Oysa ki kaybettiğimizi sandıklarımız belki de kurtulduklarımızdı.

Yaşadığımız birçok olumsuz olayda "Bunda da bir hayır vardır" diyerek bu durumu genellikle hayra yorarız. Yaşadığımız olumlu olayların çoğunda da kendi kazanımımız olduğunu düşünerek seviniriz. Halbuki bize hayır gözüken olaylarda şer olabileceği gibi bize şer gözüken olaylarda da hayır olabilmektedirr. O an için olumsuz gözüken bir olay başka bir zaman diliminde bize olumlu bir sonuç olarak geri dönebilmektedir. Bazende bir şeyleri kaybettiğimize üzülürüz. Oysa ki kaybettiğimizi sandıklarımız belki de kurtulduklarımızdı. Allah bilir. Neyse... Biz gelelim sadede. Rivayet odur ki ... Zamanın birinde bir padişah yaşarmış. Padişah avlanmayı çok sever, sık sık avlanırmış. Padişahın aklı-selim, her şeyini ona danıştığı "Her şeyin hayırlısı, her şeyde bir hayır vardır." cümlesini dilinden düşürmeyen bir de veziri varmış. Padişahın başına bir şey gelse vezir hep , "Padişahım üzülmeyin her şeyde bir hayır vardır." dermiş. Padişah da bu söze alıştığı için çoğu zaman güler geçermiş. Yine bir gün padişah vezirine "Bugün ava nereye gidelim?" diye sormuş, vezir bir yer tarif etmiş. Oraya gitmişler fakat avlanırken bir kaza neticesinde padişahın bir parmağı kopmuş . Padişah vezirine kızmış ve acı içinde kıvranırken , "Senin yüzünden oldu" demiş. Vezir yine aynı cevabı vermiş ; "Her işte bir hayır vardır padişahım, üzülmeyin." demiş. Bunun üzerine padişah vezire çok kızıp,benim parmağım kopuyor, sen bana "Her işte bir hayır vardır" diyorsun deyip veziri zindana attırmış. Vezir zindana giderken yine "Her işte bir hayır vardır." diye söyleniyormuş. Padişah buna da öfkelenmiş, "Adamı zindana attırıyorum adam yine aynı şeyi söylüyor." demiş. Aradan bir yıl kadar geçmiş ve padişah yanına aldığı birkaç kişiyle tekrar avlanmak gitmiş. Gittikleri yer balta girmemiş ormanlık bir bölgeymiş. Bu bölgede avlanırken oranın yerlileri bunlara baskın yapmı ve padişah ile yanındakileri esir almışlar. Yerliler her gün bir esiri kendi inançları gereği kurban ediyorlarmış, sıra padişaha gelmiş ama onu serbest bırakmışlar. Çünkü yerlilerin inancına göre sakat veya, bir yeri yaralı adamdan kurban olmazmış. Yerlilerin inançları gereği padişah ölümden kurtulmuş. Padişah vezirini düşünüp ona hak vermiş. Hemen ülkesine dönüp vezirini serbest bıraktırmış.Yaptığından pişman olmuş, af dilemiş vezirden. "Hadi benim parmağımın kopmasını anladık, peki senin zindana girmendeki hayır nedir?" diye sormuş. Vezir de, "Ben de zindana girmeyip sizinle gelseydim, yerliler şimdi diğerleri gibi beni de kurban etmiş olacaklardı." demiş. Herşeyin en hayırlısını bilen yalnızca Allah'tır. Başımıza bir musibet, bir bela geldiği zaman hemen öfkelenmemek lazım. Her işte vardır bir hayır. İşiniz yolunda gitmiyorsa, sıkıntılarınız varsa her zaman bu hikayeyi aklınıza getirin. Bu hikayeden ders alıp, öğüt çıkaranlara ne mutlu.