Doç. Dr. Caner Arabacı, Hocalı katliamını Azeri ve Ermeni çatışması gibi değil, Rusların Kafkasya politikası kapsamında değerlendirmeliyiz dedi. Ermenilerin, 26 Şubat 1992 yılında Karabağ Hocalı'da gerçekleştirdiği katliam, Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen panelde tüm açıklığıyla anlatıldı. Gazeteci-Yazar Ekrem Kızıltaş'ın moderatörlüğünü yaptığı programa konuşmacı olarak Doç. Dr. Caner Arabacı ile Araştırmacı-Yazar İsmail Küçükkılınç katıldı. Rusların Kafkaslara 400 yıllık bir süreç içerisinde kale zincirleri oluşturarak geldiğini belirten Arabacı, Ruslar toplum içine çıkamayan bir milletti. Osmanlı Devleti, Rusların Güneye inmesini önlemek istiyordu. 1700'lü yıllarda en son Çerkezler Osmanlı Devleti döneminde İslamiyet'i kabul etti. Çeçenlerin, İnguşların ve Dağıstanlıların destansı mücadelesiyle o topraklara Ahıskalılar da yerleşti. Kafkaslar yüzde 90'ı aşan oranda Müslümanın yaşadığı topraklar haline getirilmişti dedi. Rusların, Müslüman olan 20'ye yakın krallığı tek tek ele geçirdiğini kaydeden Arabacı, sözlerini şöyle sürdürdü: Ruslar, kademe kademe Kafkaslara yerleşti. Onlara karşı mücadele veren İman Mansur'un, Şeyh Şamil'in destansı kahramanlıkları desteklenmedi. Masonik kafalı devlet adamları Tanzimat döneminde Şeyh Şamil'e bir sandık dolusu mermi dahi gönderemedi.Kafkasların Anadolu'nun önünde set olduğunun altını çizen Arabacı, Dağıstan, Çeçenistan direnişi kırıldığında 1960-64 arasında büyük Çerkez göçünün başladığını, direnişin bel kemiğinin kırıldığını, binlerce Ahıska Türkü'nün sürüldüğünü ve Kırım da kıyım yapıldığını anlattı. Rusların amacı İslamiyet'i Kafkaslardan çıkarmaktı dedi. Kuzey Azerbaycan'da 10 milyon, Güney'de ise 35 milyonluk Azeri nüfusunun olduğunun altını çizen Arabacı, sözlerini şöyle sürdürdü: Azeriler, 2 milyonluk küçük bir Ermenistan ile nasıl başa çıkamaz? Rusların 366.Zırhlı alayı onlara yardım etti. Ermenileri silahlandıran Ruslardı. Şu an bile Ermenistan sınırlarını Rus askerleri bekliyor. Oradaki Ermeni Azeri çatışması değildir. Ruslara karşı öğretmenler ve güvenlik güçleri savaşırken, karşılarında düzenli ordu vardı. Rusların Kafkasları İslamsızlaştırma ve Müslümanları ortadan kaldırma politikası devam ediyor. MUTTALİBOV RUSLARIN ADAMIYDIAzerbaycan 1.Cumhurbaşkanı Muttalibov'u, Politbüro'nun yetiştirdiğini de anlatan Arabacı, ülkeden Rus helikopteri ile ayrıldığını ve Hocalı katliamını kınamadığını kaydetti. Arabacı, Hocalı katliamını Rusların Kafkasya politikası bağlamında değerlendirmeliyiz dedi.1990'lı yıllarda aynı zamanda Bosna Hersek'te medeni olduğu belirtilen Avrupa'nın göbeğinde herkesin seyrettiği bir Müslüman katliamı yaşandığını vurgulayan Araştırmacı-Yazar İsmail Küçükkılınç ise Sosyalist Cumhuriyetler miadını doldurmuştu. Etnik dini köken dikkate alınmaksızın, sosyalist kardeşlik rüyası sona ermişti. Bunun akabinde insanlar etnik ve dini çarpışmalarla karşı karşıya kaldılar. Bizim tarihimiz kopuş tarihi olmuştur. Geçmiş hep halının altına süpürüldü. Kopuşlarda tarihteki siyasi, ideolojik farklı perspektifler söz konusu oluyor. Osmanlının son döneminde toprak kaybettikçe, aynı zamanda nüfusta kaybediliyordu. Bizim son dönem tarihimizin de kilit cümlesidir. Yunanistan'ın yarım adası günümüzde, Mora'da bir tane Müslüman canlı kalmamıştır.Balkanlarda nüfus kaybının 1821 ile 1829 arasında yaşandığını kaydeden Küçükkılınç, Nüfusunuzu kaybettiğinizde başka şeyleri de kaybediyorsunuz. Osmanlı çaresiz kalmıştı dedi. TEHCİR OLMASAYDI HOCALI'NIN AYNISI ANADOLU'DA OLURDUErmenilerin en küçük bir hadiseyi müzelerinin en mutena yerine yerleştirdiklerini kaydeden Küçükkılınç, Erivan Soykırım Müzesi'ni gezdikten sonra soykırım yok' demek mümkün değil. Ermeniler tarihlerini dünyanın her yerinde canlı tutuyorlar şeklinde konuştu. 500 yıllık vatan topraklarının 2 haftada kaybedildiğini anlatan Küçükkılınç, sözlerini şöyle tamamladı: Dağlık Karabağ olayını Anadolu'dan bağımsız değerlendiremeyiz. 1915 şartlarında tehcir olmasaydı Hocalı'da yaşananların benzeri Anadolu'da yaşanacaktı.Ekrem Kızıltaş ise tarihi olaylar çerçevesinde savaşlar sonrası kaybedilenlerin nelere mal olduğuna dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, Geleceğimizi ancak bu değerlendirmeler ışığında daha sağlıklı kurabiliriz dedi.