Bir ilde basın güçlü değilse hiç bir kimse hiç bir kurum güçlü değildir.

Tekirdağ yerel basını ilk darbeyi Tekirdağ Belediye Başkanı Ahmet Aygün zamanında dev panolarla yedi. Bir firmayla yapılan bilbaortlar antlaşması gereği şirketlerin, siyasilerin, belediyelerin STK' ların reklam, ilan ve  duyuruları neredeyse tümden dev panolara kaydı. Oysa "Yerli" bir anlayışla bu pastanın tamamı yerel medyada kalacak şekilde organize edilebilirdi. Gazeteler neyin ne olduğunu anlayamadan elindeki gelir kapılarını kaybetmişti. 

İkinci kan kaybı 2014 senesinde geldi. Tekirdağ Büyükşehir statüsüne geçmiş belde belediyeleri kapanmıştı. Basın 33  belediye başkanlığı ile çalışmakta iken bu sayı birden 12' ye düştü. Akabinde Basın İlan Kurumu Müdürlüğü de devreye girince şartları tutan tutmayan gazeteler tasnifi yapıldı ve büyük ölçüde kamu reklamlarından mahrumiyetler yaşandı.

Bir başka açıdan da gazeteler ciddi zararlara muhatap oldu.

Büyükşehir belediyesi Ramada' da bir organizasyon yapmıştı. Orada basınla arasında vuku bulan tatsız bir olaydan sonra yerel basına 2 yıl amborgo uygulandı. Basın cezalandırılmıştı. 

Pandemi dolayısıyla Türkiye genelinde basının tümü, "Tasarruf tedbirleri" kapsamına alınarak ilan ve abonelikleri sonlandırıldı. Pandemi sona ermesine rağmen 2021 yılı Haziran ayından beri sınırlayıcı yasaklar hala devam etmektedir. 

Tekirdağ bazında yaşanan kısıtlamalara  -Maalesef diyelim- hala devam!

Büyükşehir belediyesi ve bağlısı TESKİ, Ocak ayında halledilmesi gereken 2023 yılı abonelikler, Nisan sonuna gelinmesine rağmen yapılamamış ve abone çalışmaları başlatılmadan sona erdirilmiştir. 

Değerli okurlarım, yerel basın deyince günlük gazeteleri değil; haftalık, 15 ve aylık gazeteleri kastediyorum. Günlüklerde resmi ilan kapsamında herhangi bir problem yok. 

Günlük olmayan gazetelerin hangi meşakatler içinde çalıştıklarını yakınen görüyor ve biliyorum. Gösterdikleri çabalar az - buz değil. Çok verimli çalışmalar içinde oldukları da bir gerçek!  Basına destek olan kurumlarımız var; onlar her zaman baştacı. 

Bir ilde basına olumlu bakış global olmadıkça işler hep ters gider. Pozitif yaklaşımla; Valisinden belediye başkanlarına, özel şirketlerden STK' lara varıncaya kadar " Yerel Basına Nasıl Destek Oluruz" bilinci mutlaka gelişmeliydi. Aksi halde, "Güçlü basın" hayalden öte geçemez. Basınınız güçlü değilse dertlerin, problemlerin, projelerin istenildiği seviyede yürümesi de mümkün olamaz. Hayrabolu yolunun yıllardan beri nasıl bir kangrene döndüğünü düşünün! Çünkü olayı gündemde tutacak güçlü bir basına sahip değiliz. 

Bir başka örnekle konuyu kapatayım.

Tekirdağ NKÜ Rektörlüğü -İlk kuruluş yıllarında- kitap, dergi gibi matbuat işlerini Ankara' da yaptırdığı bilgisine ulaşıyorduk. Basımların yerel matbaalarda olması için o tarihlerde çabalar sarfediliyordu ama başarılamadı. Sadece bu noktada bile Tekirdağ esnafının gelir kaybını düşündüğümüzde basının değeri daha net anlaşılacaktır.