TBMM Hükümeti, hem iç hem de dış düşmanlar ile mücadele etmiş; yeni devletin toprak bütünlüğünü korumaya çalışırken, bağımsız bir ülke için milli iradeyi esas almıştır. Atatürk, Saltanat ve Halifelik makamlarını kaldırmış, egemenliğin kaynağı olarak bizzat milletin kendisini görmüştür. 29 Ekim 1923 akşamı saat 20.30'da Halk Partisi Grubu'ndan gelen Anayasa değişikliği ile kabul edilen Cumhuriyet, partimize de adını vermiştir. İşte bu büyük dönüşümle "Türkiye Devletinin Hükümet Şekli Cumhuriyet" olmuştur. "Ya İstiklal Ya Ölüm" mücadelesinin sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk tarafından "Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun idare" olarak görülmüştür. Cumhuriyet, demokrasi prensibine dayanan bir devlet şeklidir. Atatürk, "Demokrasi prensibinin en modern ve mantıki uygulanmasını sağlayan hükümet şekli Cumhuriyet'tir" sözleri ile demokrasinin önemini vurgulamıştır. İstiklal, milliyet ve zaferle doğan Cumhuriyet, "mili irade" payandası üzerine kurulmuştur. Atatürk, Cumhuriyet'i Türk milletinin refahı ve geleceği olarak görmüş ve bu düşüncelerini şu sözlerle ifade etmiştir: "Cumhuriyetin iç ve dış siyaseti, gelecekte dahi, haysiyet, kuvvet ve yönlendirmesi ile Türk Milletinin güçlerini, onun refahı ve gelişmesi için bir noktada birleştirip, yoğunlaşması ile yükseltecektir." Atatürk, geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da önderimiz, ışığımız ve rehberimiz olmaya devam edecektir. Atatürk'ün "En büyük eserim" diye nitelediği Cumhuriyet'i yükseltmek hepimizin en temel yurttaşlık görevidir. Cumhuriyetimizin 98. yılında başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere İstiklal Savaşımızın tüm kahramanlarını ve bizi Cumhuriyet'e taşıyan devrimci kadroları rahmetle anıyorum. Ulusumuzun en büyük ve en anlamlı bayramı kutlu olsun.
Editör: TE Bilisim