Cesur'un gündeminde bugüne kadarki bütçelerin vatandaş sağlığı yerine israfa ve betona harcanmasının yanında şehir hastanelerinin bütçeye getirdiği ağır yük vardı. Aylin Cesur komisyon görüşmelerinde, kullandığı istatistiklerle yine öne çıkarken, Türkiye'nin israflar sebebi ile sağlık alanında başka pek çok ülkenin gerisinde kaldığını kıyaslamalı bir şekilde ortaya koydu. HALK SAĞLIĞINA VERİLEN ÖNEM ORTADA, OECD ORTALAMASINI BİZ AŞAĞIYA ÇEKİYORUZ Milletvekili Cesur, konuşması esnasında OECD 2019 Sağlık Verileri'nden yola çıkarak Türkiye'de sağlığın geldiği durumu diğer ülkeler ile kıyaslayarak ortaya koydu. OECD'ye dahil 30'dan fazla ülke arasında toplanan istatistiklere göre Türkiye'nin pek çok alanda ya sonuncu ya da sondan ikinci olduğunu vurgulayan Cesur, "Ortalamayı biz aşağıya çekiyoruz" dedi. Cesur, halk sağlığının geldiği noktayı göstermek için örnek olarak, Türkiye'de yetişkinlerde diyabet oranının %12;15 yaş üstü sigara içen nüfusun %26,5; her yüz bin kişide astım hastası olanların 425 kişi olduğunu; ancak OECD ortalamalarının bu sayıların yarısına denk geldiğini ve halk sağlığında hükümetin sınıfta kaldığını söyledi. Konuşmasında grip aşısında da dikkat çeken Cesur, ülkemizde 65 üstü yaşlıların sadece %7'sinin aşılandığını belirtirken, bu oranın OECD ortalamasında %41 olduğunu söyleyerek aradaki çarpıcı farkı ortaya koydu. VATANDAŞIMIZIN SAĞLIĞI İÇİN BÜTÇEDEN AYRILAN PAY YETERSİZ "Halk sağlığının bu kadar bozuk olduğu bir ülkede sağlığa daha çok yatırım yapmak gerekirken, bu alanda da OECD ülkelerinin en gerisindeyiz" diyen Cesur, daha çok sağlık hizmetine, personel alımına ve koruyucu sağlık önlemlerine yatırım yapmanın gerekliliğinin altını çizdi. Sağlık için yapılan hükümet harcamalarını ele alan Cesur, "2002'de sağlık harcamalarının Gayri Safi Milli Hasılaya oranı %5,2 iken, bugün bu oran %4,2'ye düştü. Oysa OECD ortalaması %8,8. Sağlık harcamalarının toplam hükümet harcamaları içindeki payı bizde %10, OECD ortalaması %15" diyerek Türkiye'de son 18 yılda sağlık için bütçeden ayrılan payların yetersizliğini ortaya koydu. Kişi başı yapılan sağlık harcamalarının düşüklüğünü ortaya koymak için "Türkiye'de kişi başına 1227 dolar sağlık harcaması yapılırken OECD ortalaması 3994 dolar" diyen Cesur, bu oranın dolar üzerinden belirtilmesinin önemini, sağlık teknolojileri ve pek çok ilaç ve medikal ekipman için ithalat yapıldığını, sağlık konusunda da dışa bağımlı olunduğunu belirterek açıkladı. Aylin Cesur, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın 2019 Mart ayındaki açıklamalarını işaret ederek, ilaçta %54, malzemede %82, cihazda %84, aşıda %100 dışa bağımlı bir Türkiye olduğunu hatırlattı. BÜTÇEDE İSRAFA VE BETONA YATIRILIRSA ON SEKİZ YILIN SONUNDA DOKTOR, HEMŞİRE, YATAK SAYISI DA AZ OLUR Aylin Cesur, bütçeden ayrılan payın yetersizliğini ortaya koyduktan sonra karşılaştırmalarına vatandaşlarımızın alabildiği sağlık hizmetlerinin kalitesini kıyaslayarak devam etti. "Bin kişiye 1,9 doktor düşerken, OECD ortalamasının 3,5; bin kişiye 2,1 hemşire düşerken OECD ortalaması 8,8, Doktor başına bizde 4.765 muayene var, OECD ortalamasında doktor başına 2.181 muayene düşüyor.1 milyon kişiye hastane sayısı bizde 19, yüzölçümü ve nüfusu bizimle benzerlik gösteren ülkelerde bu sayı 30-40 arasında. Bin kişiye düşen hastane yatağı bizde 2,8 iken OECD ortalaması 4,7. Haliyle hastanede kalış süresi de düşüyor; bizde ortalama 4,1 gün, OECD'de 7,7. Tesis ve hastanelerde 65 yaş üstü her bin kişi uzun süreli bakım yatakları sayısı bizde 8,7; OECD ortalaması 47,2" diyen Cesur, on sekiz yıldır ülkeyi yöneten iktidarın yeterli bütçeyi ayırmayarak ve doğru harcamaları yapmayarak bu farkın oluşmasına sebep olduğunu belirtti. ŞEHİR HASTANELERİ CUMHURİYET TARİHİ BOYUNCA BİZİ EN FAZLA BOYUNDURUK ALTINA ALAN VE MEMLEKETİ YOKLUĞA MECBUR BIRAKAN EN ÖNEMLİ İSRAFLARDAN BİRİ OLARAK KARŞIMIZDA 2021 Sağlık Bakanlığı için öngörülen bütçe içerisinde koruyucu sağlık önlemlerine ayrılan payın %24,5 olduğunu, ancak şehir hastanelerine yalnızca 2021 yılında ödenecek kira ve hizmet bedellerini kapsayan 16 milyar 392 milyon TL olarak ayrılan bütçenin bakanlık bütçesi içindeki payının %21'e denk geldiğini söyleyen Cesur, bütçenin pandemi ile mücadele vizyonuna sahip olmadığını ve şehir hastanelerinin gereken sağlık adımlarının atılmasını engellediğini belirtti. Cesur ayrıca, Sağlık Bakanlığı bütçesinden her yıl şehir hastanelerine ayrılması gereken payın bir yılda 6 milyar TL ve %4'lük bütçe pay artışı ile yükseldiğini vurgulayarak Şehir Hastaneleri'nin toplum sağlığını ve geleceği ipotek altına aldığını belirtti. Verimlilik için ideal hastane başına ideal yatak sayısının 200-600 arasında olması gerektiğini hatırlatan Cesur, ortalama 1137 yataklı Şehir hastanelerinin ayrıca verimsiz ve halkın sağlık ihtiyacına cevap vermeyen projeler olduğunu söyledi. SADECE 1 YILDA 11 ŞEHİR HASTANESİ İÇİN KİRA OLARAK, 10 TANE ŞEHİR HASTANESİ YAPABİLECEK MİKTARDA PARA ÖDEDİK Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı'nda genel bütçe ile yapılması planlanan 10 şehir hastanesinin toplam 10 milyar 104 milyon lira olduğunu söyleyen Cesur, "Madem bu fiyatlar bu kadar uygundu, neden 11 hastanenin kirası için yalnızca 1 yılda, 10 hastane yapım maliyetinden daha fazla kira ödüyoruz?" diye sordu. İhalelerin ve sözleşmelerin ticari sır gerekçesiyle saklandığını ve Sayıştay'ın tam manasıyla denetleme yapamadığını ve yapabildiği kadarı ile de her yıl 20 civarında usulsüzlük bulunduğunu dile getiren Cesur, şehir hastanelerindeki "hasta garantisi" mantığını eleştirerek, "Eğer koruyucu sağlık önlemlerini artırırsanız, garantilerin gerisinde kalıp daha çok garanti bedeli ödemek zorunda kalırsınız. Eğer koruyucu sağlık önlemleri az tutuluyorsa garantiler daha az ödenir, bu sefer de tedavi için harcanan masraf artar. Burada ciddi bir çelişki var, bunun için filozof olmaya gerek yok" ifadelerini kullandı. Cesur, denetimsizliğin ve garantilerin yanında ayrıca neden şehir hastaneleri ile ilgili sözleşme ve ihalelerde Türk Mahkemeleri yerine İngiliz Mahkemeleri'nin yetkili kılındığı sorusunu da bir kez daha dile getirdi. İşte İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur'un, 18 Kasım 2020 tarihli, Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde yaptığı konu ile ilgili konuşması: Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri ve değerli meslektaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben, çok kısa durumumuzu özetleyip daha sonra dostane olarak bir meslektaşınız, bir doktor olarak neler yapmak gerekiyor, kendi kaygılarımı ve kendi düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Durum şu üzülerek söylüyorum: OECD ülkelerinde istatistiklere baktığımızda pek çok alanda son sıradan çıkmayı başaramamış ve OECD ortalamasına çok uzak kalmış bir durumdayız. Vereceğimiz sayılara bakınca da bilinmeli ki en gerideyiz veya sondan ikinciyiz ve ortalamayı biz aşağıya çekiyoruz. Örnek verelim: Halk sağlığında çok gerideyiz, yetişkinlerde diyabet yaygınlığı yüzde 12, OECD ortalaması yüzde 6,4; 15 yaş üstü nüfus sigara içme oranı yüzde 26,5; OECD'de yüzde 18; birinci basamak sağlık hizmetlerinin kalitesini ölçmek için her yüz bin kişide astıma baktığımızda 425, OECD ortalaması 225; 65 yaş üzerine grip aşısı yapma oranı -geçmiş yılları en azından söyleyelim bu sene muhtemelen daha düşük olacak ama- yüzde 7, OECD ortalaması yüzde 41 ve bir yılda kişi başı doktora gitme sayısı 8,9; OECD'de 6,8. Şimdi, bunlar sadece ufak doneler ama diğer ülkelere kıyasla bizim daha çok sağlık hizmetine, daha çok personele ve harcamaya ihtiyacımız var, bunlar bunun kanıtı ve koruyucu sağlık önlemlerinde yetersiz kalmışız, bunları gösteriyor. Kişi başı düşen sağlık harcamamız 1227 dolar, OECD ortalaması 3994 dolar. Niye dolar? Çünkü, tıbbi ekipmanları, teknolojik ilaçları dışarıdan dolarla alıyoruz o nedenle öyle dedim. Sağlık harcamalarının gayrisafi milli hasılaya oranı 2002'de siz geldiğinizde 5,2; bugün 4,2'ye düşmüş, OECD ülkelerine baktığımız zaman en çok düşen ülkeyiz ve ortalama yüzde 8,8. Sağlık harcamalarının toplam Hükumet harcamaları içindeki payı bizde yüzde 10, OECD ortalaması yüzde 15. Olması gerekenin altında olan bu harcamaların sonuçları da şu şekilde: Bin kişiye 1,9 doktor düşüyor hala, OECD ortalaması 3,5; son sıradayız. Bin kişiye 2,1 hemşire düşüyor, OECD ortalaması 8,8; son sıradayız. 100 bin kişiye bizde 36 eczacı, OECD ortalaması 83; diş doktoru bizde 40, OECD 59,3. Doktor başına 4.765 muayene var, OECD ortalamasında doktor başına 2.181 muayene ve son olarak hastaneler... 1 milyon kişiye hastane sayısı bizde 19, yüzölçümü ve nüfusu bizimle benzerlik gösteren ülkelerde bu sayı 30-40 arasında ve 1 milyon kişiye düşen bilgisayarlı tomografi sayısı bizde 15, OECD ortalaması 27; manyetik rezonans görüntüleyici bizde 11, OECD 17; bin kişiye düşen hastane yatağı bizde 2,8 iken OECD ortalaması 4,7. Haliyle hastanede kalış süresi de düşüyor; bizde ortalama 4,1 gün, OECD'de 7,7. Tesis ve hastanelerde 65 yaş üstü her bin kişi uzun süreli bakım yatakları sayısı bizde 8,7; OECD ortalaması 47,2. Bunca veriyi niye saydım? Bununla şunu söyleriz biz: On sekiz yıldır ülkeyi siz yönetiyorsunuz. On sekiz yıllık iktidarınız boyunca bütçe yetersiz ve olanı da doğru kullanmadınız. Nerelere kullandınız, biraz da onlardan bahsedeceğim. Bu istatistiklerde yer alan 30 kadar ülkenin hepsinde en gerilerde olmayı başka türlü açıklayamıyorum ben ve 2021 bütçesine baktığımız zaman, 77 milyar 615 milyon liralık bütçenin genel bütçenin yüzde 5,8'ini oluşturduğunu görüyoruz. Eksiklikleri düzeltmek yönünde miktar artsa da maalesef vizyonu olmayan bir bütçe ortaya konmuş. 2020 bütçesine oranla baktığımızda yüzde 32 nominal bir artış var ama yüzde 12'lik enflasyonu hesaba kattığımızda artış yüzde 16'ya denk geliyor ve şehir hastanelerine bu yıl geçen yıla nazaran ilave 6 milyar lira ödeyeceğimizi düşünürsek OECD standartlarını yakalamak için ve salgınla mücadele etmek için bu bütçenin çok yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik lira cinsinden bütçedeki artışa rağmen geçen yıla göre dolar oranında da yüzde 17'lik bir azalma söz konusu, bir de böyle bakmak lazım. Koruyucu sağlık önlemleri için 2021 bütçesinden 19 milyar 48 milyon lira yani yüzde 24,5'lik bir pay ayrılması öngörülmüş. Oysaki Sağlık Bakanlığı bütçesinin pandemi koşullarına uygun hale getirilmesi, bu yıl için çok çok elzem, en elzem konumuz. Bütçe neredeyse şehir hastaneleri için 2021'de ödenecek 16 milyar 392 milyon liraya denk yani aslında pandemiyle mücadele vizyonumuz yok! Ve şehir hastaneleri Bakanlığın elini ayağını bağlamış durumda. Ben sizi suçlamıyorum; genel, yapısal bir sorun yani size yardımcı olmak adına esasında bunları sayıyorum, meslektaşınız olarak. Geçen yıl yüzde 17,8'di şehir hastanelerinin payı, sonraki yıllarda bu pay daha da çok artacak. Şimdi, bakın, Sayıştay tam olarak denetleyemiyor, ticari sır gerekçesiyle ihaleler, sözleşmeler gösterilmiyor ve Sayıştayın denetleme görüşünü etkilemeyen 37 bulgusundan 21 tanesi şehir hastaneleriyle alakalı. Hem bütçemizde ciddi büyüyen bir delik bu hem de usulsüzlükler çok fazla demek. Paralar ve muhasebe usulsüzlükleriyle alakalı konular... Defalarca bu projeler verimsiz diye uyardık. İdeal verimlilik için 200, 600 yataklı pek çok küçük hastane yapmakla vatandaşın sorunları çözmek mümkündü. Kiralama hizmet bedelleriyle bütçeyi boyunduruk altına, geleceği de ipotek altına aldırmamak lazımdı. Tabii, bu sadece sizin döneminizde olmadı Sayın Bakanım, sizin şahsınızda değil bu söylediklerim, genel olarak söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı yatırım programında genel bütçeyle 10 tane şehir hastanesinin yapımını devlet üstlenmiş, toplam 10 milyar 104 milyon lira maliyeti var. Madem bu fiyatlar bu kadar uygundu, niye şirketlere yaptırdığınız 11 hastane için bir yılda aynı miktarda kira ve hizmet bedeli ödemeyi kabul ediyoruz? Ve soruyoruz: Neden İngiltere mahkemeleri bu konuda yetkili kılındı? Yüzde 70 doluluk garantisi nedir? Yok, diyorsanız ki "İhaleleri, sözleşmeleri göremiyoruz, nereden bileceğiz olmadığını?" Garanti meselesi mantıken yanlış, şöyle yanlış: Eğer koruyucu sağlık önlemlerini artırırsanız, garantilerin gerisinde kalıp daha çok garanti bedeli ödemek zorunda kalırsınız. Eğer koruyucu sağlık önlemleri az tutuluyorsa garantiler daha az ödenir, bu sefer de tedavi için harcanan masraf artar. Burada ciddi bir çelişki var, bunun için filozof olmaya gerek yok. Şehir hastaneleri, ülkemizde sağlık alanındaki ihtiyaçları karşılama amacıyla çok iyi niyetle yola çıkıldığını farz etsek bile, sağlık alanında Cumhuriyet Tarihi boyunca bizi en fazla boyunduruk altına alan ve memleketi yokluğa mecbur bırakan en önemli israflardan biri olarak karşımızda, çok üzülerek söylüyorum.
Editör: TE Bilisim