26 Ocak' dan sonra 24 Temmuz' da yine bir kırılma yaşandı.

Sn. Albayrak, davet ettiği gazetecilerin bir kısmı ile Yeni belediye binasında basın toplantısı yapacakmış. Sonra davet almayan gazeteciler, aynı bina önünde farklı bir basın toplantısı yapacaklarını duyurunca Sn. Albayrak toplantıyı tatil etmiş. Bunlar sosyal medyaya yansıyan haberlerden mürekkep bilgiler. Tecelliye bakın ki, basınla Kadir Albayrak arasında yaşanan ilk kırılma noktası 26 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü' nde yaşanmıştı. Şimdi bu kez 24 Temmuz Dünya Gazeteciler gününde benzeri bir karışıklık daha yaşanıyor. Kamunun olduğu yerde basın mutlaka var ve biz bunu kendimizden soyutlayamayız. 24 Temmuz Dünya Gazeteciler Günüdür. Öncelikle ifade edeyim ki, Albayrak evvel emirden beri çok sevdiğim bir kişidir ve dost olarak da büyüğümdür. Olup bitenler bizleri gerçekten üzmekte... Albayrak' a; etik olmayan, "Yandaş Gazeteler" imajının benzerini Tekirdağ' da peydahlamaktan niye ısrar ettiğini aşağıdaki gibi sormak istiyorum: "Benden Olan Gazeteciler" "Benden Olmayan Gazeteciler" İkilemini neden başlattınız, bu davranış biçimi nereye kadar sür - git devam edecektir? Sn. Albayrak. Siz o makamda sadece kendi zatınızı, kendi şahsınızı temsil etmiş olsanız; küsün, darılın, kızın, makama kabul edin, etmeyin. Bunların tümü size serbesttir. Ama siz bundan çok farklı olarak öncelikle bir kamu kurumunu temsil ediyorsunuz. Ayrıca CHP veya sosyal demokrat CHP adına oraya halkın oylarıyla seçilip geldiniz, dolayısıyla siz CHP adına CHP felsefesini temsilen de o makamda bulunmaktasınız. Veya kısaca; -Şahsınızı, -Kamu Kurumunu, -CHP inanç ve felsefesini, Temsil noktasında 3 farklı kişiliği de aynı anda temsil etmekle yükümlüsünüz. Vatandaş size baktığı zaman kendini sizde görmek ister. CHP' li camia size baktığı zaman partisinin fikir, inanç ve ilkelerini sizde görmek ister. Yakınlarınız size baktığı zaman arkadaşlığını, abiliğini, babalığını, komşuluğunu sizde görmek ister. Ve. Siz şahıs olarak tümüne birden eşitlikçi, yaklaşımcı, halkçı konumda olmak zorundasınız. Değerli başkan; size ne akıl verecek, ne yol gösterecek noktadayım. Ancak izliyor, görüyor ve fark ediyorum ki bu gidişat gerçekten üzücü... Bizatihi gönül koyduğunuz gazetecilerle illa ki doğrudan bir rabıta içinde olmanız gerekmez, bu işi yapacak memurlarınız, basın adına hareket eden görevli kişileriniz var. Basınla aranızın limoni oluşundan başta basın olmak üzere sırayla; halkımız, partili camianız ve yakın çevreniz -Eminim- memnun değil. O sebeple; Mehmet oğlu Kadir Albayrak şahsen dilediği kişi ve kişilerle küs, kırgın, dargın olsa da Belediye Başkanı kadir Albayrak' ın böyle bir şansı, böyle bir lüksü yok. Yazımın başlığını böyle bir maksat çerçevesinde belirledim. Her şeye rağmen Siz İlimizin ve 1 milyon 5 bin insanımızın "Şehr-ül emini" konumundasınız. Biz darılacağız, biz küseceğiz ama sen küsmeyecek, darılmayacaksın. Değerli Başkan, hepimiz makamlarda ve dünyada emanetçiyiz. Baki olan dostluklar ve arkadaşlıklardır. Saygılarımla.