On Yıl Önceden Bir Tespit Üzerinde Yeniden DENİDEN DÜŞÜNMEK

…17 Mayıs 2015 / Bugünkü Gaziantep mitinginde Demirtaş güzel bir ifade mi kullandı, bana mı öyle geldi:

Abone Ol

" ...Biz barışa hasret kaldık.. Dağlarımızda kurşun sesine değil kurt sesine hasret kaldık..."dedi sanki... Ses kayıtları malumdur.. Kendisine bazı çevreler "Türkmen" diyor, şaşırmam...Biz Kürt kardeşlerimizle bin yıldır akraba olduğumuzu söyleyip durmuyor muyuz ? Bir zamanlar rahmetli bir lider, Alpaslan TÜRKEŞ ; "Onlar ne kadar Kürtse biz de o kadar Kürdüz,biz ne kadar Türksek,onlar da o kadar Türktür ..." dememiş miydi ? Demokratik bir mücadele daima iyidir. Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu bin yıllık ebedi vatanımızda kimsenin burnu kanamamalıdır. Ezan, bayrak, vatan, millet birliği bozulmamalı,Türkçeyi herkes kadar güzel konuşan ve yazanlar daha müsamahakâr ve samimi barışsever olmalıdır. Türkiye yeni ufuklara büyüyerek, zenginleşerek, mazlumun güvencesi, zalimin korkulu rüyası olarak ulaşmalıdır... diye düşünenler az değildir. Herkesin siyasi kanaati kendine. Esas olan huzur ve ilim rehberliğinde yükselmedir...Hayırlısı olsun...

17 Mayıs 1991...Tam 34 yıl önce...Doktora tezimi savunduğum gün. Jüride, Allah rahmet eylesin, Prof.Dr. Kemal ERASLAN ve her zaman yardımını gördüğüm Prof.Dr. Emine Gürsoy Naskali hanım vardı. Aynı gün, aynı jüride Çapa'dan okul arkadaşım, ağabeyim Münir ERTEN bey de doktor olmuştu. Cuma günüydü. Tez danışmanım, ağabeyim, hocam Mertol Tulum...O zaman henüz "Doçent Dr." ve İ.Ü.Türkiyat Enstitüsü Müdürü... Ne zaman; "Çalışmalarımı göstermeye geleyim mi hocam ?" desem, daima olumlu cevapla davet ederdi ve saatlerce çalışırdık. Kendisine minnettarım. Edebiyatı seven bana, dil çalışmalarının çetinliğini, inceliklerini öğreten, iğneyle kuyu kazarcasına yazma metinlerin üzerine sabırla eğilen, rahmetli "Hocaların Hocası O. Şaik Gökyay'ın "Destursuz Bağa Girenler" kitabında yegâne iltifata mazhar olan Mertol Bey, "Tarihî Metin Çalışmalarında Usûl" ile bu sahanın inceliklerinin dersini verir. Fatih'in hocası ve XV. asrın nesir üstadı Sinan Paşa'nın Tazarrunâme ve Maarifnâme'sini hem esas metin olarak hem de günümüz Türkçesiyle neşreden hocamız, aynı usülle Tursun Bey'in Tarih-i Ebu'l-Feth'ini ve Elvan Çelebi'nin Name-i Kudsi'sini Seyyid Vehbi'nin Surnâme' sini Türkoloji dünyasına sunmuş, yüzlerce maddelik notlarla eserleri âdeta yoruma hazır hâle getirmiştir. "Emir Mustafa'nın 18.Yüzyıl İstanbul'u" kitabından başka , ve 16. asrın çingene hayatından , eşek hikâyelerinden, latifelerden oluşan Harnâme de başka yayını. Uzun yıllarını alan bir diğer eseri 17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı. Ayrıca, Osmanlı Türkçesine Giriş , Osmanlı Türkçesi Büyük El Sözlüğü ve Dil Tartışmalarında Gerçekler adlı eserleri erbabınca malumdur... Lisans döneminde de Osmanlıca derslerimize gelen, Rumeli kökenli ve müftü torunu 1940 Ayvalık doğumlu hocam Prof.Dr. Mertol Tulum Beye şükranlarımı arz ediyor, sağlık ve afiyetler diliyorum. 1974 sonunda rahmetli hocam Prof. Dr. N. Hacıeminoğlu'nun açık desteği ve teşviki ile girdiğim lisans üstü eğitimde ilk danışmanım da yine rahmetli hocalarımızdan Prof.Dr.Faruk K. Timurtaş idi. Edebiyata ilgim, bazı acemiliklerim ve meslek hayatımın dağdağaları içinde sürüncemede kalan, 10 yıl kadar geciken doktoramın tamamlanmasında 6-7 yıl boyunca rehberlik yapan, 100 000 (yüz bin) fiş hazırlatan, bunları sözlük için tasnif ettiren, 440 sayfalık yazmanın çevriyazılı metni ve ayrıntılı sözlüğü ile gramer ve imla özelliklerini ortaya koymaya kadar uzanan çetin doktora tezimde beni yetiştiren Mertol beyi daima üstadım olarak gördüm. Öğrencilerime onu örnek gösterdim. Çünkü "vefa", sadece İstanbul'da bir semtin adı değildir... Gençlere ve lisans üstü yolundakilere hararetle tavsiye ederim efendim...

Mayıs 2016 / CNN-TÜRK ve HABER-TÜRK Televizyon kanallarında konuşanlar, iki profesör hariç hiç muhtevalı konuşamadılar. Hele bir genç avukat sanki ömrü boyunca dergi bile okumadan, şık kıyafetiyle kaşlarını kaldırarak üst perdeden konuşmaya gelmiş...Kendi kendini zor duruma,sıkıntıya sevketti. (düşürdü dememek için ) ...Hepsinin işleri zor. Kültürsüz, kitapsız, hazırlıksız,belgesiz iddia olmaz.

Nerede Kabaklılar, Arvasiler, Turan Yazganlar, Kafesoğlular, Osman Turanlar, Sedengeçtiler, A.Oktay Günerler, Ercilasunlar, Ayvaz Gökdemirler, Hacıeminoğlular, Taha Akyollar, Sadi Somuncuoğlular, Deliormanlar, Yavuz Bülentler... Ve ismini sayamayacağım,konuşmaları ve eserleriyle saygı uyandıranlar...Vah memleketim vah....

Benim haber proğramları seyretmemem lazım... Allah bu millete kültürlü, bilgili, hitabeti ve Türkçesi düzgün güven uyandıran projeler sahibi siyasetçiler nasip etsin

Mayıs 2019/ 100 YIL ÖNCE,TAM DA BUGÜN GÜZEL İZMİR YUNANLILARCA İŞGALE UĞRAR. KORDON BOYU PALİKARYA(Yunan askerleri, Efsunlar) İLE DOLUDUR.

Gayri müslimler sevinç içinde bayram etmekte, cicili bicili elbiseler içindeki Rum kızları Yunan askerlerine çiçek sunmaktadır. Hasan Tahsin ilk kurşunu sıkar ve şehit edilir.Tam kırk ay sonra, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın komutasındaki Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de İzmir'e girip Türk bayrağını göndere çekmesiyle,geldikleri gibi giderler.Ancak Batı Anadolu perişan olmuştur. İzmir ateşler içinde yanmaktadır.100 sene önceyi unutmayalım ki 100 sene 1000 sene sonramız olsun. Bize bu vatanı emanet edenlerin ruhu şad olsun.. Kemalettin Kamu’nun “İzmir’e Tahassür” şiiri İzmir'den içerilere göçen Türk ailelerinden birinin küçük kızının dilinden şair tarafından kaleme alınmış çok beğendiğim ve her okuyuşumda duygulandığım güzel bir şiirdir..."İzmir'in dağlarında" ebediyyen Turan çiçekleri açmaya devam edecek ve "altın güneş" orada sırmalar saçarken şehit ruhlarına hediye ettiğimiz Fatihalar ve dualarımız Arş'a yükselecektir inşallah..

Mayıs 2021 / Nasıl bir dil ki güzelim Türkçe, iki satır bile gözlerimizi yaşartmaya yetiyor. Dualı bir dil midir nedir ? Anlayamadım gitti ..Var bir sırrı bu dilin. Anlamak istiyorsanız, Türkçenin Sırları'na koşun...

15 Mayıs 2023 SEÇİMLERİNDE

AZİZ MİLLETİMİZİN VERDİĞİ MESAJLARDAN BAZILARI

* Türk milliyetçiliği daima diri kalacaktır. Şimdilik oy nispeti en az %33’tür…

* Türkiye'de sade ve samimi bir Müslümanlık ebediyen yaşayacaktır.

* Türkiye'nin seviyeli Sosyal Demokratlara ihtiyacı vardır.

* Bölücülük karşısında kaşlarımız daima çatıktır. Çünkü biz bin yıldır akrabayız.

* Liderler yorulunca kenara çekilmelidirler. Zorla güzellik olmaz.

* Plansız ve projesiz siyaset olamaz. Yenilikler şarttır.

* Gençlik, eğitim ve ekonomi, “aş-iş-eş meselesi” asla hafife alınamaz.

* Bu millet demagojilere aldanmaz. Çünkü feraset sahibidir.

* Savunma sanayii son derce önemlidir. İstiklal, istikbal demektir.

* Ailenin ve ahlaki değerlerin korunması çook çok önemlidir.

Mayıs 2023 / TERCÜMELER ÖNEMLİDİR...Geçen dört gün içinde bir zamanların 1001 Temel Eser dizisinden tercüme dört kitap okudum ve çok gerildim Son yüzyılın tarihi, siyasi gelişmeleri ne kadar canımızı yakmış ve neler kaybettirmiş milletimize. Elin oğlu bizim zaaf ve meziyetlerimizi bizden daha iyi tahlil ediyor. Tarih felsefesi yapılmadan, hayatımızı tefekküre tabi tutmadan sürekli atılımlar yapmak ve yenilenerek devam etmek mümkün değildir. Allah şaşırtmasın ve milletimizi gafiller, hainler ve tembeller eline bırakmasın.

Mayıs 2018 / Değerli sınıf arkadaşım, hemşehrim ve 50 yıldır ülküdaşım

Ahmet KORKMAZ Bey'in vefatını derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Ölüm kartalı bizim neslin üzerine de kanatlarını gerdi.Her ne kadar Yunus misali "Âşıklar ölmez." desek de hakikat bu.Onunla Eylül 1968'de Çapa Yüksek Öğretmen Okulunda başlayan arkadaşlığımız binbir hatırayla doludur..Felek yarım asır içinde bizi gurbetten gurbete düşürdü, adeta yıllarca "vatan ber-dûş" olduk ...Son zamanlarda ancak telefonlarla hâlleşiyorduk, bir de bu yalan-sanal âlemde o beni ben onu karşılıklı davet edip duruyorduk. Dünya gözüyle görüşemedik, sohbetler o tarafa kaldı..Anahtar bizde değil...Üzüntüm, kederim, hüznüm, yalnızlık hissim buralara sığmaz...Ne kadar şakalaşırdık..Hiç kızmazdı..Güzel gülerdi, ciddi, heybetli bir adamdı, korkusuzdu, samimiydı, şaka kaldırırdı..Ne anlatayım ki..Sınıf arkadaşlığını bilen bilir..Emir, Büyük Yer'den...Mekânı cennet olsun. Ailesine, çocuklarına , torunlarına, akrabalarına ve arkadaşlarına sabr-ı cemil niyaz ediyor, ruhuna Fatihalar gönderiyorum..

"Evvel giden ahbaba selam olsun...

Mayıs 2016 / Büyüme çağında çocukların çayır çimen kadar iyi yetişmiş, sözünü tartarak söyleyen ince ruhlu, hassas, bilgili ve tecrübeli büyüklere ihtiyacı vardır..

Para her şey değildir..Hatta hiçbir şeydir..Tecrübeyle sabittir. Öğrenmek için yeni tecrübeler pahalıya mal olur.Geriye dönüşsüz riskli bir denemedir..Ani ve istişaresiz kararlar, bazan ömür boyu pişmanlıklar getirir..Allah kibre kaptırmasın ve elalemin projelerine oyuncak yapmasın...

13 Mayıs 2020Türkiye'nin değişmeyen ve değişmeyecek olan en önemli davası;

"adam olmak, şahsiyet olmak davasıdır. Gerisi tefeffuattır. Adam yetiştiremezsek hâlimiz yamandır. Çünkü yollar haramilerle/haydutlarla/tilkilerle dolu...Çocuklarımız bir iki kelime oyunuyla faka basıyorlar..Bazen zekâ, hileye mağlup olabiliyor..Tecrübe hepsinden üstündür. Yaşadığı için bilir..Oyuna gelmez..Kırılan bardaklar eski hâline gelemez.."

Mayıs 2018 / Rahmetli Niyazi Bey'in ilk kitaplarından biri olan VAROLMAK KAVGASI'nı 46 yıl önce 22 yaşında bir genç olarak gözyaşları içinde okuduğumda, Yozgat'ın 1974' te nüfusu ancak üç bin kadar olan Çekerek ilçesindeki 100-150 mevcutlu küçücük fakat sevimli Lisesine, Kütahya'dan alınarak güya sürgüne gönderilmiş mahzun ve fakat enerji dolu, idealist bir Edebiyat Öğretmeniydim..Niyazi Beyin kitapları oradaki günlerimde yalnızlığıma ortak olan teselli kaynaklarım arasındaydı.Yıllar sonra, üç çocuk babası tecrübeli bir öğretmen olarak, dokuz yılda dokuz okul gezdirilmiş, muhtıra ve ihtilal yıllarının mahsulü bir yorgunlukla İstanbul'a döndüğümüzde kendisini bizzat tanımak ve dinlemek imkânını da bulmuştuk. Felsefe doktorasını Almanya'da yapmış, Türkiye'de "Fahri doktora"ya ihtiyacı olmayan bir tevazu ve mahviyetkârlıkla kitaplarını yazmaya devam etmişti.15 yıl kadar önce yine ciddi bir rahatsızlığında, Gazi Altun Bey'le Kadırga'daki fakirhanesinde ziyaretine gittiğimizde solgun ve mütebessim çehresiyle bizi karşılamış ve çay eşliğinde sohbetimize katılmıştı.En son görüşmemiz, galiba 5 yıl önce İSAM'da olmuştu. O zamanlar Yalova Belediye'sinin desteğiyle çıkan TÜRK DÜŞÜNCESİ Dergisi için kendisiyle; Sait Başer, Şemsettin Şeker, Aybike Şeker ve benim bulunduğum samimi sohbet içinde bir kaç saat süren muhtevalı bir mülakat yapmıştık. Son on yılda bütün Türkiye'de okunan ve beğenilen, yakın tarihimizle ilgili romanları neşredilmişti : Çanakkale Mahşeri, Yemen âh Yemen, Kanije... Eserleri hakkında lisans ve yüksek lisans çalışmaları yaptırdık, inşallah ömrümüz vefa ederse başka tezler de yaptıracağız. Muhtelif gazete ve dergilerde yayınlanmış kitap hâline gelecek yüzlerce yazısı var. Rahmetli Niyazi Bey eminim ki önümüzdeki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır. Tıpkı; Peyami Safa, Tarık Buğra, Samiha Ayverdi, Kemal Tahir, Nurettin Topçu, Nihal Atsız, Cemil Meriç, Erol Güngör ve Ahmet Kabaklı gibi..

Mayıs 2020 / BEŞ YIL ÖNCEDEN BİR HATIRA...Teşekkürlerimizle efendim..

Bir Hocanın 50 yıl sonra, öğretmen, genel müdür, şirket mensubu, sanatçı, araştırmacı, yönetici, profesör, albay, vali, milletvekili, bakan...gibi mesleklere mensup, vatana hizmet yolunda çalışan değeri hiç eksilmeyen öğrencilerinden vefa ve takdir görmesi ne güzeldir. İnşallah yıllar içinde siz de sonraki nesillerden vefalar bulursunuz.. El öpenleriniz çok olsun. Sağlık içinde yaşayın inşallah..

İnsan beyni ve sinir sistemini germeye gelmez. Şartları zorlamak da tehlikelidir. Allah, asabiyetten ve gerginliklerden korusun.Bu dünyayı gözünde büyüten ve kafasında kırk tilki dolaşanlarla aşık atmaktan Allah korusun. Sade ve alçakgönüllü olanlar pişman olmaz. Üst perdeden uçanların kanatlarının kırılması ve yere çakılması yaman olur. Allah korusun.Yarım asırdır denenmiştir. Tecrübeyle sabittir. Kibirden Allah'a sığınır ve secdeye varırım.Yanlıştan geri dönmek fazilettir. Oyuna gelmemek ve nefsin aldatmalarına kapılmamak lazımdır.Cahilleri, âlim ve arif sayanların uyarması da fayda getirmez..İş işten geçer.. Akıllı olmak da yetmez, tecrübe esastır. İstişaresiz yaşayanlar ve zekâlarını çok şey zannedenler, mahçubiyet de öğrenmemişlerse nefisleri onları yerden yere vurur ama ne fayda. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Son pişmanlık fayda vermez. Dün kara dedigine bugün ak diyenin yarını risk altındadır. Iradesini başkasına kaptıranlar ve küçük menfaatlere kapılanların pişmanlıklarıyla doludur tarihin kara sayfaları. Hayatta ciddi başarıları olmayanların en tehlikeli yönü, zeki kimseleri küçük hilelerle yanıltmak ve arkalarından gülmektir. Hayat, tilki iltifatlarına kanıp ağzındaki kendi emeginin has peynirini kaptıranların hikâyeleriyle doludur. Allah şaşırtmasın ve ķimseyi ana baba duasından ayırmasın. İnme yahut felç genç yaşlı dinlemez. Allah'tan korkmalı...