Milliyetçi Hareket Partisi Tekirdağ İl Kadın Kolları Başkanı Suzan Gürler Süyer Biz kadına en çok değer veren partiyiz iddiasında bulunan partilerde bile kadın yalnızca görsel olarak kullanılıyor” dedi. Esra Akyol`un hazırladığı bu röportaj Milliyetçi Hareket Partisi`nin son dönemde kadınlara yüklediği görevleri gözler önüne sererken, MHP`li kadınların eskiye kıyasla çok daha aktif siyaset yapacaklarının da sinyallerini veriyor.   Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Adım Suzan Süyer. 1975 Tekirdağ doğumluyum. Anne ve babam da Tekirdağ`ın Kaşıkçı Köyü`nden. Aile büyüklerimiz 93 Rus Harbi`nden sonra Bulgaristan`dan göçmüşler yani göçmenim. 2 çocuk annesiyim. Halen mali müşavirlik yapıyorum. Neden Milliyetçi Hareket? Kendimi bildim bileli Milliyetçi Hareket. Ben bu partiye gençliğimde gönül verdim ve sonrasında hiçbir başka parti düşünmedim. Hem bir aile geleneği olarak bu ideoloji de yetiştirildim, hem de evlendikten sonra eşimin MHP`nin içinde yer alıyor olması aktif bu davanın içinde bulunmama neden oldu. Dolayısyla ben aslında hep MHPliydim ama partimize gönül vermiş pek çok kadının yapmadığını yaparak bir adım atıp partiye geldim. Yerel siyasette isminizi yeni yeni duyuyoruz, nasıl böyle bir adım atmaya karar verdiniz? Evet gerçekten aktif siyaset sahnesine yeni yeni çıkıyorum. Şimdiye kadar birşeyleri değiştirmek için ne kadar çabalasam da bir noktaya kadar değişiklik yaratabildim. Gündemi takip ettiğimizde Türkiye`de aslında nelerin bir anda ne kadar değiştiğini ve ülkemizin ne kadar kötü bir duruma doğru sürüklendiğini görüyorum. Evde otururken yalnızca kendi kendime yorum yapabiliyorum, bunun dışına çıkamıyorum. Bu ülkeye iki tane çocuk yetiştiriyorum, ben herşeyden evvel bir anneyim. Bir anne olarak ülkedeki değişen dinamiklere baktığımda çocuklarımın geleceği ile ilgili ciddi anlamda rahatsızlık duyuyorum, onların geleceklerinden oldukça tedirginim. Daha önce bahsetmiştim, biz Bulgaristan`dan göçtük, oraya da Konya`dan geçmişiz. Bakın evvelde de ordan oraya sürgün edilmiş bu millet. Şimdi ki gündemimiz gibi o zaman da toprak kayıpları söz konusuymuş. Fakat ben böyle bir gelecek istemiyorum, çocuklarımı burada yetiştirmek ve bu ülke için faydalı insanlar haline getirmek istiyorum. Kaygılarım vardı ve buna annelik dürtüleri de eklenince ülkesini seven her kadının yapması gerektiği gibi aktif siyasete girdim. Çünkü siyasette kadın yok, daha da acısı kadının adı yok. Her ne kadar var gibi gözükse de, Biz kadına en çok değer veren partiyiz” iddiasında bulunan partilerde bile kadın yalnız ve yalnızca görsel olarak kullanılıyor.   Kadın günümüz Türkiye`sinde zaten bir hiç! Üstelik gerek iş hayatında, gerek siyasi hayatta her geçen gün ikinci plana atılıyor. Siz siyasete atıldığınız şu günlerde kendinizi nasıl kabul ettireceksiniz?   Benim buraya gelme amacım asla kişisel menfaatler değil, bunun altını çizmek istiyorum. Çünkü ben bu partide çalışmaya herhangi bir çıkar doğrıltusunda başlamadım. Çünkü ben parti çalışmalarının zaman zaman iş hayatımda daha geç saatlere kadar çalışmama, kimi zaman çocuklarımı daha az görmeme sebep olacağının da farkındayım. Dolayısıyla özel hayatım söz konusu olduğunda parti çalışmalarının bana artıdan ziyade eksi etkileri olacak. Fakat benim üzülerek gördüğüm bir şey var: kadınlarımız bizim partimize gelmiyor, çalışmalarımıza katılmıyor, milliyetçi Türk kadınını göremiyorum. Kadınlarımızın daha fazla dahil olabilmeleri için kendim bir adım attım, öncü olmak istedim. Gerekirse tek tek kapılarını çalıp, Milliyetçi ideoloji uğrunda herkesi partimize dahil etmeye çalışacağız.   Peki kadınları partide daha sık görebilmek için neler yapmayı planlıyorsunuz? Kadınları aktif siyasete ısındırmak için ne gibi teşvikler yapacaksınız? Şarkılı türkülü, yalnızca reklam için yapılan ve kimseye bir fayda sağlamayan eğlencelerin kesinlikle karşısında olduğumu belirtmek isterim. Ben daha çok sosyal projelere ağırlık vermek istiyorum. Örneğin ilk olarak kafamda Kızılay`a kan bağışı projesinde yer almak var. Daha sonra milletvekili aday adaylarımız arasındaki doktorlardan biri eşiyle birlikte kadın hastalıkları uzmanı, onlarla görüşüp kadın hastalıkları ile ilgili kadınlarımıza seminer vermeyi planlıyorum. Meme kanseri ile ilgili bir seminer vermesi için NKÜ`den bir hocamızla halen görüşme halindeyiz, kendisine de uygun bir tarihte bunu da gerçekleştireceğiz. Kadın, aile ve din ile çalışmalar yapmış olan Diyanet`te çalışmış bir milletvekili aday adayımız var, kendisiyle görüşerek bu konuda bir eğitim vermesini rica ettik. Bu şekilde ufak projelerle de olsa her seferinde daha fazla kadına ulaşarak sayımızı arttırmayı umut ediyorum. Tüm bunları uyum içerisinde yapabilmemiz önemli. Şimdiye kadar irtibata geçtiğim herkesten çok olumlu bir elektrik alıyor ve yardım etme isteği görüyorum. Dilerim bu böyle devam edecektir. Bizim için bu faaliyetlerden alacağımız tepkiler de çok önemli. Örneğin Kapaklı`da yapmış olduğumuz bir organizasyonda alacağımız tepkileri diğer ilçelerde yapacağımız organizasyonları belirlemek için de kullanacağız. Şu an Malkara ve Şarköy`de kurulmuş bir kadınlar kolumuz yok maalesef, onları teşkilatlandırmak için de çalışmalar yapacak ve böylece kadınlarımızı kazandırmaya çabalayacağız. Son günlerde ülkenin gündemine oturmuş olan bir konuyla ilgili sorum olacak: kadına şiddet. Bununla alakalı pek çok yerde eylemler, yürüyüşler, basın açıklamaları vs. yapılıyor. Konuyla ilgili yapmayı istediğiniz şeyler var mı, varsa nelerdir? Kadına şiddet olaylarındaki artışın şuanki hükümetten kaynaklandığını düşünüyorum. Daha evvel de elbette vardı ama bu kadar artmamıştı. Şu günlerde televizyonu her açtığımızda bir kadının vahşice öldürülmesi haberine maruz kalıyoruz. Bu teşhiri iktidarın gündem değiştirmek amaçlı, televizyonları kullanarak yapmış olduğunu düşünüyorum. Kadın sığınma evlerinin bile güvenirliliğinin kalmadığı günler yaşıyoruz, yanlış hatırlamıyorsam kadın sığınma evlerine sığınan kadınların %72`si ya öldürülüyor ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bu rakamlar oldukça ciddi. Kadını yok etme projesinin en başında üç çocuk dediler; sonra üç çocuğu olan ve asgari ücretle çalışanlara vergi ödetmeyeceğiz dediler. Fakat asgari ücretin çok düşük rakamlarda olduğu ülkemiz insanına vergi almasalar da zor geçineceklerini kimse söylemedi. Böyle cümle oyunları ve akıl karıştırmalarla ülkenin büyük bir kesimini kendilerine bağladılar. Üç çocuk projesiyle kadını tamamen eve çekmeyi istediler ve kadına çalışmamayı” uygun gördüler. Ben bunu gördüğüm ve bunu kabul edemeyeceğim için -çünkü benim de kız çocuğum var- birşeyler yapmak istedim. Dolayısıyla kadına şiddet konusunda yapmak istediğim şeylerin başında iktidar partisi gibi herşeyi saklayarak bir algı yönetimi oluşturmak yerine insanların anlayabilecekleri, benimseyebilecekleri şekilde anlatarak konuya hakim olmalarını sağlamak geliyor; MHP`nin aslında ataerkil bir parti değil tüm toplumu kucaklayan bir parti olduğunu anlatabilmek gerekiyor. Bunu yapabilmek için de yönetimimde her mahalleye bir sorumlu seçmek, var olan ve var olacak problemleri tek tek belirleyerek çözümler geliştirmek istiyorum. Siyasete adımınızı MHP Tekirdağ İl Kadın Kolları başkanı olarak attınız. Bundan sonra hedeflediğiniz ya da gönlünüzden geçen bir makam var mı? Açıkçası böyle bir hedefim yok, fakat zamanın ne getireceği bilinmez. Bazı şeyler kaderdir, Yüce Allah`ın takdir ettiği olur. Eğer kaderimize milletvekilliği yazılmışsa, bu ben parti içerisinde piştikten sonra gerçekleşir. Yinelemek istiyorum partiden herhangi bir şahsi çıkarım yok, şimdilik görevim bu ve bunu layıkıyla gerçekleştirmeyi hedefliyorum. Yereldeki mevcut yönetimden memnun musunuz? CHP yönetimini eleştirdiğiniz noktalar var mı? Daha geçtiğimiz günlerde ben çocuğumu sulardan mikrop kaptığı için hastaneye yatırmak zorunda kaldım. 500 kişinin zehirlendiği haberleri yerel basında da yer buldu. Bu devirde böyle bir şey olamaz, olmamalı! Yolları vs.yi eleştiriyoruz, bunları da geçelim: şu hayatta insan sağlığından daha önemli ne olabilir? Sulardaki bu mikroptan kaç çocuk zarar gördü, bunu nasıl kabullenebilirim? Bu konuyu da araştırdığımızda her kurum topu birbirine atıyor, çok yazık. Koltuklar mı değiştiriyor insanları, yoksa halkın mı beklentileri çok yüksek? Bunun da takdirini halka bırakıyorum. Altınova halkı aylardır bir rezaleti yaşıyor, ondan önce de şehir merkezindeki yolları açıp açıp kapadılar. Bu yapılanları ciddi insanların yaptığı işler olarak görmüyorum. Partilerin kendilerini temsil eden insanları iyi seçmesi gerektiği kaanatindeyim, çünkü her yapılan ve her yapılamayan partiye mal oluyor. Peki sizce memnun olunmayan yönetime rağmen neden ısrarla CHP diyor Tekirdağ? Çünkü Türkiye genelinde Ak Parti`nin dinle yapmış olduğu istismarı CHP de Atatürk ile yapıyor. Biz Trakya halkı olarak Atatürk`ü çok seviyoruz. İnsanların da şu an çok memnun olduklarını sanmıyorum, fakat yine de senelerdir çağdaş diye empoze edilmiş olan partiye veriyorlar oylarını. Bu da Trakya genelinin ve Tekirdağ`ın fikri yapısından kaynaklanıyor. Son olarak, Tekirdağ`daki tüm kadınlara vermek istediğiniz mesaj nedir? Tüm kadınların devlet sorunlarına ekonomik, sosyal, kültürel anlamda bakmalarını ve sorunların çözümü hakkında birşeyler üretmelerini diliyorum. Bu farkındalığa erdikten sonra da sokağa çıkmalarını istiyorum. Kadınlar hep erkeğin gölgesindeymiş imajı çiziliyor fakat kadın hayatın her alanında en önemli etkendir, bunu kadınlarımıza anlatmak için burdayım. Dilerim Tekirdağlı kadınların biraz daha etkin olabilmelerini bir nebze sağlarım.
Editör: TE Bilisim