Tekirdağ Barosu Başkanlığı yayınlamış olduğu bir bildiri ile "iç güvenlik paketi" olarak bilinen kanun tasarısı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Baro Başkanlığı`ndan yapılan açıklama metni aşağıdaki gibidir: Kamuoyunda İÇGÜVENLİK PAKETİ” olarak bilinen POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDEKİ KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI” nıni vahim içeriği ile Temel Hak ve Özgürlükler” in kullanılmasına da, Hukuk Devleti” ilkesine de açıkça saldırı niteliğinde olduğunu kamuoyuna duyurmak ve Tekirdağ Barosu olarak sözde hukuk adına dayatılan her türlü hukuksuzluğa karşı olduğumuzu paylaşmak isteriz. ‘'Suç ve cezada kanunilik'' ilkesi esastır. Yani bir hukuk devletinde, hangi davranışın nasıl bir neticesi olduğunun, önceden birey tarafından açıkça bilinebilmesi zorunludur. Aksi hal, sadece ve tam anlamıyla hukuksuzluktur. Bir yasa içeriğinin, hak ve yetkiyi elinde bulundurana göre şekillenmesi demek olan makul şüphe” kavramı ile açıklanmaya çalışılması, hiçbir şekilde makul ve asla masum değildir. Bu tasarı ile yapılmak istenenler, halkı ve hukuku yok saymaktan ibarettir. 1-Adli Soruşturmada yetki Cumhuriyet Savcısındadır. Cumhuriyet Savcısı Adli Soruşturmanın amiridir. Ama tasarı, özellikle gözaltına alma” yetkisini C. Savcısından alıp kolluğa vermekle, bireysel suçlarda 24, toplu suçlarda 48 saat gözaltı uygulamasını getirmekle, kişi hürriyeti ve güvenliğini de adil yargılanma hakkını da çok keskin şekilde ihlal ile, işkence ve kötü muameleyi makul hale getirmektedir. 2-Kişilerin üstünün ve eşyasının aranabilmesi için hakim kararı, gecikmesinde sakıncalı hallerde savcı kararı gerekirken, dayatılan düzenleme ile, sadece kolluk amirinin emriyle arama yapılacak, hakim ve savcı yok sayılıp, bütün yetki kolluğun keyfine bırakılacaktır.   3-Soruşturma, mutlak surette adli makamlar tarafından yürütülüp yönetilmesi gereken bir süreç iken, 5442 Sy. lı İl İdare Yasası'”da yapılacak değişikliklerle, mülki idare amirlerine "suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması" yetkisi verilerek; Kuvvetler ayrılığı ilkesi, Hukuk Devleti ilkesi ve Anayasa`nın 9. md. düzenlenen yargı yetkisi açıkça ihlal edilerek rafa kalkacaktır. 4- Sebebi izah edilemez şekilde verilen yetkilerle, halka hizmet etmek yerine, iktidara biat etmeyi asli görev sayacağı kaçınılmaz olan mülki amirler, suç unsuru belirleme” ve suç yaratma” konusunda iktidara hizmet edenlerin keyfi tutumuna tabi olacak, yani hukuk güvenliği ortadan kaldırılmış olacaktır. Özgürlüklerin kısıtlanması ile eş anlamlı olan böyle bir düzenleme ile hukuki denetim engellenecek, "suç ve cezalarda kanunilik ilkesine" veda edilecektir. Münhasıran Yargı” ya ait konularda idare”nin, yani iktidarın karar vermesi sonucunda, örneğin gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan bir vatandaş, 48 saat sorgusuz-sualsiz ve yargının haberi olmadan ve niteliği meçhul şekilde gözaltında tutulabilecektir. 5-Tasarı ile Jandarma teşkilat yapısı ve görevlerini icra ederken sorumlu oldukları makam değiştirilmekte, küçük bölgelerde yapılanan Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatları da Vali ve Kaymakamlıkların emrine verilerek, iktidar gücünün tek elde toplanması hedeflenmektedir. Günü kurtarma siyaseti ile davranılarak, iktidarların gelip geçici olduğu, gücü kimin ne zaman elinde bulunduracağı ve halkına karşı ne şekilde kötüye kullanabileceği göz ardı edilmektedir. 6-Mevcut yasal düzenlemeler yürürlükteyken bile, toplumsal olaylarda kolluk kuvvetlerinin aşırı/ölçüsüz/orantısız güç kullanımı sonucu çok sayıda ölüm ve uzuv kaybına varan sayısız yaralanma yaşandığı maalesef acı bir gerçek iken, tasarı 1.Md. ile, PVSK. 16/d md. nde yapılacak değişiklik sonucu,özellikle halkın iktidara yönelik yapacağı toplu gösteriler sırasında, polisin silah kullanma yetkisi genişletilip kolaylaştırılacak, yani, insan hakları ihlalleri tırmanışa geçecek, en temel insan hakkı olan YAŞAM HAKKI, açıkça tehdit altına girmiş olacaktır.  6-Halen kolluğun istihbarat amaçlı dinleme yaparken hukuk tanımadığı, insanların yatak odalarını dahi kaydederek şantajla iktidarın şekillendirildiği herkesçe maruf ve yakınılan bir durum iken, bu konuda yetkilerin daha da genişletilerek yargı denetiminin etkisizleştirilmesi, özgürlüklere vurulacak en büyük darbelerden birisi olacaktır. Sonuç olarak; Görüşülmekte olan yeni güvenlik paketi, insan hakları ve özgürlüklerini polis, vali ve kaymakamların sübjektif” kriterleriyle sınırlandırılmasına yol açan bir düzenleme paketidir. Bireyin kendisini güvende hissetmesini sağlayan yargı organlarının bağımsızlığının önüne geçilmek suretiyle bu tür hak ve özgürlükleri kısıtlayan yasa düzenlemeleri ile kişileri fişlemekte, yargısız infazları yaygınlaştırılmakta ve yargı bağımsızlığı ilkesi hiçe sayılmaktadır. Tekirdağ Barosu olarak Avukatlık Kanunu`nun 76. maddesinin bize yüklemiş olduğu hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak görevinden aldığımız güç, yetki ve inançla, her kimden ve nereden gelirse gelsin, hiçbir hukuksuzluğa sessiz kalmayacağımız kamuoyuna saygı ile duyurulur.