TÜ...NKÜ...

Bu yazımı biraz üzüntü, biraz hasetlikle yazıyorum. Üzüntülüyüm çünkü TÜ, milli değerleri sahiplenme konusunda bizim NKÜ' yü geçmiş… Haset ediyorum çünkü NKÜ, birçok konuda TÜ' ye göre yerinde saymaya devam ediyor. TÜ dediğim Trakya Üniversitesi…(Edirne) NKÜ de Namık Kemal Üniversitesimiz... (Tekirdağ) Her ikisinin başında birer rektör var. Her iki üniversite muazzam bir bütçeye sahip… Biri her daim Balkanları ve Türk dünyasını kucaklama peşinde… Biri kendi kabuğunda var-yok görüntüsü vermeye devam ediyor. Gazetemizin resmi sitesinde yayınlanan TÜ' ye ait iki haber üzüntü ve haset kaynağım oldu. Haber spotları şöyle: Süleymanpaşa`da… Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuarı Balkan Senfoni Orkestrası, Süleymanpaşalılara unutulmaz bir gece yaşattı.” Edirne`de... Baharın müjdecisi Nevruz Bayramı, Trakya Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı desteğiyle Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu tarafından düzenlenen programla coşkulu bir şekilde kutlandı.” İki etkinlik de Edirne`ye ait... İki etkinliğin de sahibi Trakya Üniversitesi. NKÜ imzası nerede diye üzülmeyelim mi, haset etmeyelim mi? Kanımca, NKÜ Rektörü yapılanların takipçisi olmuştur ancak, yap(a)madığından dolayı da acaba yüreği cızz etmekte midir? Trakya Üniversitesi bir taraftan Evladı Fatihan diyarı Balkanları kucaklarken, bir taraftan da Türklerin Ergenekon'dan çıkışını kutlamaktan çekinmemektedir. Çünkü bu işler doğrudan milli şuurla ilgili olup vehimlerden sıyrılmakla mümkün olabilen cesur adımlardır. Düşünelim... Her iki rektörün bağlı olduğu yer Cumhurbaşkanlığı makamı, tabiri caizse ipleri R. Tayyip Erdoğan'ın elinde ama biri, milli değerleri yaşatmak peşinde koşarken biri de sessiz, sakin, duragan olmayı yeğlemektedir. Bu noktada sormak gerek: Tekirdağ neden hep gerilerdedir, buna müstahak mıyız? Değerli okurlarım; atın her zaman sahibine göre kişnediği gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkmış durumda… Öyle ise diyorum; söz konusu milli değerler olduğunda bu pasifliğimizi kendimize hiç bir zaman reva görmemeliyiz. Neden iyi temsil edilmediğimizi, neden kapalı kutu olmaya devam ettiğimizi aslında sorgulamak gerektir. Bunu başardığımız gün emin olalım ki at sahibine göre hareket edecektir. 21 Mart, bilindiği üzere Türk milletinin milli bayramı... 200 milyonluk Türk coğrafyasında her yıl büyük coşkularla kutlanıyor. Adına; Ergenekon Bayramı, Oğuz Bayramı, Yeni Gün veya Nevruz Bayramı denilmekte... Daha düne kadar devletin üst kademesi bir araya gelir örste demir döverlerdi. İsteriz ki bizim üniversitemiz de birçok olaya imza atsın, birçok etkinliğe öncülük etsin… En önemlisi de bölücü unsurların elinde bölme amaçlı kullanılan Nevruz'a biz sahip çıkalım. Bunun öncüsü kim olmalı, hangi kurumdan beklemeliyiz bu hamleleri? Okullarımız, STK` larımız, ama öncelikle ve özellikle üniversitelerimizden. Maalesef NKÜ bu yıl sınıfta kalmıştır.