Başbakan Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes ile yaşadığı ilginç anıyı anlatan Sucubaş, postacılık mesleğinde ilk kadın olmanın gururunu yaşadığını söyledi.

ERKEK ÇALIŞANLAR BİZİ ÇOK YADIRGADI’

Türkiye’nin ilk kadın postacısı olarak 1982 yılında göreve başlayan Sırma Sucubaş, bugünlerde yine kendi gibi emekli olan Bağkur İl Müdür Yardımcısı olan eşi ile birlikte Tekirdağ’da emekliliğin tadını çıkartıyor. Tekirdağ Odak Haber’e konuşan Türkiye’nin ilk kadın postacısı Sucubaş, “1982 yılında Ankara’da ilk postacılığa başladım. Çok severek çalıştım, 9 yıl çalıştım. Bu arada memur sınavını kazanıp memur olarak içeri geçtim, inan o an hiç farkında değildi, ilk olmanın şeyden çıkmıştık, ihtilalden çıkmıştık ilk bizim bakanımız Servet Bilgi’ydi. Onun sanki melekleriydik, bizi çok iyi karşıladı. Içerideki erkek arkadaşlarımız biraz bizi yadırgadılar ama çok yadırgadılar ama iyi halk olarak bizi çok sevdiler. Kıyafetlerimizi çok güzeldi işimiz oldu diye çok sevindik. Hem dışarıda hem içeride çok başkaydı” dedi.

ASLINDA PEYGAMBER GÖREVİ YAPMIŞIZ AMA O YILLAR’

İşe başladığında APS postasının da yeni başladığını söyleyen Sucubaş, “Yani biz bir de özeldik APS ile beraber başladık. APS çok özel olan bir postaydı. 24 saat içinde alıcısına teslim etmek zorundaydık. İmza karşılığında ve çok da tutuldu. Havale olarak kapıda para ödedik. Çok olaylar geldi. Başımıza telgraflar vardı, onları da teslim ettik. Sonra icra ile ilgili tahakkukla ilgili onlarla ilgili çalıştık ama hiçbir zaman üzülmedik. Yani niye biz bu işi yaptık niye? Ama sonradan anladık ki gerçekten çok güzel bir işimiz varmış. Çok saygın bir işimiz varmış. Biz aslında peygamber görevi yapmışız ama o yıllar. 23 yaşlarında onu anlayamıyorsunuz. Benim bir hayalim vardı. Resmi kıyafet giymek çocukluğundan itibaren her zaman resmi kıyafet evlendim. Hala resmi kıyafet giymek istiyorum. Çok istiyorum, hala istiyorum ve allah’a çok şükür ha polis olamadık. Zabıta olamadık ama postacı olduk, o hayalim gerçekleşti, resmi kıyafet giymedi, çok güzel bir şey, saygın işte herkese göre bir sıfır önde giriyorsunuz. O mekana çok rahat ettik resmi kıyafetle. İşçi bulma kurumuna müracaat ettik. Oradan belgeler geldi işte postacı bayan alınacak diye fiziğe bakılacak dediler. Ortaokul mezunu olacak dediler. Biz de 10’a çıkart göre müracaat ettik. 32 bayan alınacaktı, ilk 32 sırada kazandım. Hepimiz ilktik çünkü hepimiz 32 kişiydik ilk olduk. Ankara’da ilk biz olduk” dedi.

MENDERESLE İLGİNÇ KARŞILAŞMA

Başına gelen en ilginç olayın Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes ile yaşadığı olay olduğunu söyleyen Sucubaş, “En ilginç olay biraz siyaset olacak ama hepsi öldü dediğiniz gibi bir de 40 yıl önce artık şimdi Çankaya’da postacılık yapıyorum. Yaparken de biz arabalarımız var, şoförümüz var, yanımızda postalarımızı sıraya diziyoruz, sırayla takip ediyoruz. Ben hiç isime bakmam koşa koşa hep o adrese gideriz. Neyse adrese geldik, adresi tarif ettim, şoför getirdi, park etti ben indim kapıya geldik, kapı açılmıyor. Bir zili yok, hiçbir şey yok. Güvenlik görevlisi var dedim. Kardeşim ben nasıl gireceğim? Meğer bu sizi görünce sensörlü kapı var ya onlardanmış. 40 yıl önce daha ilk defa ben orada görüyorum. Neyse açıldı, ikinci kata çıktı, kapıyı çaldım. Dedim ki efendim size havale getirdim. Izmir’deki konaklarınızdan kira eliniz geliyor. Acaba hüviyetinizi görebilir miyim? Karşımdaki kişi dedi ki hemen sicili şuraya yaz bırak dedi. Bana Türkiye Cumhuriyeti’nde kimse hürriyet soramaz dedi. Allah Allah. Ben de artık ihbar yazıyorum çünkü öyle bir şey ben memura yapamaz yazarken arkadan zayıf küçücük boy bir bayan geldi dedi ki, yavrucuğum o benim oğlum biraz sinirlidir, acaba bana ödeyebilir misiniz? Hay hay dedim aldım hüviyetine numarasını yazdım, imzasını aldım. Çantamda bir tomar para ödedim, kimdi dersiniz Aydın Menderes? Ya Aydın Menderes beni işten kovmak için hürriyetini sordum diye sicilini bırak diyor. Senle uğraşacağım diyor. Senin kiracıyla aram bozuksa benim ne suçum var? Ben aracıyım dimi ama onlar o şekilde öyle bir bakışı vardı ki sanki babasını ben idam ettirmişim. Çok ruhsallığı bozuk bir insandı. Ama sonra annesi aldı, sonra sekreteri geldi, sekreteri de çok iyi davrandı. Öyle bir en üst hatıram vardır. Şu an bayağı rahatlar” dedi.

ŞİMDİKİ POSTACILARI BEĞENMİYOR

Sucubaş, “Bayağı rahatlar. Fakat biraz nasıl kelime bulacağım? Oraya bilemiyorum. Ciddiyetle değiller mesela. Ben Tekirdağ’dayım ve araştırıyorum. Bayan postacılara ya başında şapkası yok, kapıya lacivertiymiş gelmiş de zabıta mı yoksa buranın başka bir şey mi? Siz kimsiniz diyorum ben postacıyım ya nasıl olur ya nasıl olur? Sen bir resmi kurumu temsil ediyorsun. Daha sonra öğrendim ki taş ören dermiş ya taşeron olur mu? Mümkün değil. Haberleşme taşeron olmaması lazım. Orada çok üzüldüm ama bayanlar daha rahat bizler tabii yönünü açtığımız için her şeyde her meslekte olduğu gibi daha rahatlar zaten atatürkümüz ilk önce pilot gök Sabiha gökçen’e ön plana çıkarmış. Zaten Atatürk yolunda hep ilerledim. Ben çankaya’da oturdum, Çankaya köşküne her ay veya 3 ayda bir kapısının önünden geçerdim. Ben Atatürk kızıyım, ben Atatürk gibi olmak istiyorum. Atatürkün yolu ne ise ben onu yapacağım derdim çok şükür. Allah’a çok güzel bir yolda ilerledim. Çok güzel mesleğimi çok severek yaptım. Daha sonra da mesleğimde hiçbir tane hatam çıkmadı. Bir kere, bir zarf kaybettim bir kere o da devleti affetti. O zarfın içinde de faturalar vardı. Nasıl çaldılar bilmiyorum, nasıl çalındıysa yoksa asla hiçbir yanlışım yoktur. 9 yılda çok severek çalıştım” dedi.

Editör: Fatih ERGE