Seninle, benimle, bizimle başlamadı

Son zamanlarda çok merak edilen bir konudan bahsedeceğim size. Merak edilen ve bana çokca sorulan ATA şifaları veya karmik borçlar nedir? Atalarımızdan gelen fiziksel, düşünsel ve ruhsal bağları taşıyıcısı olduğumuz için farkında olmadan devam ettiriyoruz. Fiziksel olan benzerliklerimizi ve kalıtsal olarak geçen özelliklerimizi kolayca kabul ediyoruz da düşünce şeklimize ve duygusal dünyamıza aile bağlarımızın özellikle anne ve babalarımızın büyük bir etkisi olduğunu kabul etmekte zorlanıyoruz. Aile karması dediğimiz olgu kuşaklar boyunca devam eder. Bize anne babalarımızdan miras kalan bu düğümler çözülmediği takdirde bütün hayatımızı, çocuklarımızı hatta onların çocuklarını dahi etkiler. Bu düğümlerden kısaca bahsedeyim. Anne baba ataları 7 kuşak etkisi olan bize daha annemizin karnında bilinçaltımıza kodlanan negatif ve pozitif duygu durumlarıdır. Biz bu enerjilerle dünyaya geliriz ve yaşantımıza buna göre yön veririz. Bazen nedenini anlayamadığımız bir şekilde kendimizi değersiz, mutsuz veya sevgisiz hissederiz. Sebebsizce bozulan uyku düzeni. Gelecek kaygıları yaşarız, insanlara olan güvenimizi yitiririz. Birseyler yolunda gitmediğinde bedenimiz bize baş ağrısı, halsizlik, panik hali veya uykusuzluk gibi sinyaller vermeye başlar. Bunun için doktor doktor gezsekte nedeni bulunmaz. Acaba ne oldu ne yolunda gitmiyor diye sorgulamaya başlarız. Hatta yaşadığımız bazı duygu durumlarını ailemizden birilerine benzetiriz. Benim babamda da değersizlik hissi vardı bana değer vermedi. Annem beni hiç sevmedi mesafeliydi bende kimseyi sevmeyeceğim değer vermeyeceğim. Annem hep yalnız bir kadındı bende yalnızım. Veya ailemde başka kimin hayatı benim gibiydi sorularını son zamanlarda çok duyar oldum. Evet. Bunlar genetik aktarımlar doğru duydunuz. Yukarıda da yazmıştım. Sevgisizlik, değersizlik, cimrilik, yoksulluk, çaresizlik veya yalnızlık... enerjileri bize daha annemizin karnındayken aktarılıyor. Farkında olsaydı asla yapmazdı bunun altını çizelim. Hedef alacağımız kişi kesinlikle annemiz değil. Bize kendi annemizden ve anneannelerimizden aktarılan 7 kuşağa kadar aktif halde kalan genetiklerden bahsediyorum. Örnek verecek olursam: (7 kuşak baz alarak)anne hamileyken neler yaşadı? Hangi duygu durumları içerisindeydi? Kendisini nasıl hissediyordu? Acaba korkuyormuydu, tedirginmiydi, çaresizmiydi, belkide göç etmek zorunda kalmıştı, terk mi edilmişti, yalnız mı hissetmişti? Bir sürü açabiliriz bunları. Yukarıda verdiğim örneklerin hepsi ve daha fazlası anneden bebeğe aktarılılyor ve bu duygu durumları ile dünyaya geliyor ve tüm hayatını sebebini bilmediği korku ve tedirginlikle geçiriyor. Biz ruhsal şifacılar bu sorunlarla bize gelen danışanlarda enerji çalışmalarıyla ve analizlerle soy karmasına giriyoruz nedenlerini araştırıyoruz. Kişilerde olan bu sorunlar sadece atalardan gelen korku, değersizlik, mutsuzluk enerjilerinden olmuyor. Bir kaç kuşak önceden alınan ahlar, beddualarda bu durumların yaşanmasına sebeb oluyor. Bana gelen bir danışanımdan bahsedeyim. Kendisi 4 kardeş, kardeşlerinden birtanesinin tıbbi olarak hiçbir eksikliği olmamasına rağmen bebek sahibi olamıyor. Bütün tedavileri deniyorlar sonuç olumsuz. Diğer kardeş çocuk sahibi oluyor fakat çocuklar özürlü doğuyorlar. Birtanesi sürekli düşük yapıyor. Alanına girdiğimde 4 kuşak öncesinden yani büyük dedesinin genç bir kızı evlendirme vaadiyle kandırıp hamile bırakıp sonra da terk ettiğini gördüm. Genç kadın karnında bebeği ile intihar etmiş. Bunun karma borcu 4 kuşak sonra gelen aile bireylerinden çıkıyor. Peki çözüm diyeceksiniz? Hiç bir genetik aktarım çözümsüz değildir.