12 Mart, 16 Mart ve 18 Mart Unutulmaz….

İstiklal Marşı’ının TBMM’de kabulünün 102. yılı, Öğretmen Okullarının kuruluşunun 175. yılı, Çanakkale Zaferinin 108. yılındayız...Üçü de önemlidir, dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdır..

İstiklal Marşı, millî varlığımızın Anadolu’da yok edilmeye çalışıldığı bir zamanda yükselen Türk’ün erkek sesidir.. Malazgirt’le tapusunu ebediyyen aldığımız vatanımızın asla terk edilmeyeceğinin, son hudutlarında sıradağlar  gibi durduğumuz Anadolu topraklarının millî-İslamî üslupla kaleme alınmış Türkçenin zaferi dediğimiz bir Türk destanının adı olarak Mehmet Âkif’in adının ve hatırasının şahikasıdır.  Bu destan her seferinde yeniden yorumlanması ve yetişmekte olan her nesle sevdirilerek düşündürülmesi gereken bir millî felsefenin ruhumuza yansımış  edebi anıtıdır. “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın..”

16 Mart ise, Osmanlı-Türk Devletinin gün batımından önce ayakta kalabilmek ve kendini çağa uygun tarzda yenileyebilmek için 1848’de kurduğu Dârü’l-muallimat-ı Âliye’inin 175. yılında olduğumuzu hatırlatan tarihtir. “Has muallim, essah muallim, gerçek ve idealist öğretmen yetiştirebilme” azim ve irademizin bu tarihle birlikte önem kazandığı, “Alnımızda bilgilerden bir çelenkle nura doğru can atan Türk oğlu”nun  Tanzimat sonrası kendine gelebilme, ayakta kalabilme mücadelesinin adıdır. Reşat Nuri’inin Çalıkuşu’ndaki Feride Muallime’den bize kadar nice genç, bu okulların değişik isimlerdeki ocaklarından yetişmiştir. Gidenlerin ruhu şad, kalanların hayatları huzurlu ola inşallah.

18 Mart için ne söylesek azdır. Fatihalardan kıymetli hediye mi olur onlara ? Âkif’in Çanakkale Şehitlerine adadığı destandan değerli armağan mı olur bu babayiğit kara yağız memleket evlatlarına ? Onlara ebediyyen minnettarız. “Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker ! / Gökten ecdat inerek öpse o pâk alnı, değer…/ Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i, / Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi..” mısraları,  derin manalar ihtiva eden  muhteşem şiirin bütünlüğü içinde her defasında  yeniden düşünülerek şu son beyitlerle bize bir diriliş nefhası sunmalıdır : “ Sen ki İslam’ı kuşatmış boğuyorken hüsran, / O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın. / Sen ki ruhunla beraber gezer ecrâmı adın / Sen ki âsâra gömülsen taşacaksın. Heyhat ! / Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat../ Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, / Sana âgûşunu açmış, duruyor Peygamber …”

12 Mart 2021  ·- HAYIRLISIYLA İNŞALLAH..

1973'teki ilk görev yerimiz Kütahya'nın Gediz ilçesinde Edebiyat Öğretmeni bir öğrencimin davetlisi olarak,"sanal ortamda" onun öğrencilerine hitab edecek olmanın sürûruyla ve İstiklal Destanımızın şairi Mehmet Âkif'in ruhuna Fatihalar göndererek....Çok güzel bir program oldu. Bilhassa Prof.Dr. Namık AÇIKGÖZ, Prof.Dr.Ramazan KORKMAZ ve Doç.Dr.Şerife YALÇINKAYA'nın katılımları ve özlü birer konuşma yapmaları, dinleyici olarak katılan okul arkadaşım Prof.Dr. Leyla KARAHAN'ın mevcudiyetleri beni ziyadesiyle sevindirdi. İlçe Milli Eğitim Müdürüne, Lise Müdiresine, programın düzenleyicisi öğrencim Ali Tekin OCAKLI'ya, Sakarya'dan öğrencim Melih Küçük'e ve adını sayamadığım 40 kadar gence diğer öğretmen ve öğrencilerle bütün arkadaşlara da teşekkürlerimi arz ediyorum,

12 Mart 2016  ·- “El gibi dolaşma ANADOLU'NDA.” Vatan sularını, ırmaklarını, göllerini, denizlerini  ziyaret edin, gidin, görün, kıyılarında balık-ekmek yeyin, paçaları sıvayıp buz gibi sularında dolaşın, serinleyin, sevinin..Vatan biraz da budur...Tanımaktır...Şairin dediği gibi; "El gibi dolaşma Anadolu'nda /Arkadaş, yurdunu içinden tanı..."(F.N.Çamlıbel)

11 Mart 2015  · ÂDÂB-I MUAŞERET KURALLARININ SINIRI ve ÖLÇÜSÜ NE ?

Bazı maddeler kaldırılabilir bazıları ilave edilebilir. Kutadgu Bilig'den, Ahlâk-ı Alâî' den günümüze doğru yüzlerce eser taranarak, görgü ve muaşeretin, millî irfanımıza göre bin iki bin yıllık süzülmüş, incelmiş,"haddeden geçmiş nezaket" ölçüleri, öğrenilip tespitleri yapıldıktan sonra asrın idrakine elbette sunulmalıdır...Geç kalınmadan...

11 Mart 2015  ·-ÇEVRE DÜZENLEMESİNİN ÖNEMİ MALUMDUR… 

Çok düşündürücü ve üzücü. Bırakın diğer güzelim cami ve türbelerimizi, sadece, Süleymaniye 'nin çevresi düzenlenseydi , bahçelik, fıskiyelerle şenlenmiş, gül kokularıyla ferahlatan bir yer olsaydı da her Cuma gitmek için can atsaydık...İşte o zaman, yabancı şehirleri tanıtan gezi proğramlarında, bizim "çok bilmiş" sunucuların neden hep kiliseler, katedraller ve tapınakları göstere göstere, öve öve niye bir türlü bitiremediklerini daha iyi anlardık... ...veya Türkiye'deki her caminin yanına en az 10 bin kitaplı bir kütüphane...ve 100 bin PDF kitap...İyimser olalım..Gün doğmadan neler doğar.. Zifiri karanlık, "gecenin bitmeye yüz tuttuğu", "sabaha en yakın zamandır." diyor, millî şairlerimiz...

10 Mart 2018  ·BİR ZAMANLAR… 

KYK Sakarya Öğrenci Yurdunda Perşembe akşamları "SAFAHAT OKUMALARI" seminerimiz ve onu takiben yine KYK Rahime Sultan Yurdu seminer salonunda "MEDENİYETİMİZİN KURUCU METİNLERİ" seminerlerimiz gayet istifadeli bir istikamette devam etmektedir..Katılanları tebrik ve kendilerine teşekkürlerimizle...

***

10 Mart 2018- Prof.Dr. Akdes Nimet Kurat'ın TÜRKİYE ve RUSYA adlı kitabını okumaya devam ediyorum. 1798-1919 yılları arası yaklaşık 120 yıllık münasebetlerin, savaşların ve önceki asırlara da uzanan gerginliklerin anlatıldığı hacimli eserinin ortalarındayım. Birinci Cihan Harbi yıllarının en acı sayfalarından biri olan ve az çok bildiğimi zannettiğim Sarıkamış Felâketini ( "Harekât" diyemiyorum) yeni okudum. Çok üzüldüm, çok üzüldüm yine üzüldüm. Henüz 35 yaşındaki Dâmâd-ı Şehriyarî Enver'in (Ordu yönetme tecrübesi olmadığı için ona "Paşa" da diyemiyorum) tedbirsizliklerle dolu sayısı yüz bine yaklaşan kara yağız Anadolu çocuklarını eksi 20 derece soğukta, çarıklarla perişanlığa sürüklemesini, zayıf giyimlerle kaputsuz, bakımsız, açlığa ve zaafa mahkûm etmesini okudukça acıdım, kendim suçluymuşum gibi mahçup oldum. Allah onlara rahmet eylesin. Kitabı kaleme alan, ömrünü Türk tarihini yazmaya adamış, titiz, çalışkan, belgesiz yorum yapmayan hakiki bir bilim adamı. İyi ki bu eserleri okumak nasip oluyor. Tarihimizi hakkıyla bilmek ve çok şuurlu olmak zorundayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının, İttihatçıların mahvedip bıraktığı memleketin Mondros-Sevr sonrası zor zamanlarında başardığı Millî Mücadele'yı şükranla yad ettim. Bize Türkiye Cumhuriyetini emanet edenlerin hepsine minnettarız. Allah istiklalimizi korusun ve bizi vatansız, devletsiz, ezansız, bayraksız, Türkçesiz, bilgisiz, duygusuz, tarihsiz, ülküsüz.. bırakmasın. Allah Türk Milletini kıyamete dek var eylesin inşallah.. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun...

10 Mart 2018  · 

Mehmet Âkif'in1920'lerdeki genç arkadaşı rahmetli Mahir İz'i 1972 yılı sonunda bir Mehmet Âkif programı için Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na davet etmiştik. Lutfetti geldi. Rahmetli Kabaklı Hoca da vardı. Konuşmacılar arasında rahmetli hocalar Prof.Dr.Şahabettin TEKİNDAĞ ve Reşat Ekrem KOÇU da bulunmaktaydı. Ben de Âkif’ten bir şiir okumuştum Hayatımın en güzel ve heyecan verici İstiklâl Marşı'nı o akşam orada Mahir İZ Bey'den dinlemiştim. "Tasavvuf "kitabını geçen hafta yine okudum. Ruhları şad olsun..

9 Mart 2013  · 

1966-1968 arasında Tokat İlköğretmen Okulu olan güzelim  binalarda iki yılımız geçti, şahsiyetimize değişik renkler katıldı, ta ki 1968 Eylülünde karakterimizin şekilleneceği,mayalanacağı İstanbul Çapa Yüksek Öğretmn Okuluna gelene kadar..Tokat'taki hazırlıklar da elbette önemliydi...

9 Mart 2018  · GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ..

Sakarya Ülkü Ocakları salonunda Üniversitesimiz gençlerinden bir gruba "Kabulünün 97. Yılında İstiklal Marşımız ve Millî Birlik Şuuru" konulu bir seminer verdik. YAĞMURLU, BERKETLİ BİR AKŞAMDI… İki saate yaklaşan sohbette dikkatli bir dinleme ciddiyetive seviyeli sorular vardı. Gençlerimize sağlık içinde başarılar diliyoruz.

9 Mart 2020  - HER ZAMAN İÇİN TEHLİKEDİR…· 

Bir televizyon kanalında vahim bir akşam haberi :

Almanya reşit olmayan, kimsesiz ve küçük mülteci çocukları almaya karar vermiş ve YUNANLILAR DA BU KARARI OLUMLU KARŞILAMIŞLAR.. Yıllardır 4 MİLYON KİŞİYE BAKTIĞIMIZI İFTİHARLA VE ŞİKAYETLE ANLATANLAR.Ne anlamalıyız bu haberden ?.Niye yetişkinleri, yaşlıları almıyorlar da çocukları almak istiyor Hitler'in akrabaları ? Bizdeki vicdanlar rahat edecek mi ? Yoksa derin ve zavallı sükutlar mı yükselecek yarın yabancılaşıp kaybedilen bu çocuklardan ? Mehmet Âkif diyor ki; "Mahşer'de mi biçarelerin yoksa felahı?" Bu vebale katlanacakları Allah affetmez.O çocuklara bu millet bakar. İzin verilmemelidir. K. Karabekir Paşa rahmetli yetimler için o şartlarda bile yurtlar açıp Ermeni çocuklara sahip çıkmadı mı ? Bunlar üstelik Müslüman,masum ve Allah'ın emaneti.

9 Mart 2021  ·- UNUTULMUŞ GÜZEL BİR ŞİİR… 

Kıymetli Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu Çengel Bilgemizden, Yaşar Nezihe Hanım'ın şiirini dinledik, ilk defa duydum, çok beğendim.

"Mecnun isen ey dil sana leyla mı bulunmaz

Bu goncaya bir bülbül-ü şeyda mı bulunmaz

Sun şerbet-i lal-i lebin ağyara vefasız

Saki mi bulunmaz bana bir sahbâ mı bulunmaz.

Arzetmiyorum aleme alam-ı derunum

Yoksa bana bir mahremi sevda mı bulunmaz

Bir sen misin alemde tabip illet-i aşka

Teşhis-i dile başka etibba mı bulunmaz.

Al aşkını ver gönlümü Allah için olsun

Dil vermek için dilber-i rana mı bulunmaz.

Mesud edecek kimse seni yoksa nezihe

Meşgul edecek bir şuh-ı hülya mı bulunmaz."

Anladığımız ve anlamlandırdığımız nice güzel günlere..Kadınlar Günümüz kutlu olsun.

8 Mart 2022  · 

Masumlar Apartmanı'ndaki Anıl tipi, dikkat çekici ve rahatlatıcı. Nüktedan, yalnız filozof, hayatı inceden inceye güler yüzle ve hüzünle eleştiriyor. Söyledikleri alt alta yazılsa örijinal, nefis şiirler ortaya çıkar...Bir iki cümlesi : "Kendimi bir sudan geçireyim...",

"Annemin saçlarının kokusunu mu aldın sen benden ? Niye ?"

7 Mart 2018  · 

Rahmetli Murat Çobanoğlu ile Rahmetli Şeref Taşlıova'yı 1984'ten itibaren

Türk Edebiyatı Vakfı'nın faaliyetlerinde tanımıştım. Seslerini ise 15-20 yıldır radyolardan duyuyorduk. Kabaklı Hoca'nın öncülük yaptığı Konya ve İstanbul'daki Âşıklar Bayramı / Şöleni vesileleriyle onları Vakıf'ta ve Gülhane Parkında defalarca dinledik,coştuk."Kolca kopuz"un nağmelerine hayran olduk.En son Üsküdar Belediyesi' nin 1994 yazında tertiplediği kültür haftasında ben Vakıf adına, gündüz şiir programını, akşam da Üsküdar Meydanında ay aydınlığında 20 kadar âşığın sazlı-sözlü Boğaziçi'ni dolduran muhteşem ses bayramını takdim etme görevini yerine getirmiştim.Tam bir şehrayindi.Gökyüzü ve deniz seslerle donanmıştı. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer..O yıllarda âşıklara sahip çıkan hepsi Rahmet-i Rahman'a kavuşmuş olan Mehmet Kaplan, Ahmet Kabaklı, Fevzi Halıcı, Gültekin Samancı ve âşıklarımızı şükranla ve dualarla yad ediyoruz...Makamları cennet olsun..

6 mart 2015  · - Ve nihayet üçüncü cemre toprağa düşmüştür.

hayırlı ve uğurlu ola...kışın saltanatı bitmek üzeredir..artık bundan böyle, beyaz çiçekli erik dallarını diğer renkler takip edecek,kuş cıvıltıları artacak, bülbüller dem çekecek, kumrular niyaz edecek, her bir canlı kendi dilince "hoş geldin"lerle tabiatın eşsiz şölenlerine iştirak edecektir.21 mart'tan sonra hakimiyet gündüzdedir...geceler kısalır,gün ışıkları, erken kalkmaya davet eder...bir de ömrümüzden geçip giden bu mevsimlerin birer armağan olduğunu anlayabilsek ve geçen yılları heba etmeseydik...bhayırlısı olsun...buğulanan bereket kaynağı topraklarımız hür ve mübarek olsun efendim...

6 Mart 2016  · Dün 3. ve son cemre toprağa düşmüştür.Artık "Yeni Gün" olan "Nevruz"a doğru, buzlar çözülmüş, sular coşmuş,havalar ılımış, toprak buğulanmaya başlamıştır.6 Mayıs Hıdırellez ise tabiatın zaferi ve renklerin cümbüşüdür.Kıymetini biliniz...Mübarek ola..

***

7 Mart 2019  -· HER YILIN AYRI MACERASI VAR…

Üç Ayların ilk kandili REGAİB hayırlı, uğurlu, mübarek olsun.

Baharın habercilerinden Üçüncü cemrenin toprağa düşmesi de gün ışığından bellidir. Gecenin gündüzle eşitleneceği Yeni Gün / Nevruz geliyor demektir. Hıdırellez ise bu yıl Ramazan'la elele 6 Mayıs Pazartesi geleceklermiş, dediler.. Bekliyoruz...Ve Türk hikâyeciliğinin zirve ismi Ömer Seyfeddin'in vefatının 99.yılı.Onu da rahmetle anıyoruz..

6 Mart 2018  · 

"...Gıda kartellerinin marketIerde sattırarak çocuklarımıza yedirdiği kanserojen şekerimsi maddelerle yapılmış, yanıcı, odunsu özellikte,zararlı suni yiyeceklerden korunmamız şarttır..." deniliyor....Bu gerçeği ilmen bilen üniversite mensuplarının, medyanın, gençlik teşekküllerinin, sivil toplum kuruluşlarının yarınımızı korumak vekurtarmak için yapacakları yok mudur, diye sorulmasın mı ?

6 Mart 2018  · "TÜRKİYE ÖĞRETMEN AKADEMİSİ" kurulmalı…

Bir gün Türk Millî Eğitimi' nin bütün meselelerine aşina bir sevdalı bakan mutlaka gelecek, önce her kesimden aydınların bulunduğu geniş katılımlı en az iki hafta sürecek "BÜYÜK MİLLÎ EĞİTİM ŞURASI" düzenleyip dertlere deva arayacak, hataları itiraf edecek, cesur kararlara millet önünde imza atacaktır. Bakın o zaman kalkınma hızımız nasıl artıyor. Sonra "TÜRKİYE ÖĞRETMEN AKADEMİSİ" kurulmalı. Öğretmen Okullarının kuruluşunun 170. yılındayız,16 Mart yakındır. Ses seda yok ama 171. yılı da bekleriz. Hazırlıklı, şuurlu bulunalım. Düşünelim, yazalım. Hiç olmazsa hayal edelim, özleyelim.

Millî Eğitim kışında üşümemek için Necip Fazıl'ın mısralarına sarınalım :

“Ağlayın su yükselsin, belki kurtulur gemi /Anne seccaden gelsin,bize dua et e mi !...”

***