriz. Fakat işin içine ciddi bir inceleme girince maniler, heybetli ve renkli çehresiyle gücünü gösterir.
Sami Akalın, manilerin kaynağını açıklarken: "Gökteki bulut, ağaçtaki yaprak, daldaki gül, saksıdaki karanfil, raftaki sini, küpteki bulgur, kulaktaki küpe, parmaktaki yüzük, denizdeki kayık, deredeki balık... mani yakıştırırken sözbaşı olur. Bu ve benzeri bir sözle maniye başlanır ama, sözün sonu ille bununla ilgili olmak zorunda değildir; maniyi yakıştıran içindekini anlatır. Manilerin çoğu döner-dolaşır sevgiliye ulaşır." diyor.
Kelimenin sözlük karşılığı, "dört mısralı ve kendine mahsus makamları olan manzume"dir. Fakat bu kendine özgü makamları olan dört mısradan kurulu şiirlerin söyleyicileri ve okuyanları vardır da yazarları -ya da kişileri- yoktur, bilinmemektedir. Türk toplumsal hayatının tam bir "ifadesi" sayılan halk edebiyatımızın ürünleri arasında, manilerimiz İslamlıktan önceki Türk edebiyatından günümüze kadar çeşitli Türk katları arasında yaşamasını sürdürmektedir.
Anadolu Türklerinin "mani", Azeri Türklerinin "bayatı" dedikleri bu şiir biçimini Kazak ve Kırgızlar "aytipa, kayım, öleng"; Step ve Kırım Tatarları "çıng, çink", Özbekler de "aşule, koşuk" diye adlandırırlar."
Türkçe Sözlük'ün son baskısında mani "Genellikle birinci, ikinci ve dördüncü mısraları uyaklı olan, daha çok hecenin yedili ölçüsüyle söylenen halk şiiri" ifadesiyle tanıtılmaktadır.
Mani sözünün kaynağı tam olarak bilinmemekle beraber bu konuda kaynaklarda değişik yorumlar vardır. Ahmet Vefik Paşa'ya göre mani "usulsüz, darpsız elhan ile teganni olunan vezinsiz, manasız güfte"dir.
A-MANİLERDE MEYVALAR
İncelenen 650 kadar manide meyvaların diğer kelimelerle oluşturduğu ifadeler şöyle değerlendirlmiştir
a. Meyvanın bulunduğu yeri belirtenler
Manilerde meyvenin bulunduğu yer; ağaç, asma, bağ, bahçe, baş, bel, çubuk, dağ, dip, yer gibi kelimelerle anlatılır:ağaç yemişi, ak üzümün asması, armudun dalı, ayva dalı, badem yeri,..
b. Meyvaların, renklerini belirtenler
Armudun alı, armudun sarısı, ayva sarısı, elmaların alı, karamuğun alı, kiraz karası,
kızarmış nar, sarı kiraz, sarı limon, siyah üzüm, Bostanı gök bozulan.
c. Meyvanın şeklini, yapısını belirtenler
Elmanın değirmisi, elmanın hevengi, elmaların irisi, elmanın kovuğu, zeytinin irisi.
Ağaçlarda kestane, asmada üzüm, ayvada nar, bahçede iğde, bahçede kocayemiş,
ç. Meyvanın cinsini, çeşidini belirtenler
Bahçe kirazı, dere elması, derenin alıcı, kara üzüm kurusu, kayısının kurusu.
Çalı kiraz, kuru üzüm, torsuz elma, turfanda yemiş, yaş üzüm.
d. Meyvanın unsurunu veya parçasını belirtenler
Armudun sapı, bademin kökü, dutun yaprağı, elmanın dilimleri, erik çiçeği, fındığın içi, incirin sütü, karamuk kökü, karpuzun suyu, kavun dilimi, kavun içi, nar çiçeği,
e. Meyvanın lezzetini belirtenler
Kara dutun tadı, üzümün tadı, acı elma, ballanmış kestane, ham armut, ham erik.
f. Meyvanın görünüşünü ve kalitesini belirtenler
Çiçek çiçek kirazlar, çürük elma, olgun meyva, sıra sıra alıçlar, sıra sıra dutlar, sıra sıra bademler, şirin nar, taze kiraz, yeni nar,iğdeler dolam dolam, kestane dizim dizim.
g. Meyvanın miktarını belirtenler
Elmanın biri, elmanın dördü, elmanın yarısı, elmanın yigirmisi.
kelep kelep üzüm, otuz iki bostan, sepet sepet nar, üç elma, yedi nar, yedi türlü meyva.
ğ. Meyvaya yakıştırılan özel vasfı belirtenler:
cennet narı, elmanın hası, elmaların en hası, narın hası, zerdalinin dayısı.
h. İnsanın bir özelliğine kinayeli meyveleri belirtenler:
Elma yanak, elma elma yanaklar, kestane kebap yar, kiraz dudak, muşmula suratlı,
Ağzı burnu badem, dudağı kiraz,dudakları nar gibi. vişneden entari.
ı. Eşya yapımında kullanılan veya bir nesneye benzeyen meyveleri belirtenler:
Fındık altın, kiraz takım.tabakası ceviz, evleri badem yeri.
i. Meyvanın yetiştirdiği şehri belirtenler:
Amasya'nın elması, Diyarbakır karpuzu, Kabe hurması, Kıbrıs'ın meyvası, Kütahya'nın ayvası, Maraş'ın bağları, Şam dutu, Tekirdağ'ın kavunu, Urfa'nın yaş üzümü, Üsküdar'ın bağı.
j. Meyvanın zamanını, mevsimini belirtenler
Kiraz ayı, yaz elması. Elmalar allananda, kiraz ayı gelende. Kiraz ile orak (zamanı).
k. Meyveyle ilgili varlıkları belirtenler
Bahçe kirazı gibi, bir salkım üzüm için, çiğdemli dağlar gibi, elma gibi, fındık tanesi gibi, turfanda yemiş gibi, nar için, bar için.
l. Meyvalarla ilgili hareketleri, işleri, duyguları belirtenler
Armuda çık-, armudu taşla-, ayva at-, ayva gibi sarar-, ayvalar çiçek aç-, ayvaya nar deme-, (bağları) üzüm yap-, bahçe bar ol-, bahçeye bar de-, bar için ağla-, bostan ek-, ceviz topla-,
B- BİLMECELERDE MEYVALAR "Dal üstünde ateş yanar..."
Bilmeceler, nesnelerin gerçek anlamını vererek değil, üstü kapalı, gizli taraflarını ipuçlarıyla düşündüren buldurmaya çalışan eğlence manzum kelime oyunlarıdır.Bu kısa sözler çocuklar kadar büyükleri de düşündüren ve çehrelere gülümseme dağıtan zeka alıştırmalarıdır.
Manilerin yanı sıra, meyvalarla ilgili bilmeceler üzerinde yapılan incelemede kırk kadar meyva üzerinde 400'ün üzerinde bilmece tespit edildi.
a. Meyvalar hakkında çok az ipucu veren bilmeceler
"Teptim. Tekerlendi, öptüm şekerlendi.", "Hey gidi adem, içi dolu badem.", "Dal üstünde al yanaklı oğlan", "Dal üstünde kolun var, al yanaklı kızım var.", "Pembe yanaklı al dudaklı",
b. Meyva hakkında neredeyse hiç ipucu vermeyen sembolik bilmeceler
"Bir evim var, ne kapısı var ne bacası.", "İçinde yıldızdan bir ocak, ocakta beş yavrucak", "Bir ineğim var, Boynuzunu kırmadan eve girmez.", "Bacadan sarktım, hocayı korkuttum.", .
c. Meyva hakkında açıklayıcı, tasviri bilgi veren bilmeceler
"Hamken yeşildir dalda sonra olur kırmızı.", "Bir top gibi kırmızı, meyvelerin şen kızı", "Sarıdır, zerdaliye benzer. Suludur, şeftaliye benzer. Ne zerdali ne şeftali.", "Ağaca konmuş karga, .
ç. Bilmecelerde ipucu veren diğer kavramlar :
Amcamın oğlu, annesinin karnı, ayılmanın sırrı, bahçelerin tacı, bal yemeğe gidenin on parmağı, bir ağacın çiğidi, birbirinin içi, bir kızın dermanı, bir kutunun içi, bunun yüz bin dalı, dalın ucu,
d. Renkleri Belirtenler:
Ak düğme, ak gümüşten bir kale, akça bir meyve, al canfes, al dudaklı, al al gelinler, al yanaklı kız, al yastık, alaca boncuk, allı gelin, beyaz koyun, bir top gibi kırmızı, , gökçe boncuk, ak.
e. Meyvayı düşündüren bir şekli ve niteliği belirtenler:
Alçacık dallı, alçacık tepe, aşağı ağaca konmuş karga, ev, atlas don, cıngılli küpe, çiçeksiz meyva, çıldırım çeper, demir kilit, dikenli yumak, elenmemiş ağaç, findilli fit, halka demir, .
f. Meyvanın özelliğini sayılarla belirtenler:
Beş küçük yavru, beş on konuk, beş yavrucak, bin boncuk, bin bir tane yumurta, bin tane, bir ağıl odun, bir ay, bir çuval un, bir direk, bir gemi, bir inek, bir kız, bir kundak, bir kutup, .
g. Meyvayı insanla ilgili kelimelerle belirtenler:
Alçacık Ayşecik, bıyıklı çoban, cümle alem, çapaklı bacı, çilli Fatma, çirkin suratlı, güneş suratlı, her bir sarraf, kara kız, kırk tane cüce, kuru kafa, maymun suratlı, samur kürklü bey, .
ğ. Meyvanın tadı veya kokusunu belirtenler:
Görülmemiş tat, koklanmamış gül, kokulu meyva, tatlı aş, içi mercan, ele fincanlı, kızı iki canlı, tadı bal, yemişi tatlı, üstü sarı düğmeli, sapı uzun, kendi(si) kara, askeri yeşil, içi darı, dışı deri,.
Manilerimizde geçen meyva ve çeşitlerinin metinlerdeki sıklık sayıları (664):
Elma (86), nar (72), üzüm (64), ayva (43), dut (38), kiraz (26), armut (25), erik (21), kestane (20), portakal (20), bostan (19), ceviz (17), karpuz (17), fındık (16), kavun (16), meyva (16), yemiş (14), şeftali (13), zeytin (12), hurma (10), badem (9), bar (9), limon (9),
Bilmecelerimizde Geçen Meyva Çeşitlerinin Sıklık Sayıları (464):
Ceviz (55), nar (54), üzüm (32), kestane (31), kiraz (31), karpuz (30), incir (29), iğde (20), elma (16), zeytin (14), karadut (12), muşmula (10), badem (10), ayva (9), kavun (9), portakal (9), çiğdem (8), keçi boynuzu (8), kızılcık (8), limon (8), armut (7), şeftali (7), ..
Sıklık sayısında ilk on: Nar (72+54) 126, elma (86+16) 102, üzüm (64+32) 96, kiraz (42+32) 74, ceviz (17+55) 72, dut (25+12+7) 54, ayva (43+9) 52, kestane (20+31) 51, karpuz (17+30) 47, armut (25+7) 32..
Sözün özü; bu çalışmada mani ve bilmecelerdeki meyveler, metin içinde kullanılışları bakımından incelenmiştir. 650 kadar manide geçen 40 civarında meyve adı, bilhassa kelime grupları halinde; yerleri, şekilleri, renkleri, hareketli halleri ve insana göre durumları bakımından örneklendirilerek sunulmuştur. 450 kadar bilmecede ise adları verilmeden ipuçlarıyla tanıtılan yine 40 kadar meyvenin dilimizde ne ölçüde canlı ifadelerle, benzetme ve mecazlarla kullanıldığı tespit edilmiştir. Meyve deyip geçmeyin. Olmazlarsa ağzımızın tadı kaçar.