9 Aralık'ta yazdığım Kimliğini arayan kent Tekirdağ (Süleymanpaşa)” başlıklı köşe yazımı inceleyen AK Parti Süleymanpaşa İlçe Başkanı Cüneyt Yüksel yazının içeriklerine göre söyleyeceklerinin olduğunu belirterek röportaj talebinde bulundu. Başkan Cüneyt Yüksel Beye hassasiyetinden dolayı huzurda teşekkür etmek istiyorum, şehrin gelişmesinde emek harcayan, kafa yoran halkın söylediklerini dikkate alan bir siyaset anlayışı kentimize mutlaka olumlu katkılar sağlayacaktır. Tüm siyasetçilerimizin de bu hassasiyeti örnek alması ümidiyle sorularımıza başlıyoruz   -Sayın Başkan söz konusu yazımda, Tekirdağ ne sanayi ne de tarım kenti olabildi, demiştim. Buna yerel bir siyasetçi olarak yaklaşımınız nasıldır? -Yazınızı okuduğumda farklı nüanslar yakaladım, ilginç de geldi, özellikle yerel seçimlerden sonra böyle bir yazının yazılması kent kimliğinin yaratılmasıyla alakalı bir tezimiz var. İktidar partisi olarak kente kimlik katacak birçok projeler sahaya sunuldu ama maalesef CHP kanadından gerekli desteği alamadık. Bunun en bariz örneği TORSAB idi. Bu sanayi kuruluşunda 10 binin üzerinde hemşerimizin çalışacağı bir organize sanayi bölgesi çalışmamız vardı. Tekirdağ Süleymanpaşa İlçemizde sabah erken saatlerde kalkanlar bilir; Muratlı, Çorlu, Çerkezköy hattına ciddi anlamda personel taşıyan servisleri görürsünüz, bizim buradaki hemşerilerimizin iyi maaşla kalifiye olarak çalışabilecekleri Valiliğimiz ile Ticaret Odasının da katkılarıyla bir proje yürütüldü. Eğer bu proje başarılı olabilseydi yani CHP zihniyeti konuya müdahil olmasaydı binlerce insanımız Süleymanpaşa ilçesinde istihdam edilecek ve beraberinde güzel çevreci bir sanayi kenti olacaktık. Maalesef bu proje rafa kaldırıldı ama biz pes etmiyoruz çeşitli girişimlerimiz var. Hemşerilerimizin 8 Saat mesai haricinde sevdiklerine ayıracağı zamanının 3-4 saatini yollarda heba etmesine gönlümüz razı değil. Asgari ücretle buradan Çorlu'ya, Çerkezköy'e, Muratlı'ya gideceğine daha iyi şartlarda Süleymanpaşa' da istihdam edilmelerinden yanayız. Bu konuyla alakalı olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz ve elimizden ne geliyorsa yapacağız. Tarım konusuna gelince Süleymanpaşa İlçemizde 620 bin dönüm tarım arazimiz var fakat kayıtlarda işlenebilir arazi 700 bin dönüm gözüküyor. Aradaki fark sınır kayıplarıdır. 620 bin dönüm arazi içerisinde alternatif tarım yapmalıyız/yapabilmeliyiz. Bu konuyla ilgili AK Parti iktidarı güzel çalışmalar yapıyor. Tarım İl Müdürlüklerinde tarımı ve hayvancılığı destekleme rehberinden bunu görebilirsiniz. Bu çalışma da bize ait... Alternatif ürünlerle ilgili en son yaptığımız çalışma seracılığa ve hayvancılığa özendirmekle alakalıdır. Trakya toprakları verimlidir. Ama maalesef alternatif ürünlere yönelmiyoruz. Buğdayla yatıp ayçiçeği ile kalkar hale gelmişiz. Yılın 40-45 günü çalışarak 12 ayı idame ettiren bir sistemin içinde bocalıyoruz. Bir de tarlaların miras yoluyla bölüne-bölüne kişi başı ortalama 50 dönümün altına düştüğü zaman para kazanamaz hale geliyor çiftçimiz. Parçalı tarlada yakıt maliyetleri de had safhaya gelmiş durumda... Dolayısıyla verilen desteklemelerle ve alternatif ürünlerle çiftçimize destek olmak istiyoruz. Buna inanıyorum ve bu doğrultuda ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Kirazla ilgili çalışmalarımız mevcut, Bağcılık Araştırma Merkezi sağ olsun bu konuya el attı. Kendi kirazımızı kendi anacımızdan ürettiğimiz kirazımızda iki türlü hastalıktan yana sıkıntımız var; ziraat mühendisi değilim, ama bu konuyu o kadar fazla inceledik ki sonunda konuya hâkim olduk. Biri; Dal kanseri ile sıkıntımız, ikincisi ise Kapnotis denen iç kurdu diyebileceğimiz bir sıkıntımız var. Bu iki konudan dolayı bölgede kiraz yetiştiriciliği zorlaşıyor. Bunlar, Bağcılık Araştırma Merkezi doku laboratuarında giderilme çalışmaları yapılıyor, dolayısı ile hastalıklardan arındırılmış kiraz üretimine yani meyveciliğe önem veriyoruz. Diğer bir konumuz seracılık üzerinedir. Tarım İl Müdürlüğümüz bu konuyla alakalı özendirici amaçlı olarak ciddi çalışmalar yapıyor. Biz de pazarlama konusunda katkı sağlamaya çalışıyoruz. Pazarcılar Odası Başkanımız Sn. Sami Kayın ile geçen hafta bir görüşme yaptık. Sera ile ilgili çalışmalarımızda pazarlama noktasında köylümüze destek olur musunuz? Dedik. O da seve -seve destek olacağını söyledi. Hatta bu konuyla alakalı önümüzdeki haftalarda bir toplantı düzenleyerek, Tarım il müdürlüğü, Pazarcılar Odası ve köydeki temsilcilerimiz bir araya gelip devletimizin sağladığı desteklerden bahsedeceğiz. Gelin Seracılık yapın diyeceğiz, yılda 4 defa üretim yapılabiliyor seralarda. 1 dönüm, 5 dönüm her neyse arazide yapacağınız seracılıktan çok ciddi ürün alınabiliyor. Çok da iş gücü istemeyen para kazandığınızda iş gücü takviyesi yapabileceğiniz bir sistem olacak. Eğer biz bunu başarabilirsek yani alternatif ürünlere yönlendirebilirsek çiftçimizin gelir seviyesini daha da yükseltmiş olacağız. Bu konuyla alakalı Ziraat Bankası olmak üzere bir sürü alternatif desteklerimiz var. NKÜ Ziraat Fakültesi Dekanımız ile de görüşmelerimiz oldu ve çiftçimiz için gereken her türlü çalışmayı yapmaya hazırlar. El birliğiyle kurumlarımız ve iktidar partisi olarak bizler uyumlu ve kararlı bir çalışma içerisindeyiz. Hazırlanan bu projelerle göreceksiniz bir kaç yıl sonra alternatif ürünlerde Süleymanpaşa bir çiftçi kenti olacaktır. -Sayın Başkan çok güzel bir tablo çizdiniz fakat yine bir eksiğimiz var Tarım Ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu maalesef bölgemizde, daha doğrusu Trakya da yok. Bildiğiniz gibi bu kurum çiftçimize ciddi şekilde AB Fonları dahil olmak üzere desteklemelerde bulunuyor. Bu kurumu bölgemize kazandırmak için bir çalışmanız var mı? -Bu kurumun Trakya'da kurulması için çalışıyoruz. AB Fonlarından bizim çiftçimizin de yararlanabilmesi için bu kuruma ihtiyacımız var. Bu çalışmayı rapor halinde hazırlıyoruz. Neden ihtiyacımız var, hangi yönlerden faydalanabiliriz şeklinde hazırlanan raporu yılbaşından sonra İl başkanlığımızın onayına sunacağız, il başkanlığımız da milletvekillerimize konuyu teslim edeceklerdir. Tekirdağ bölgede tek büyük şehir ve bu kurumun neden kurulması gerektiğini yetkili kurumlarımıza iyi anlatmamız gerekiyor. Profesyonel bir çalışma ile bu konu üzerindeyiz, olur da bu kurumu bölgemize kazandırırsak faydasını kısa zamanda göreceğimize inanıyorum. -Vatandaş ile devlet arasında köprü olmayı başarabiliyor musunuz? -Aslında siyasi partilerin görevi budur. Biz iktidar partisiyiz. Vatandaşın sıkıntılarını genel merkeze ve hükümete iletmekle mükellefiz. Sıkıntıları çözecek mekanizmayı işletmek il ve ilçe teşkilatlarınındır. Ben şuna gönülden inanıyorum: AK Parti teşkilatları gerçek anlamda vatandaş ile devlet arasında köprü olmaya çalışıyor. Bizim büyüklerimizden gördüğümüz vatandaşların sıkıntılarını çözüm önerileriyle birlikte Ankara'ya taşımak. Bizler bu işi başardığımıza inanıyoruz. Şu da bir gerçek: Teşkilatların sahaya inmeleri gerekiyor. Siz halkı samimi bir şekilde dinliyorsanız sorunlara hâkim olabiliyorsunuz demektir. Bütün mesele halkla bir bütün olmakta... Halkımız bu konuda o kadar samimi ki, çözüm önerilerini de kendileri sunuyor. Samimiyetimle söylüyorum: Halkımızın isteklerini karşılamak için çok çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. -Yerel seçimlerin üzerinden neredeyse bir yıl geçecek belediyenin çalışmalarını, faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? -Hangi faaliyet?... Dumansız Sanayi Bölgesini bir araştırın, o bölgede sadece depoculuk yapılıyor. Ben yatırım yapmak, fabrika kurmak istiyorum dediğinizde yapamıyorsunuz! Nedeni ise Büyükşehir'in almış olduğu bir karardır. Tarıma gelelim; biz her ay düzenli olarak önergeler veriyoruz. Şu anda belediyelerin tarımı destekleyecek o kadar fazla alanları var ki yeter ki ön açmak istesinler. Yukarıda bahsettiğim konuları bize kalmadan Büyükşehir Belediye Başkanlığı çok farklı yerlere taşıyabilir, her türlü desteği sağlayabilir. Hadi bunları geçtik Süleymanpaşa'nın tamamı tarımsal alandır aslında... Yeni Sanayi veya 100. Yıl'a gittiğinizde çeltik ekebilirsiniz, çeltiğin ihtiyacı su ve toprak değil mi? Yani oraları çamur deryası olmuş durumda… Şartlar hazır, gidelim ekelim! Belediye sayesinde bizim kimliğimiz oluştu aslında, şuan tarım kentiyiz. Hürriyet, Çınarlı, Değirmenaltı… Altınova'yı zaten hiç söylemiyorum. Allah vatandaşımıza sabır ve dayanma gücü versin. Bir yerde bir kazı yapılıyorsa kademeli yaparsın… Kazarsın kapatırsın, diğer yere geçer yine kazar ve kapatırsın. Aynı anda bütün her yerde kazı olur mu? Bunu bir program dâhilinde yürütemez misiniz? Vatandaşımızın Süleymanpaşa'da düzgün yürüyeceği, ayağını çamura basmayacağı bir yer yok. Bu nasıl bir belediyecilik anlayışıdır? Büyükşehir belediyeciliği anlamında sizleri diğer büyükşehirlere götüreyim. Sosyal anlamda, yapı anlamında, yol, kaldırım anlamında köy yollarına bakalım birlikte inceleyelim. Belediyecilik farklı bir iş… Ayrıca buradaki köy ziyaretlerine de götüreyim. Köylere çamurdan girme şansınız yok. Sonuç olarak bir 4 sene daha biz bunu çekeceğiz ama 4 üncü seneden sonra bu böyle olmayacak. Süleymanpaşa'nın acilen projelere, imar düzenlemesine ihtiyacı var. Aydoğdu, Yavuz ve Çınarlı Mahalleleri kentsel dönüşüme girmeli. Allah korusun oralarda bir felaket olsa iki araba yan yana geçemeyecek kadar kötü durumdalar. Biz parti olarak önergelerimizi bu doğrultuda vereceğiz. Çok acil, imarlarda düzenleme yapılması gerekiyor, imara açık olan alanların tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor, yatırımcıyı tekrardan bu alanlara sevk etmek gerekiyor, eski binalardan vatandaşı kurtarıp yeni binalara yönlendirmek gerekiyor, eski yapıların çok acil kentsel dönüşüme ihtiyacı var... Yani belediyeler oturacak, önceliklerini belirleyecek, daire başkanları raporlarını hazırlayacak, diğer ilçe belediyeleri de buna destek olacak ve bütün siyasiler de parti gözetmeksizin doğru yapılan her şeyin arkasında olacak. Tekirdağ bir şekilde şekillenecek kendi kimliğini kazanacak. Şu anda bunu yapabilecek en güzel bütçe de büyükşehirde var. Zaten devlette gerekli imkânları sağlıyor, projeleri destekliyor. Devlet sizin önünüzü açıyor, yeter ki siz vatandaşı mutlu edecek projeler getirin. Bizde bunu arkasında olalım. -Sayın Eşkinat' ın basına deklare ettiği iki büyük proje var; biri Sahil Projesi, diğeri Meydan Projesi… Bu konuda ne söylemek istersiniz? -Ak Parti'nin projelerini yapmaya çalışıyorlar. Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Mustafa Yel'in projelerini alın şuan yapılmaya çalışılan projelerin onlardan esinlenildiğini görürsünüz. Tekirdağ için ne yapılıyorsa biz arkasındayız, sıkıntı yok. Ama bunun bir program dâhilinde insanları üzmeden, kırmadan, gönül alarak halkın geneline fayda sağlayacak bütün projelerin arkasındayız. Biz iş yapıyoruz diye her tarafı yıkıp döküyorsanız Altınova'daki gibi kusura bakmayın biz bunun ne arkasında ne de yanında oluruz. Sahil projesi şuan avam proje kapsamında… Uygulamaya dönük projeye dönüştüğünde bunu ayrıca değerlendireceğiz. Tabi bence öncelikler belirlenmeli şehir içi trafik ve otopark konuları ele alınmalı. -Demirli Çöplüğü katı atık bertaraf tesisi olarak hizmete girmişti şuan vahşi depolama alanı olarak kullanılıyor. Bu konuyu takip ediyor musunuz? -2004 Yılında AK Parti belediyesi döneminde hükümetimiz tarafından katı atık bertaraf tesisi yapılması şartıyla o bölgede 2005-2006 yıllarında arazi tahsisi yapılıyor. Ahmet Aygün döneminde güzel bir hafriyat yapılıyor, hafriyatın altına izolasyon yapılıyor, gelen çöplerin ayrıştırılması için bina yapılıyor... Velhasıl, AK Parti belediyesi güzel bir Katı Atık Bertaraf tesisi kurdu orada… Katı Atık Bertaraf Sistemini de burada bilmeyenler için anlatalım: Ayrıştırılmış çöpü (Plastik, Cam, Kağıt vb.) izolasyonu yapılmış hafriyat alanına kademeli olarak yayarsınız, havalandırma bacalarını koyarsınız, daha sonra üzerini toprakla kapatırsınız, ağaçları ekerseniz, orası orman arazisi gibi olur. Havalandırma bacalarıyla toprak altındaki gazın tahliyesini yaparsınız, suları da arıtırsınız. 2009 seçimlerinden sonra burası Vahşi Depolama alanına çevriliyor, gidin bir bakın normalinden belki 5 kat daha fazla çöp var orada. Çöpler her yere dağılmış, ayrıştırılmamış, suyu tarlalara, derelere akar hale gelmiş... Şuan oradaki insanlara zulüm ediliyor. Alt yapısı hazırlanmış bir sistem varken neden farklı bir uygulamanın içine girilmiştir? Burada insanlar yaşıyor hepimiz buradan yetişen mahsulleri tüketiyoruz, oradaki sularda insanlar tarlalarını suluyorlar... Yazık, gerçekten yazık! Şuan o alana 200 dönüm daha arazi tahsis edilmiş. Eğer aynı şekilde Vahşi Depolama olacaksa Parti olarak orada eylemlere başlayacağız. İnsanların sağlığıyla oynamak bu kadar basit olmamalı. -Köy tüzel kişiliğinde kayıtlı olan tarlalar yerel yönetimlere devredilmişti. Bu tarlaları Büyükşehir nasıl değerlendirmeli? -Bu tarlaların köylüye, hayvancılıkla uğraşanlara yem bitkisi üretiminde belediyeler köylüye destek olabilir. Yem bitkisi üretilmesi şartıyla tarlaları köylüye verebilir, köylü de kendi maliyetini düşürmek için belediyen böyle bir destek alabilir. Büyükşehir isterse köy tarlalarını bu ve buna benzer şekilde değerlendirebilir. -Son olarak, Sulamalı Tarımda nerelerdeyiz? -Yanılmıyorsam şuan 40 bin dönüm alan suluyoruz, Allahın izniyle bunu 2016-2017 senesine kadar 100 bin dönüm araziye çıkaracağız. Sulu tarımda Naip bölgesinde ciddi bir çalışma yapılıyor. 100 bin dönüm hedefini yakaladığımızda çiftçimiz farklı ürünler yetiştirebilecek ve ürünlerin miktarını artırabilecek. Sulama işlemi, projeleri olan göletlerin hızlandırılmasıyla yapılacak bir çalışmadır. -Peki, Sayın Başkan güzel bir söyleşi oldu, kentimiz hakkında okuyucularımız da epey bilgi sahibi olacaklar. Hassasiyetiniz ve duyarlılığınız için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. -Bizleri kırmayıp geldiğiniz için ben de sizlere teşekkür ederim.
Editör: TE Bilisim