Bana göre, aydın olmanın asgari ölçülerinde biri de  muntazam bir dikkatle ve planla sürekli okuyor ve yazıyor olmaktır.

Okuyan ve yazan insan zaman içinde eğri taraflarını düzeltir, yontar, şekillendirir. Her şeyden önce haddini bilmeyi öğrenir, bildiğini ve bilmediğini, sık sık gözden geçirme fırsatı bulur. Rahmetli Prof.Dr. Ayhan Songar’ın, Türk Edebiyatı Vakfı’nın haftalık Çarşamba  sohbetlerinde söz aldıkça “Bugün yeni bir şey daha öğrendim.” deyişini unutamam. O zamanlar 60-65 yaşlarında olmalıydı. Yine unvan sahibi bir başka akademisyenin alanımızla ilgili bir Kurultay’da kendisine yöneltilen eksik bibliyografya tavsiyesine adeta kızarak “Benim o kaynakları görmeye ihtiyacım yok.” deyişi de dinleyenleri şaşırtmıştı. Tevazu ilim ve kültür dünyası  kadar hayatımızın bütün alanlarında denge ve insaf noktasıdır. İnsan öğrendikçe ne kadar az şey bildiğini ve ömrün bu bilgi sonsuzluğu karşısında ne kadar kısa ve yanıltıcı olduğunu da öğrenir.

Hele bir de konuşma ve dinleme meselesi devreye girince; aman Allahım, ne potlar kırılır ne çamlar devrilir ne “küçük dağları ben yarattım tavırları” sergilenir ki evlere şenliktir, sahibini yerden yere vurur da bu tuhaflıktan gaf uzmanının haberciği bile olmaz. O yüzden denilir ki “Sen sen ol, belki  büyük lokma ye fakat büyük konuşma, ileri geri atıp tutma kne cevherler vardır, konuşarak değil susarak ders verirler. Söz gümüşse sükût altındır.” gerçeğini bir daha öğretirler.

     Konuşanların da karşısındakini esir etmeden, bıktırmadan, aklına esen her bilgiyi darmadağın bir iştahla anlatmaya tevessül etmeden nezaket dairesinde sunması temenni edilir.Kelimeleri seçerek, yanlış anlamalara meydan vermeden, laubalilik sınırlarını zorlamadan, mütebessim bir ciddiyetle, az, öz bir ifade içinde “gereksizi dışta, gerekliyi içte tutarak” sadelikle sunmak marifetti ve herkesin harcı değildir. Böyle dengeleri kazanmayı hayat öğretir. Öğrenemeyenleri de yine hayat yerden yere vurur, zor durumlara düşürür… Allah bizi diliyle kendini sıkıntıya düşürenlerden eylemesin. Yunus’un “söz” redifi şiirini de hatırlamamak olmaz : “ Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı / Bal ile yağ ede bir söz…”

     Mehmet Âkif rahmetli ; “ Budur hayatta en beğendiğim meslek / Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek.  “ diyor ama bu devirde gerçekleri odun gibi sözlerle dile getirmeye kalkarsanız acaba etrafınızda kaç kişi kalır. Herkes M.Akif’teki şairane inceliği nasıl yakalasın ?

O yüzden ben yine de “az, öz, dikkatli, sitemsiz, dokundurmasız, nazikâne, sade, mülayim, ses tonu ayarlı..” sözlerin makbul olduğuna inananlardanım  ve dil yarası açmadan da konuşulabileceğine  kani olanlardan biriyim...

3 Ağustos 2023 / HERKES DİL UZMANI KESİLMESİN… Ezbere konuşup yazmamak, haddini aşmamak önemlidir. Canı sıkılan her konuda yazar konuşursa ne hastanelere doktor yetiştirelim ne de inşaatlara muhendis, mimar. Önce okuyalım sonra konuşalım. Evet aynı fikirdeyim. Elin gâvuru, Türk bilim adamının önünde Türkçeye dair hüküm veremez. Verirse ancak hayranlığını ifade edebilir. Benim İngilizce hakkında vereceğim hüküm hangi İngiliz'in umurundadır ? Öz İngilizcede kaç kelime var, dünya dili İngilizcede kaç kelime var, niçin ? Abesle iştigal etmeyelim. Türkçe ufku açık bir dildir On bin kelimelik Türkçeye talip olanlara uğurlar ola. Biz bir milyon kelimelik Turan Türkçesinin derdindeyiz. Birileri azıcık büyüsün. 1980 öncesi Türkçe konusunda kim hangi fedakârlıkları nasıl yapmış, şimdi ne yapıyor ? Herkes nezaket ve asalet dairesinde kendi işini yapsın. Rahmetli hocalarımıza da dil uzatmasın. Kimse bize yol göstermeğe, akıl öğretmeğe kalkmasın.. Biz iki günde bir kitap okurken bazılarının hep yazmaya çalışmasından illallah demesem de kaşlarımı çatıyorum.. Bazı arkadaşlara soruyorum : “Bu konulara niçin girmek ihtiyacındasınız ? Dille ilgili sosyal medyadaki paylaşımların yarısı yanlış ve sıradan sayılacak kadar alelade ama  kalem sahibi ve yaşı neredeyse benim yaşıma yakın, değer verdiğimiz bazı arkadaşlarımızın dil meselelerini bu kadar ısrarla işlemesini hayretle karşılıyorum.“ Tanpınar'ın, Yahya Kemal'in, A. Nihat Asya'nın ve üzerinde doktora tezi bile yaptırdığım Nihal Atsız'ın kullandığı Türkçeyi yok mu sayalım. ? Bu konular çözüleli yıllar oldu. Türklüğün daha büyük meseleleri var... Bu konular 50-60 yıl önce bitti. Atilla İlhan ile Kemal Tahir rahmetliler bile dilde özleşmeci küçülmenin anlatımı daralttığını, zengin dilin nüanslara dayandığını belirtirler. Tanpınar bu konuda filozof gibidir. Bilim adamı dilcilere sıra gelirse hepimiz susmak zorunda kalırız. Onlar işin uzmanıdır. Âcizane ben 50 yıllık dilci hocalığımla bile çırak sayılırım. Ya doğrudan ilgili olmayan ama ahkâm kesen birileri kendilerine nasıl bir yer tayin edecekler ?

6 Ağustos 2013 MİYASOĞLU ve SOMUNCUOĞLU’na rahmetler olsun…

Bir hafta içinde iki sevgili arkadaşımı kaybettim.Birisi ağabeyim,fakülteden sınıf arkadaşım çalışkan, candan samimi Kayserili bir hasbi Anadolu çocuğu Mustafa Miyasoğlu.Sevdiğim saydığım değer verilmeye layık sade bir insandı. Bir hafta geçmemişti ki Arifiye Öğretmen Okulu'ndan öğrencim Servet Somuncuoğlu...Daha 50 yaşına gelmeden hem de...Kalbi bu çalışkanlığa,herkesin gönlünü alan medeni güleryüzü Türklük sevdalısı mütevazı Anadolu çocuğuna vefalı davranmadı. Ramazan Gecesi sahura yakın saatlerde alıp götürdü Bayram fanilere kaldı o ebedi Bayram için ötelere uçtu gitti.Bu yalan dünya da bize mi kaldı ? Üzgünüm demek gönlümü şad etmiyor.Fatihalarla her ikisi için de " Helal olsun helal olsun helal olsun.." Diyorum. Hatıraları kitaplarıdır.Okuyacağız, okutacağız...Ruhları şad mekanları cennet olsun...

3 Ağustos 2014 /  7 YIL ÖNCE, TORUNUM RAMAZAN KERİM METE BEY'İN 

40. GÜNÜ MÜNASEBETİYLE okuttuğumuz Mevlid şöyle başlar :

“Allah adın zikredelim evvela;  / Vacip oldur cümle işte her kula;

Allah adın her kim ol evvel ana ; / Her işi asan eder Allah ona..”

Bu vesileyle dua ve has temenni  sahibi hepinize şükranlarımızı arz ediyoruz efendim. Hepinize ailenizle, çocuklarınızla ve torunlarınızla sağlıklı ve hayırlı nice yıllar dileriz ...Allah hepinizin varlığını, milliyetini ve neslini daim eylesin. " Muhammed Oğuz oğulları" kıyamete kadar yaşasın...

5 Ağustos 2014  · KERİM METE BEY BUGÜN KIRK YİĞİDİNİ YANINA ÇAĞIRDI,

av hazırlığı yapılmasını istedi. Ertesi gün sabah namazından sonra, gün ağarırken yola revan oldular, yaylalara çıktılar, soğuk sularından içtiler, ormanlara daldılar, Av avladılar kuş kuşladılar. Bey bir ara bir yaban tavşanı kaçarken gördü, yayını tuttu, sadaktan oku sessizce ve hızla çekdi, yerleştirdi yayı gerdi, attı, ok uçtu hedefi vurdu. Yanındaki şahinin üsküfünü çıkardı, ava saldı. Avcı kuş yıldırım gibi fırladı, pençeleriyle avı yakalayıp beyin önüne attı..Akşam gün kavuşana kadar ormanın dört bir yanında keklikler, yaban kuşlar ve insan oğlu için nimet olarak sunulmuş avlar avlandı, yarışlar yapıldı. Toplanıldı, bunların bir kısmı, ateşte kızartıldı, kımız ve ayranla birlikte yenildi, içildi,sohbetler edildi, gülündü, eğlenildi, cemaatla namaz kılındı..Uygun vakitte diğer avlar toparlanarak evlere, otağlara dönüldü...Nerde kaldı o günler, nerde kaldı o yiğitler ? Dedem Korkut der ki, o şahbaz yiğitleri ecel aldı, yer gizledi..." Ola ki rahmet kıla ol Padişah..." Belki bir gün o yiğitlerin torunlarından nice kahramanlar çıka gelir..Zalimlerin hakkından gelir. Adaletsizlik ve haksızlığın kol gezdiği dünyamıza aydınlığın kapılarını açarlar inşallah...

4 Ağustos 2014 / KERİM METE ERGÜZEL BEY , DÜNYAYI TEŞRİFLERİNİN

40. gününü müteakip, kanatlı boz atına süvar olup yanına da lutfedip akraba ve taallukatını da alıp Ege sahillerine 40 dakikada dolu dizgin revan oldular. Atalarından Çaka Bey'in kurduğu donanmanın şimdiki hâlini seyr ü temaşa eylediler, otağını tepelerde bir yerlerde yörük köyleri yanında yaptırıp istirahata çekildiler. Cümle yarana haber olsun hanım hey...

3 Ağustos 2016 / ÜÇ KEMAL'DEN DÜŞÜNCELER… :NAMIK KEMAL DER Kİ :

"HAZIR OL CENGE,İSTER İSEN SULH U SALAH ...(BARIŞ İSTERSEN SAVAŞA HAZIR OL !) MUSTAFA KEMAL DER Kİ :"MİLLET HAYATI TEHLİKEYE GİRMEDİKÇE, SAVAŞ BİR CİNAYETTİR...."

YAHYA KEMAL DER Kİ : 26 AĞUSTOS 1922

ŞU KOPAN FIRTINA TÜRK ORDUSUDUR YA RABBİ

SENİN UĞRUNDA ÖLEN ORDU BUDUR YA RABBİ

TA Kİ YÜKSELSİN EZANLARLA MÜEYYET NAMIN

GALİB ET ÇÜNKÜ BU SON ORDUSUDUR, İSLAM' IN...

3 Ağustos 2019 /  HAC YOLU ve BÖLGELERİ İÇİN… Bence bütün İslam milletlerinin ortak yönetimi altında olmalı..Mevcut İslam Kalkïnma ve Ïşbirliği Teşkilatı gibi. Şimdiki ailenin gücü bu muhteşem ağırlığı kaldıramaz...Sadece bu iki şehrin özel statüsü olabilir. Gelirleri de fakir Müslümanların ve mültecilerin ihtiyaçları için değerlendirilebilir ....

SALİH ZENCİR’E VEFATININ 43. YILINDA RAHMETLER OLSUN. Kütahya Endüstri Meslek Lisesinde 1978-79 Öğretim Yılında öğrencimdi. Edebiyat Dersi için hazırladığı "Bozkurt" kapaklı ödevini hâlâ saklarım, evrakım arasındadır.. Mezun olup Azot Fabrikasında işe girmiş, Ülkü Ocakları başkan yardımcısı olmuştu. O çok gergin günlerde kendisiyle bir karşılaşmamızda çok atak davranmamasını tavsiye etmem üzerine başını hafif eğerek "Hocam, davamızın gereği ne ise onu yaparız." deyişini hüzünle hatırlarım.1980 yazında, Ramazan ayında, 12 Eylül ihtilalinden 10 hafta önce hem de oruçlu iken şehit etmelerini hiç unutmadık. Bizim nesil, bu nesil ve bir sonraki nesil çok farklı idi. Bilmem ki davasına bu ölçüde bağlı nesiller yine gelir mi ? İnşallah...Maya sağlamdır ama memleketin ve milletin ayarlarının bozulmaması çok önemlidir. Rahmetli benden 10 yaş küçükmüş.18 yaşındaymış. Aradan tam 43 yıl geçmiş. Hiç unutmadım. Bir Hoca için öğrencisinin şehadeti, çetin bir hatıradır. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.Yunus Emre'nin dediği gibi:

" Bu dünyada bir nesneye yanar içim, göynür özüm

 Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi.."

3 Ağustos 2022 /  İNŞALLAH İYİYE DOĞRU DA GİDERİZ BİR GÜN…Bankaların yıllık kârı 2022 Ağustos’undaki rakama göre 400 milyar liraya yakınmış. Bugünkü bir açıklamadan öğrendik. Bunca sıkıntı ortasında kâr edilebiliyormuş demek ki. Nasıl ? % 80'lerdeki resmî enflasyona rağmen %10'lardaki mevduattan mıdır ? Yani orta direğin eriyen mütevazı tasarruflarından mıdır ? Kredileri daha yüksek faizle vermelerinden midir ? KKMH (kur korumalı..) diye muhalefetin bile garip şekilde karşı çıktığı tasarrufu da kısmen koruyan hesaplar, büyük paralar yatıranlara belli bir sınırdan itibaren stopajlı / vergili olamaz mıydı ki ? 60 yıldır gazete okurduk, birkaç yıldır okunacak az şey kaldığı için bıraktık. Yakında tv kanallarını da bırakırsak şaşmayın. Sosyal medya da iyice magazinleşirse olur biter. Kafamız rahatlar kitaplarda teselli bulmaya devam ederiz. Akademisyenler hür ve cesur olmalıdırlar. Daha ötesini söylemem gerekmez. Doğru bildiğini cesaretle söyleyememek nedir ? "Ya susun ya hayır söyleyin" sözü nasıl unutulur ? Acaba Ticaret Bakanlığı iki ayrı dalda mı olmalıydı ?

1. İhracat Bakanlığı 2. İthalat Bakanlığı. 2022 Temmuz ayı ihracatının 18.6 milyar dolar olarak açıklanması, bütün zamanların aylık rekoru olarak sunuluyor. Memnuniyet verici fakat aynı ayın ithalat rakamını öğrenmek ödümüzü koparıyor ve pek de detaylı açıklanmıyor. Niye ve hangi değişik sebeplarla ? Halbuki millet âriftir ve biliyor.? Neredeyse % 40-50 daha fazla olduğunun, makasın nasıl kapanacağının yolları konusunda millet çok da bilgilendirilmiyor, Merakımızı mucip olmaktadır. Lüks ithalat mı azaltılmalı, tarıma dayalı olanlar mı ? Her ne hâl ise mütevazı bir vatandaş olarak bilmek ister ve hiç olmazsa rahmetli Erbakan'ın "denk bütçe realitesi"ne yaklaşıldığını görmek isterdim. Hayırlısı olsun inşallah.

3Ağustos 2022  / MEMNUNİYETİMDİR...Tam da ümidimi kesmiş, televizyon kanallarında hiçbir sohbet, açık oturum programı seyretmemeye kara vermişken, fikir değiştirerek bu akşam HaberTürk Kanalında Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un birlikte yönettiği ve Berhan Şimşek, Nagehan Alçı , Cem Küçük, Faruk Aksoy ve Enver Aysever'in katıldıkları programı zevkle seyredip dinlemekteyim. Türkçelerini, nezaketlerini, memlekete dair samimi endişelerini ifade ediş tarzlarını ve ince mizahlarını beğendim. Dikkat ettim aralarında akademisyen yoktu. İyi ki de yoktu. Bundan böyle onlar alanlarında konuşsunlar. İkide bir her konuya girip de unvanlarını yıpratmasınlar diye düşündüm. Galiba üslup ve Türkçelerini beğendiğim insanları, memleketin has fikir erbabını başka fikir adamlarını da zaman zaman dinlemeye devam edeceğim. Ekranlara nedense pek çıkarılmayan Taha Akyol'un, Beşir Ayvazoğlu'nun kulakları çınlasın. Rahmetli Peyami Safa'nın , Ahmet Kabaklı'nın, Banarlı'nın ruhları şad olsun. Fikir ve ilim adamlığı ince iştir, herkesin kârı değildir..."Dün mektebe gitmiş bugün üstad olayım" diyenler, her konuşma teklifine evet dememeli unvanlarını çok şey sanmamalıdırlar. Boşuna " Ağır ol da paşa desinler.." denilmemiştir.. Ağır takılalım. Kendimizi hafife aldırmayalım...

2 Ağustos 2020  · ATV'DE SEYRETTİĞİM "BABAM" FİLMİ,

bayram neşemi, sükûnetimi aldı götürdü; üzdü, düşündürdü, hislendirdi; mevcut hâllerimize şükretmemiz için binbir nimet ve çeşitli imkânlar içinde yaşadığımızı, tekrar hatırımıza getirdi.Demem o ki; altıncı sanat denilen sinema, çok önemli. Hele tiyatro eğitiminden geçenlerin, senaryonun önemini bilenlerin, edebiyat-felsefe-psikoloji üçlüsünü dengeli bir incelikle kullanabilenlerin hazırladığı, insan ruhuna nüfuz edebilen yapımlara daima ihtiyaç vardır. Karakter tahlilleri, "cemiyeti içinde ferd"in yaşadığı sıkıntılar ve çıkmazlar için çözüm yolları sadece "tıp"tan beklenemez. Onunla birlikte, insani problemlere aranılan çarelerin, akademik âlemin "interdisipliner / disiplinlerarası"dedikleri farklılı yorumlarla bulunabileceği kanaati yaygındır ve doğrudur.

2 Ağustos 2021  · KENDİ YAĞIMIZLA KAVRULMAK VARKEN dışa açıldık, elimizdeki güzellikleri mütevazı sade hayatımızı ne hâle getirdik...Memleketi yolgeçen hanına çevirdik, her gelen geçene bir de sevindik...Ata emaneti toprakları, ağacıyla, kuşuyla , kurduyla korumayı bilemedik, gereken tedbirleri layıkıyla alamadık ki bunlar oldu...Allah sonumuzu hayreylesin...

1 Ağustos 2015 / DÜNDEN YARINA DOĞRU Bu milletin yaşama azmini ve ebediyet tavrını bu atlarda görebiliriz.Yahya Kemal'in dediği gibi :

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden ,

Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden....

5 Ağustos 2016  / KOCASİNAN LİSESİ,1981-1989 ARASINDA GÖREV YAPTIĞIM, İstanbul-Bahçelievler'deki, çok değerli gençler ve öğretmenler tanıdığım bir eğitim yuvasıydı.. Ölenlere rahmet, kalanlara selam olsun....